Erdoğan’a tuzak kuranı bulabildiniz mi?

Temel Bey, Erdoğan ile yaptığı görüşmede, bizzat Sayın Erdoğan'ın % 50+1 sisteminden rahatsızlığını dile getirdiğini, ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Sayın Cemil Çiçek, önemli sıkıntılara sebebiyet vereceğini, Türkiye'yi kaosa sürükleyeceğini, yani Erdoğan'ın bu sistemde yeniden seçilme şansı yok, dedi.

AK Parti MKYK Üyesi Şamil Tayyar ise aynı mealde: "Geçmişte karşı çıkmış, ağır eleştirilere muhatap olmuş biri olarak söz hakkım var. 50+1, Cumhurbaşkanımıza ve sisteme kurulan tuzaktı. Düzeltilebilirdi, vakti geçti. Yeni tartışma, seçimle ilişkilendirilir. Kazanmaya odaklanmalı, kazanınca biz değiştirmeliyiz" yayınladı.

Her şeyi geçin! Bir lider düşünün ki, 'Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz' Hadisini dilinden düşürmesin ama önüne gelen tuzağa düşürsün, önüne gelen aldatsın ve her adımda kandırıldık, desin. Olur mu?

Hadi tuzak kuruldu, diyelim. Kim kurdu bu tuzağı?

Bu sistem için 1993 yılında, 'özenti, heves', 2003 yılında, 'arzumdur, isteğimdir, 2017'de ise bizzat, 'verin yetkiyi görün etkiyi' diyen Sayın Erdoğan mı, kendi kendine mi tuzak kurdu?

Yok, hayır, diyorsanız (!) tuzak kuran dün, 'tekeden süt sağılmaz Erdoğan'dan cumhurbaşkanı olmaz' diyen, bugün ise AKP'yi, Erdoğan'ı, % 50+1 sistemini şartsız, koşulsuz destekleyen, günahlarına bile ortaklık teklif eden Sayın Bahçeli ve MHP'dir. 

Yok, ona da hayır, diyorsanız, mühürsüz oyları geçerli sayan Sadi Güven başkanlığındaki YSK'dır. 

Yok, o da değil, diyorsanız Anayasa değişikliklerine % 52 evet, diyen vatandaştır. 

Evet, kim kurdu bu tuzağı? Dış güçler mi? Biden mi? Macron mu? Tuzak kuran Esat olabilir mi?

Netice itibarıyla ortada, 'kendi kazdığı kuyuya düştü' durumu söz konusudur ve bu tip çıkışlarla, komplo teorileriyle, 'bu kuyudan en az zararla nasıl çıkarız' arayışındadırlar.

Oysa AKP'nin gündemi tuzak, % 50+1 filan olmamalıdır. Barajı aşıp, aşmamak olmalıdır.

Geçen hafta BTP Lideri Hüseyin Baş: 'Türkiye'nin gündemi hükümetin % 50+1'i toparlayıp, toparlayamayacağı olmamalı. Barajı aşıp, aşamayacakları olmalıdır' çıkışı bir anda meclisteki siyasetçilerin dilini çözdü.

Şimdi siyasetçiler, medya, sosyal medya ve sokaktaki vatandaş, AKP, barajı geçebilir mi' başlığını konuşuyor.

Neden mi? Çünkü bizzat Erdoğan, kurmayları ve medyadaki sözcüleri vatandaş ile gidişat ile dalga geçiyor.

Ne diyor Sayın Erdoğan? 'Ekonominin kitabını yazdık, yazmaya da devam ediyoruz'. 

İki numarası Binali Yıldırım: 'Amerika'da sıfırdan yüzde 7'ye çıkmış enflasyon. Bu ne demektir, 7 kat artış. Bizde 10'lardan 20'ye çıkmış 2 kat artış' diyor.

Tarımda bile ithalatçı olan ülkemizin Tarım Bakanı çıkıp: 'Eskiden İngiltere gelir bize 8 gol atar giderdi, biz de fakir ama gururluyduk... Ama artık havalimanının en büyüğü, köprülerin en uzunu bizde' diyor.

Daha beş-on sene öncesine kadar Fethullah Gülen'e (haşa) Allah dostu, diyen, onun himmetiyle yaşadığının zanneden bugün ise çok maaşlılar listesinde yer alan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati diyor ki: 'Yandık, bittik' diyenler var. 20 yıl öncesindeki yollar, kullandığımız araçlar, havaalanı, hastaneler, okullar, kıyafetlerimiz, yemeniz, içmeniz aynı mı?

Bugün bu toplumda hiçbir fert ben 20 yıl öncesiyle aynı yaşıyorum demiyor. Standartları oradan şuraya getirdik ve kimsenin başına da kakmıyoruz".

Vatandaş, Bay Nebati haklı. 20 yıl önceki Nebati nerede şimdiki Nebati nerede, diyor!

Ak Parti MKYK Üyesi Mücahit Birinci, 'alışacaksınız, alışacaksınız' diyor.

Maliye Bakanı, Avrupa ile bizdeki benzin fiyatlarını hem de Euro olarak kıyaslıyor.

Bir başka bakanı Japoın Yeni ile Türk lirası kıyası yapıyor.

AKP Manisa Milletvekili Uğur Aydemir: 'Paranızın bittiği zaman olabilir, para kalmayabilir, başınızı bir kaldırın, şu yolların güzelliğine bakın arkadaşlar. Bakın ne güzel yollar yapılmış, gözünüz gönlünüz açılsın' diyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz; "Erdoğan'a destek verdiğimiz için hanemize sevap yazılmaya devam ediyor"

Vatandaş ise 'sevaplar sizin olsun.Neredensin ey ekonomist' diye sesleniyor.

AKP the end!