Çanakkale'de de Anzak
soykırımından bahsedilebilir
Çanakkale'deki savaşlarda İngiltere askerleriyle birlikte Avustralya kökenli Anzaklar da vardı. Onlardan da çok sayıda ölenler oldu. Atatürk'ümüz onlara da "madem ki bizim topraklarımızda öldüler ve buralarda mezarları bulunmaktadır, onlar da bizim misafirimizdir" dedi.
Çanakkale şehitliğine bir müddetten beri Anzaklar ve Yeni Zelandalılar, organize bir şekilde her yıl Mart-Nisan tarihlerinde gelmekte ve oradan kendi dedelerinin mezarları başında anma törenleri, ayinleri yapmaktadır. Bu törenlere çok yüksek derecede devlet adamları, kilise mensupları, yöneticiler ve halk da uzaklardan gelmekte, törenlere katılmaktadır. Genellikle bizim taraftan o törenlerde kimse bulunmamaktadır. Böylece onlar sanki kendi topraklarındaymış gibi ya da sanki bu toprakların sahibiymişler gibi istedikleri şekilde hareket edebilmektedirler.
Şimdi hayatını kaybeden Anzakların akrabaları kolaylıkla şunu diyebilirler: "Siz bizim dedelerimize soykırım yaptınız. Siz onları acımasızca öldürdünüz! Burada temiz Hıristiyan kanı taşıyan evlatlarımızı öldürdünüz. Bunun için bizden özür dileyin, tazminat ödeyin ve Çanakkale-Gelibolu bölgedeki topraklarınızı bize devredin. Çünkü burası bizim dedelerimizin gömüldüğü yerdir! Burası bizim toraklarımız oldu. Bu bizim hakkımızdır. Bu kararı biz Millet meclisimizden geçireceğiz, sonra da ABD Senatosundan ve BM'den de geçireceğiz, Türkiye'nin Osmanlı'nın varisi olarak bunlar için tazminat da ödemesi gerekecektir!"
Şimdi sakın buna "hayır böyle şey olmaz, olamaz" demeyin. Biz böyle gevşek davrandığımız müddetçe başımıza daha neler gelecek neler!
Soykırım iddiaları
planlı ve programlıdır
Her yıl belirli dönemlerde bu Ermeni soykırımları ortaya bazı kimseler tarafından atılmakta, sonra da tüm dünya Türkiye'ye ithamlar yağdırmaktadır. Her defasında da Türkiye bunların arkasında savunma çabası göstermeye çalışmakta ve böylece Türkiye, gündemdeki tüm diğer önemli konuları kenara itilerek sadece bu konuyla haftalarca ve aylarca uğraşmaktadır. Bu soykırım tarihleri hiç şaşmaz. Ancak şaşan taraf kimin bu konuya liderlik yapacağıdır. Bu liderlik genellikle Fransa'da başlar ondan sonra ABD'ye kadar uzanıp gider. Şimdilerde ise başka ülkelere de adeta transfer oldu ve AB'nin diğer ülkelerine sıçradı. Böylece ülkeler değişmekte ama konu ve içeriği aynı olmak üzere gündeme getirildi...
Bu yıl bu konu Erivan ABD büyükelçisi tarafından ortaya atıldı ve Türkiyeli bir yazar tarafından (Orhan Pamuk) ateşlendi ve alevlendirildi. Şimdi bu konu Almanya parlamentosunda muhalefetin sunduğu şekliyle gündeme getirilmiş durumdadır.
Diğer taraftan bizim tarihçiler tarafından Topkapı Osmanlı arşivlerinde yapılan tüm araştırmalara rağmen "sözde Ermeni soykırımı" iddiaları hakkında en ufak bir ip ucu dahi bulunamamaktadır. Tüm bu iddialara son vermek için Türkiye bir devlet olarak Birleşmiş Milletler'den bu konunun bir an evvel çözüme bağlanmasını ve bir daha Türkiye'nin bu konularla itham edilmemesi, haksız bir şekilde suçlanmaması, hakaretlere ve aşağılanmalara maruz kalmaması için tedbir alınmasını isteyecektir. Bunun için de, gerek elindeki ve gerekse arşivlerdeki tüm doneleri ortaya koyacaktır.
Hal-i hazırda Osmanlı, Rusya-İngiltere-Almanya ve dünyadaki tüm diğer arşivler herkese açıktır. Hele Osmanlı arşivlerine, isteyen gelir araştırmasını serbestçe yapabilir. Bu arşivler zaten 1921 yılından beri herkese açık tutulmaktadır. Bazı bilim adamları ve tarihçiler tarafından, sadece Osmanlı değil kendi Ermeni arşivlerini de araştırdıktan sonra iddia edilen konularda müspet bir tek yazı veya belge bile bulunamadığı bilinmektedir. 50 binden fazla evrak incelenerek bu kanaate varıldığı da bildirmektedirler. Büyük tarihçi ve de bilim adamı Halaçoğlu dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir arşivde böyle bir belgenin bulunabileceğine de inanmadığını ayrıca vurgulamaktadır.
soykırımından bahsedilebilir
Çanakkale'deki savaşlarda İngiltere askerleriyle birlikte Avustralya kökenli Anzaklar da vardı. Onlardan da çok sayıda ölenler oldu. Atatürk'ümüz onlara da "madem ki bizim topraklarımızda öldüler ve buralarda mezarları bulunmaktadır, onlar da bizim misafirimizdir" dedi.
