Bu hafta içinde Arap kökenli, ama nereye hizmet ettiği meçhul, El Arabiya Gazetesi bir iddia ortaya attı. İddiaya göre Düşen Türk Uçağının mürettebatı sağ ele geçirildikten sonra Rusların riyazetinde sorgulanmış, daha sonra öldürülmüşler. Aynı iddiaya göre denizin dibine yine aynı odaklarca cesetler yerleştirilmiş.
İlk bakışta da çok mantıklı olmadığı anlaşılan bu iddia, altında birçok kuşkuyu da barındırıyor. Suriye meselesinde zaten taraf olduğunu hiçbir fırsatta gizlemeyen Rusya'nın Türkiye ile ilişkilerini elektriklendirmek, bu asılsız dedikodunun nedenlerinden biri olabilir.
Böylelikle Türk kamuoyunun hassasiyetle yaklaştığı bir olayda Rusya fail olarak gösterilmiş, Türkiye ile Rusya arasında bir gerilim oluşturulmuş ve Türkiye'yi zaten yalnız kaldığı Hariciye sahasında daha da yalnız bırakmış olacak.
Öte yandan bir başka neden de NATO üyelerini, müttefik askeri uçağında bulunan mürettebatı öldürmekle ilişkilendirilen Rusya ile direkt olarak karşı karşıya getirmek niyeti olarak gözüküyor. Yani ABD ve Avrupa kamuoyunu da meseleye askeri boyutta katma çabalarını yansıtıyor. Bu konuda AB ülkeleri her ne kadar silah ve gıda yardımını esirgemese de, henüz silahlı müdahale içinde olmaya sıcak bakmıyor. ABD Hükümeti de seçim sath-ı mailinden çıkmadan askeri bir harekâtın risklerini üstlenmek istemiyor.
Suriye 'ye verdiği destekle Batılı hükümetlerin tepki odağında duran Putin Hükümeti, Ortadoğu'da oluşturulmak istenen Neocon patentli BOP'un yavru projesi olan Liberalleşmiş bir Arap Coğrafyasına hiç sıcak bakmıyor.
Obama'nın farklı zamanlarda Putin'i ikna çabalarının sonuç vermemesi ABD'li stratejistleri değişik kulvarlarda at oynatmaya itiyor olsa gerek.
Erdoğan hükümetinin Batılı ağabeylerine verdiği destek oldukça açık ve esnek tabiatlı. Yani istenilen her yöne çekilebilen, açık yorumlu ve ilkesiz yönergelere göre şekil alan bir dış politika uygulanıyor. Ancak Türk Hükümeti için kamuoyu desteği bundan sonra atılacak adımlar açısından çok önemli.
Bu yüzden Suriye, Rusya, İran ve hatta Çin'in aleyhinde efkar-ı umumiyede menfi bir intiba oluşturma kampanyaları her koldan deneniyor. Amaç, sosyal medyaya düşen fotomontaj görüntülerle, asılsız ve hayal mahsulü komplo teorileriyle manipule edilmiş bir toplum meydana getirmek.
Kamuoyuna sık aralıklarla düşen bu dezenformatif çabalara cesaret veren en büyük faktör Hükümetin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözetmeden sahip çıktığı isyancıların çevresini genişletmek ve isyanlarını ulusal bir hareket tarzında sunup haklı oldukları yalanını desteklemek konusunda gösterdiği çabalardır.
Bazı çevrelerde son günlerde ülkemizde yaşanan terör olaylarını Suriye Hükümetinin üzerine atma politikalarının hemen ertesinde yapılan bu açıklamalar ister istemez belli odakları ele veriyor.
İsrail’in, ABD’nin ve AB hükümetlerini, söz edilen dezenformasyondan nemalanacakları çok açıktır. Tarihte bu tür maksatlı senaryo ve masallara uyup yaptığımız yanlışları hatırlayıp, millet olarak feraset ve basireti elden bırakmamak gerekir.
İlk bakışta da çok mantıklı olmadığı anlaşılan bu iddia, altında birçok kuşkuyu da barındırıyor. Suriye meselesinde zaten taraf olduğunu hiçbir fırsatta gizlemeyen Rusya'nın Türkiye ile ilişkilerini elektriklendirmek, bu asılsız dedikodunun nedenlerinden biri olabilir.
Böylelikle Türk kamuoyunun hassasiyetle yaklaştığı bir olayda Rusya fail olarak gösterilmiş, Türkiye ile Rusya arasında bir gerilim oluşturulmuş ve Türkiye'yi zaten yalnız kaldığı Hariciye sahasında daha da yalnız bırakmış olacak.
Öte yandan bir başka neden de NATO üyelerini, müttefik askeri uçağında bulunan mürettebatı öldürmekle ilişkilendirilen Rusya ile direkt olarak karşı karşıya getirmek niyeti olarak gözüküyor. Yani ABD ve Avrupa kamuoyunu da meseleye askeri boyutta katma çabalarını yansıtıyor. Bu konuda AB ülkeleri her ne kadar silah ve gıda yardımını esirgemese de, henüz silahlı müdahale içinde olmaya sıcak bakmıyor. ABD Hükümeti de seçim sath-ı mailinden çıkmadan askeri bir harekâtın risklerini üstlenmek istemiyor.
Suriye 'ye verdiği destekle Batılı hükümetlerin tepki odağında duran Putin Hükümeti, Ortadoğu'da oluşturulmak istenen Neocon patentli BOP'un yavru projesi olan Liberalleşmiş bir Arap Coğrafyasına hiç sıcak bakmıyor.
Obama'nın farklı zamanlarda Putin'i ikna çabalarının sonuç vermemesi ABD'li stratejistleri değişik kulvarlarda at oynatmaya itiyor olsa gerek.
Erdoğan hükümetinin Batılı ağabeylerine verdiği destek oldukça açık ve esnek tabiatlı. Yani istenilen her yöne çekilebilen, açık yorumlu ve ilkesiz yönergelere göre şekil alan bir dış politika uygulanıyor. Ancak Türk Hükümeti için kamuoyu desteği bundan sonra atılacak adımlar açısından çok önemli.
Bu yüzden Suriye, Rusya, İran ve hatta Çin'in aleyhinde efkar-ı umumiyede menfi bir intiba oluşturma kampanyaları her koldan deneniyor. Amaç, sosyal medyaya düşen fotomontaj görüntülerle, asılsız ve hayal mahsulü komplo teorileriyle manipule edilmiş bir toplum meydana getirmek.
Kamuoyuna sık aralıklarla düşen bu dezenformatif çabalara cesaret veren en büyük faktör Hükümetin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözetmeden sahip çıktığı isyancıların çevresini genişletmek ve isyanlarını ulusal bir hareket tarzında sunup haklı oldukları yalanını desteklemek konusunda gösterdiği çabalardır.
Bazı çevrelerde son günlerde ülkemizde yaşanan terör olaylarını Suriye Hükümetinin üzerine atma politikalarının hemen ertesinde yapılan bu açıklamalar ister istemez belli odakları ele veriyor.
İsrail’in, ABD’nin ve AB hükümetlerini, söz edilen dezenformasyondan nemalanacakları çok açıktır. Tarihte bu tür maksatlı senaryo ve masallara uyup yaptığımız yanlışları hatırlayıp, millet olarak feraset ve basireti elden bırakmamak gerekir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hakan Rona / diğer yazıları
- Güneydoğu'ya huzur ancak MEM'le gelir / 09.04.2013
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012