Sayın Erdoğan'ın da katıldığı son NATO toplantısı büyük ses getirmişti. Yok, yok! NATO sonuç bildirgesine 'İsrail'in yaptığı soykırıma karşı ortak hareket etme ve durdurma' diye bir başlık atılmadı. Filistin kelimesi bile konulmadı.
Suriye mi? Yok, o da değil. NATO sonuç bildirgesine PKK-PYD'nin NATO üyesi Türkiye'yi direk hedef alan terör eylemlerine karşı da hiçbir açıklama konulmadı.
Peki, ses getiren neydi? İtalya Başbakanı Meloni'nin Erdoğan'a hayranlıkla bakışı. Emine Hanımefendi nasıl karşıladı bilmem ama yandaş medya bu bakışlar üzerinden büyük bir asrın lideri profili çizdiler, manşetler attılar, müthiş cümleler kurdular. Okuyunca dersiniz ki, Erdoğan olmazsa İtalya çöker!
Ciddiyete geçelim
Ne emperyalistlerin ne de emperyalistlerin askeri kanadı NATO'nun soykırım, katliam, terör, Filistin, Suriye, Türkiye diye bir sorunları yok. Olmazda, olamaz da. Çünkü bu zihniyetin hedefi bu coğrafya.
Tabi Meclis'teki partiler ve medya, hükümete, NATO sonuç bildirgesinde, neden PKK-PYD yok, Filistin yok, soykırım yok, gibi soruları sormadı, halka da anlatmadı.
Diğer taraftan Sayın Erdoğan'ın, 'Sayın Esad' diye başlattığı süreç kaplumbağa hızında ilerlerken ABD, Sayın Erdoğan'ın 'kırımızı çizgimizdir' dediği Fırat'ın doğusuna özellikle 'Esad ile görüşebiliriz' açıklamasından sonra gözümüzün içine baka baka silah indiriyor.
13 yıldır soruyoruz; Esad ile Suriye ile kardeşliğimizi, dostluğumuzu kim istemiyor?
1- ABD
2- İsrail
3- NATO
4- AB
5- PKK-PYD
6- OSÖ (Özgür Suriye Ordusu)-İŞİD (DEAŞ)- El Nusra ve daha nice batı destekli terör örgütleri.
Devlet Bahçeli kime mesaj verdi?
Yukarıda da dediğim gibi 'Esad ile görüşme' başlığında ABD hemen PKK-PYD'nin yanında olduğunu ispatlı olarak gösterdi.
Dışişleri Bakanı Fidan, ÖSO'ya karşı duruşumuz değişmedi' dese de, ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) militanları bu başlığı çok kızdı, askerimize karşı kalkışmaya girişti, bayraklarımızı yırtmaya kalktı, yardım konvoylarını yağmaladı.
Yani ÖSO (Özgür Suriye Ordusu), Sayın Erdoğan'ın, Sayın Esad ile görüşmesini istemiyor.
Bir başka istemeyen de varmış. Kim? Devlet Bahçeli.
Devletine başkaldıran ve Suriye Devlet'in ordusuyla savaşan Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) sözde iki komutanı ilk önce Sayın Bahçeli'nin rica, minnetiyle serbest bırakılan organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'yı ziyaret ediyor ve ardından da MHP lideri Devlet Bahçeli'yi.
Verdikleri pozlar bir anda medyaya düştü ve 'Bahçeli kime mesaj veriyor' başlığında saman alevi gibi gündem edilip, söndü.
Devlet Bahçeli ve Alaattin Çakıcı'nın kime mesaj veriyor, sorusunun cevabı net; Erdoğan ve iktidarına.
Asıl sorulması gereken ise Sayın Bahçeli bu mesajı kimin adına veriyor?
Bu kadar mültecinin ve yaşanılan vahim olayların devlet ve milletimiz için beka sorunu olduğunu hemen herkes kabul ediyor.
Mültecilerin geri dönmesi ve Esad ile yeniden görüşülmesini kimlerin istemediğini ise yukarıda sıraladım.
O zaman!
Sayın Bahçeli, Suriye ile yeniden dost olmamızı istemiyor mu?
Sayın Bahçeli, milyonlarca mültecinin ülkelerine dönmesini istemiyor mu?
Devlet ve milletimizin birliğine kasteden PKK'ya ve PKK'nın siyasi uzantılarına demediğini bırakmayan Sayın Bahçeli, kendi devletlerine başkaldıranlarla ne görüşmüş olabilir?
Hepsi bir tarafa! Sayın Bahçeli, kim istediği için bu örgüt ile görüştü?
Erdoğan, Esad ile gerçekten görüşecek mi?
Putin (Rusya) Erdoğan ile Esad'ın bir araya getirmek için çok büyük çaba sarf ediyor. Bizi veya Esad'ı çok sevdiği için değil. Kendi ülkesinin ve halkının geleceği için.
Çünkü Türkiye-Suriye dostluğu ABD adına savaşan Ukrayna'yı zora sokar.
Türkiye-Suriye dostluğu İsrail'i otomatik olarak durdurur.
Türkiye-Suriye dostluğu diğer bölge devletlerinin de katılımıyla ABD'nin BOP'u tıkar.
Eğer Sayın Erdoğan devlet ve milletimizin bekasını düşünüyorsa bu adımı bir an önce atması gerekir.
Yok, atmaz ise dış politikamızın bağımsız olmadığı bir kez daha ortaya çıkacağı gibi beklenen büyük olaylarında sebebi olmuş olur.
Tam bağımsız Türkiye için atılacak bir adımı bu millet karşılıksız bırakmaz.
Yeter ki bu adımlar ABD'ye, AB'ye karşı olsun.
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025