Çanakkale şehitliğine bir müddetten beri Anzaklar ve Yeni Zelandalılar, organize bir şekilde her yıl Mart-Nisan tarihlerinde gelmekte ve oradan kendi dedelerinin mezarları başında anma törenleri, ayinleri yapmaktadır. Bu törenlere çok yüksek derecede devlet adamları, kilise mensupları, yöneticiler ve halk da uzaklardan gelmekte, törenlere katılmaktadır. Genellikle bizim taraftan o törenlerde kimse bulunmamaktadır. Böylece onlar sanki kendi topraklarındaymış gibi ya da sanki bu toprakların sahibiymişler gibi istedikleri şekilde hareket edebilmektedirler.
Şimdi hayatını kaybeden Anzakların akrabaları kolaylıkla şunu diyebilirler: "Siz bizim dedelerimize soykırım yaptınız. Siz onları acımasızca öldürdünüz! Burada temiz Hıristiyan kanı taşıyan evlatlarımızı öldürdünüz. Bunun için bizden özür dileyin, tazminat ödeyin ve Çanakkale-Gelibolu bölgedeki topraklarınızı bize devredin. Çünkü burası bizim dedelerimizin gömüldüğü yerdir! Burası bizim toraklarımız oldu. Bu bizim hakkımızdır. Bu kararı biz Millet meclisimizden geçireceğiz, sonra da ABD Senatosundan ve BM'den de geçireceğiz, Türkiye'nin Osmanlı'nın varisi olarak bunlar için tazminat da ödemesi gerekecektir!"
Şimdi sakın buna "hayır böyle şey olmaz, olamaz" demeyin. Biz böyle gevşek davrandığımız müddetçe başımıza daha neler gelecek neler!
Soykırım iddiaları
planlı ve programlıdır
Her yıl belirli dönemlerde bu Ermeni soykırımları ortaya bazı kimseler tarafından atılmakta, sonra da tüm dünya Türkiye'ye ithamlar yağdırmaktadır. Her defasında da Türkiye bunların arkasında savunma çabası göstermeye çalışmakta ve böylece Türkiye, gündemdeki tüm diğer önemli konuları kenara itilerek sadece bu konuyla haftalarca ve aylarca uğraşmaktadır. Bu soykırım tarihleri hiç şaşmaz. Ancak şaşan taraf kimin bu konuya liderlik yapacağıdır. Bu liderlik genellikle Fransa'da başlar ondan sonra ABD'ye kadar uzanıp gider. Şimdilerde ise başka ülkelere de adeta transfer oldu ve AB'nin diğer ülkelerine sıçradı. Böylece ülkeler değişmekte ama konu ve içeriği aynı olmak üzere gündeme getirildi...
Bu yıl bu konu Erivan ABD büyükelçisi tarafından ortaya atıldı ve Türkiyeli bir yazar tarafından (Orhan Pamuk) ateşlendi ve alevlendirildi. Şimdi bu konu Almanya parlamentosunda muhalefetin sunduğu şekliyle gündeme getirilmiş durumdadır.
Diğer taraftan bizim tarihçiler tarafından Topkapı Osmanlı arşivlerinde yapılan tüm araştırmalara rağmen "sözde Ermeni soykırımı" iddiaları hakkında en ufak bir ip ucu dahi bulunamamaktadır. Tüm bu iddialara son vermek için Türkiye bir devlet olarak Birleşmiş Milletler'den bu konunun bir an evvel çözüme bağlanmasını ve bir daha Türkiye'nin bu konularla itham edilmemesi, haksız bir şekilde suçlanmaması, hakaretlere ve aşağılanmalara maruz kalmaması için tedbir alınmasını isteyecektir. Bunun için de, gerek elindeki ve gerekse arşivlerdeki tüm doneleri ortaya koyacaktır.
Hal-i hazırda Osmanlı, Rusya-İngiltere-Almanya ve dünyadaki tüm diğer arşivler herkese açıktır. Hele Osmanlı arşivlerine, isteyen gelir araştırmasını serbestçe yapabilir. Bu arşivler zaten 1921 yılından beri herkese açık tutulmaktadır. Bazı bilim adamları ve tarihçiler tarafından, sadece Osmanlı değil kendi Ermeni arşivlerini de araştırdıktan sonra iddia edilen konularda müspet bir tek yazı veya belge bile bulunamadığı bilinmektedir. 50 binden fazla evrak incelenerek bu kanaate varıldığı da bildirmektedirler. Büyük tarihçi ve de bilim adamı Halaçoğlu dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir arşivde böyle bir belgenin bulunabileceğine de inanmadığını ayrıca vurgulamaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006