Dün, İmam Hüseyin (a.s) Efendimizin kabrinin yıkılıp, ziyaretinin yasaklandığını ve kabrin bulunduğu bölgenin tarlaya çevrildiği tarihi kaynaklar ile aktardık. Bugün tarihi kaynaklarda yazılanlara devam edelim.
İbn'ul Cevzi ise şöyle demiştir: "Şüphesiz Mütevekkil, Hüseyin bin Ali'nin (a.s) kabri ve etrafındaki ev ve yapıların yıkılmasını; kabrin ekilip, sulanmasını ve insanların kabre gelişlerinin engellenmesini emretti.
Bunun üzerine emniyet sorumlusu, o bölgede şöyle bir duyuru yaptı: 'Üç gün sonra kabrin etrafında gördüğümüzü yer altı hücresine hapsedeceğiz!'
Bunun üzerine insanlar oradan kaçtı ve orada yerleşmekten imtina ettiler. Kabrin olduğu bölge tarlaya dönüştürülerek etrafı ekilip tarım yapıldı."
Ebu'l Ferec İsfahani, İmam Hüseyin'in (a.s) kabrinin doğrudan Mütevekkil'in emriyle yıkıldığını anlatıp şöyle diyor:
"...Bunlardan biri de İmam Hüseyin'in (a.s) kabrini yerle yeksan edip izlerini silmesi ve kabre çıkan yollar üstüne kontrol noktaları kurdurup, ziyarete gelenleri tutuklatıp katletmesi veya işkencelerle canlarını çıkarmasıdır."
Daha sonra Ebu'l Ferec İsfahani, "Ashabından 'Deyzec' adında sonradan Müslüman (!) olan bir Yahudi'yi, İmam Hüseyin'in (a.s) kabrine göndererek kabri yerle bir etmesini; izlerini yok etmesini ve etrafında bulunan her şeyin yıkılmasını emretti.
O gitti ve kabrin etrafını; duvar ve yapıları yıktı ve kabrin etrafındaki iki yüz parça araziyi yerle bir etti.
İmam'ın (a.s) kabrine ulaştıklarında hiç kimse, kabre yaklaşmadı. Bunun üzerine Yahudi bir topluluğu çağırdılar. Onlar da, kabri yerle bir ederek tırmıkladılar ve kabrin etrafını suladılar.
Her bir kontrol noktası arasında bir mil olacak şekilde yollara kontrol noktaları kurdular. Gelen her ziyaretçiyi tutuklayıp, kendisine gönderdiler.
Muhammed bin Hüseyin el-Eşnâni bana şöyle nakletti: "O günlerde korkarak ve kendimi tehlikeye atarak ziyaret etmeye ahdettim.
Bu işte bana attarlardan biri yardım etti. Ziyaret için yola koyulduk; Gadiriye yakınlarına ulaşana dek gündüz mola veriyor gece yol alıyorduk. Gadiriye'den gece yarısı çıktık, iki kontrol noktası arasında yürüdük.
Biz, kabre varana dek nöbetçiler uyumuşlardı. Kabri bulamadık; biz de bulana dek koklamaya ve kokunun geldiği yeri aramaya başladık.
Kabrin etrafında bulunan kafesi söküp yakmışlardı. Kabri sulayarak kerpiçlerin çatlamasına sebep olmuş ve hendek benzeri bir çukur oluşturmuşlardı.
Ziyaretimizi yapıp kabrin üstüne yüzüstü kapandık. Kabirden daha önce hiç koklamadığım güzel bir koku geliyordu.
Yanımda olan Attara: 'Bu hangi kokudur?' diye sordum. Dedi ki: 'Allah'a ant olsun ki bundan önce böylesine güzel bir koku koklamamıştım.'
Ziyaretimizi tamamlayıp kabrin etrafındaki birçok noktaya işaretler koyduk.
Mütevekkil katledilince bir grup Talibi ve Ehlibeyt (a.s) taraftarıyla toplanıp kabre gittik. Koyduğumuz işaretleri çıkarıp kabri eski haline getirdik."
(Allah'ın laneti üzerine olsun) Mütevekkil'in bütün imkân ve gayretini ortaya koymasına rağmen İmam Hüseyin'in (a.s) kabrini yok edemedi.
Çünkü Onlar (Ehl-i Beyt ve 12 İmam) Hidayet önderleridir, Onlar, Allah'ın nurudur ve hiçbir mahluk o ilahi nuru söndüremez.
İmam Hüseyin kabrini ziyaret
Haris'ten, İmam Ali'den (a.s) Hz. Resulullah'ın (s.a.a) İmam Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurduğu nakledildi: 'Bunu seven, beni sevmiştir'.
Hz. Resulullah (s.a.a) İmam Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur: "Onun ismi Arş'ın sağında şöyle yazılıdır: 'Şüphesiz ki Hüseyin; hidayet çırağı ve kurtuluş gemisidir'."
Berra bin Âzib'ten şöyle dediği nakledildi: "Hz. Resulullah'ı (s.a.a) Hüseyin bin Ali'yi (a.s) omzunda taşırken gördüm. Şöyle buyuruyordu: 'Allah'ım! Kuşkusuz ben, onu seviyorum. Sen de, sev'."
Ebu Hureyre'den rivayet edildiği üzere: "Hz. Resulullah (s.a.a), Hüseyin bin Ali'nin (a.s) elinden tutup ayakları üzerine kaldırır, tekerlemeler söyler, onunla oynaşır ve şöyle buyururdu: 'Allah'ım! Kuşkusuz ben onu seviyorum. O halde onu ve onu seveni, sev'.
"Hüseyin, bendendir. Ben de, Hüseyin'denim. Allah, Hüseyin'i seveni sevmiştir. Hüseyin torunumdur."
Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şüphesiz ki Allah Hüseyin'in soyundan vasiler kılmıştır. Onlar dinden aşırılığa kaçanların yanlışlığını; batıl ehli kimselerin haksız iddialarını ve sapkınların yorumlarını bertaraf edecektir. Onların dokuzuncusu Kaim'leridir (Kıyam edenleridir)."
İmam İmam Cafer es-Sadık'a (a.s) İmam Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyaret etme konusu soruldu.
İmam Cafer (a.s) buyurdu ki: 'Kim, Hüseyin'in (a.s) kabrini kederli bir halde ziyaret ederse Allah, onun kederini giderir.
Kim, Onu fakir olarak ziyaret ederse Allah ondan fakirliği giderir.
Kimde bir hastalık bulunur da Allah'tan bu hastalığı iyileştirmesini dilerse Allah, ondan hastalığı giderir. Duası kabul edilir; gamı, derdi ve üzüntüsü giderilir.
İmam Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyaret etmeyi bırakma. Zira ziyaretine her geldiğinde attığın tek bir adımına On iyilik sevabı verilir. On günahın silinir ve Allah yolunda öldürülen şehit sevabı yazılır. Sakın ha ziyaretini kaçırmayasın!"
Rabbim, bizleri Ehl-i Beyt'e yoldaş eylesin…
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025