Seçim dolayısıyla gezdiğimiz köylerde ve kentlerde halk şunu söylüyor: "Türkiye ekonomik işgal altındadır. Tabii olarak bu işgal, siyasi işgali de beraberinde getiriyor. İşgalden kurtulmamız için başta IMF'ye olan borçlarımızı ödememiz gerekir. Borçların ödenmesi için hükümetimiz bizden ne talep ediyorsa, biz onu vermeye hazırız. Yeter ki, bu esaretten kurtulalım." Bir başka deyişle halk, ekonomik işgale karşı Kuvây-ı Milliye anlayışıyla hareket edilmesini bekliyor. Bu hareketi ortaya koyan bu parti BTP olduğu için de millet BTP'yi bağrına basıyor.
Bu karardan sonra, sıra bu işin nasıl yapılması gerektiğine gelmişti ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, onu da meydan meydan gezerek anlattı. En sonda da herkesin ağzından düşürmediği fakat bir türlü bulamadığı kaynakları açıkladı. Meğer Türkiye'de ne kadar da kaynak varmış. Evet, gerçekten kaynaklar bol. Fakat aslolan bu kaynakları üretime dönüştürecek milli iradedir, daha doğrusu liderdir. Maalesef Türkiye, bundan mahrumdu, çok şükür BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı bulmakla, buna da kavuştu.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "kaynak yok, IMF'siz olmaz" diyenlerin gözüne sokarcasına, tam 680 milyar dolarlık kaynağı tek tek gözler önüne serdi. IMF'ci partiler apışıp kaldılar. "Olmaz" deseler bir türlü, "olur" deseler, bir türlü. Kurtuluşu BTP'yi ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı, Halka duyurmamakta görüyorlar. Ama o da nafile. Halk, ziyadesiyle herşeyden, her olup bitenden haberdar.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın açıkladığı kaynaklar içerisinde yer alan altın, aslında her ülkede var olan kaynakların başında gelmektedir. Fakat şu bir gerçek ki, halkına güven veremeyen hiçbir hükümet, bu kaynağı üretim için kullanamamıştır. Yani altını yastık altından çıkaramamıştır. "Ak akçe kara gün içindir" diyen halkımız, yeri geldiğinde, altınlarını bağışlamaktan çekinmemiştir, ama karşısında güven duyacağı bir hükümet görmediğinden altınlarının üzerine yatmıştır. İstiklal Mücadelesi dönemini hatırlayalım. Annelerimiz, kızlarımız, gelinlerimiz bütün altınlarını bağışlamıştır. Bugün halk, gerçekten ekonomik alanda bağımsızlık mücadelesi verildiğine inansın, aynı fedakarlığı yine ortaya koyar. Halbuki BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, halktan böyle bir fedakarlık istemiyor. O, açıkladığı projeleriyle hem halkı kazandırıyor, hem de devleti eseratten kurtarıyor. İşte feraset buna derler, işte devlet adamlığı budur.
Öyle inanıyorum ki, bugün durgunlukla mücadele eden kalkınmış ülkeler de, bu projelerden ilham alacaklardır. Nasıl mı ? Şöyle; ekonominin durgunluğa girmesinin en büyük sebebi iddihardır. (gömülemedir). Gömüleme kişinin ihtiyat saikiyle tasarrufunu tamamen para akımından çekmesidir ki, bu özellikle altında yapılmaktadır. Kâr vererek, güven sağlayarak altının ekonomiye kazandırılması, bu bakımdan çok mühimdir. Çünkü altının veya paranın elde tutulması ekonomi için kâr değil, tam tersine zarardır. Bir ülke ne kadar çok altına ve paraya sahip olursa olsun, ülke kalkınmış ülke sayılmaz. Altının, paranın mutlaka üretim için kullanılması şarttır. Fakat bu nasıl yapılacaktır, halkın gömülemeyi tercih etmemesi için ne gibi tedbirler alınmalıdır? İşte bu sorular, son yıllarda ekonomistlerin gündeminden çıkmamaktadır. Böyle olmasına rağmen, somut bir tedbir ortaya konulamamıştır. Buna da, yine BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş getirmiştir.
Söz buraya gelmişken Şeyh Sadi'nin şu sözünü zikretmekte fayda var. Şey Sadi diyor ki: "Para harcamak içindir, saklamak içinse ha altın sakladın, ha taş, hepsi bir olur". Bu tesbit bugün bile geçerliliğini korumaktadır. Onun içindir ki, ekonomistler paranın değişim hızına, yani paranın bir elden diğer bir ele hızla geçmesine büyük önem vermektedirler. Çünkü paranın değişim hızı, harcamaların çokluğunu, ekonomideki canlılığı gösterir. Velhasıl, BTP Genel Başkanı Haydar Baş'ın projeleri sadece Türkiye için değil, bunalıma girmiş dünya ekonomisi için de kurtuluş reçetesidir.
Bu karardan sonra, sıra bu işin nasıl yapılması gerektiğine gelmişti ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, onu da meydan meydan gezerek anlattı. En sonda da herkesin ağzından düşürmediği fakat bir türlü bulamadığı kaynakları açıkladı. Meğer Türkiye'de ne kadar da kaynak varmış. Evet, gerçekten kaynaklar bol. Fakat aslolan bu kaynakları üretime dönüştürecek milli iradedir, daha doğrusu liderdir. Maalesef Türkiye, bundan mahrumdu, çok şükür BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı bulmakla, buna da kavuştu.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "kaynak yok, IMF'siz olmaz" diyenlerin gözüne sokarcasına, tam 680 milyar dolarlık kaynağı tek tek gözler önüne serdi. IMF'ci partiler apışıp kaldılar. "Olmaz" deseler bir türlü, "olur" deseler, bir türlü. Kurtuluşu BTP'yi ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı, Halka duyurmamakta görüyorlar. Ama o da nafile. Halk, ziyadesiyle herşeyden, her olup bitenden haberdar.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın açıkladığı kaynaklar içerisinde yer alan altın, aslında her ülkede var olan kaynakların başında gelmektedir. Fakat şu bir gerçek ki, halkına güven veremeyen hiçbir hükümet, bu kaynağı üretim için kullanamamıştır. Yani altını yastık altından çıkaramamıştır. "Ak akçe kara gün içindir" diyen halkımız, yeri geldiğinde, altınlarını bağışlamaktan çekinmemiştir, ama karşısında güven duyacağı bir hükümet görmediğinden altınlarının üzerine yatmıştır. İstiklal Mücadelesi dönemini hatırlayalım. Annelerimiz, kızlarımız, gelinlerimiz bütün altınlarını bağışlamıştır. Bugün halk, gerçekten ekonomik alanda bağımsızlık mücadelesi verildiğine inansın, aynı fedakarlığı yine ortaya koyar. Halbuki BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, halktan böyle bir fedakarlık istemiyor. O, açıkladığı projeleriyle hem halkı kazandırıyor, hem de devleti eseratten kurtarıyor. İşte feraset buna derler, işte devlet adamlığı budur.
Öyle inanıyorum ki, bugün durgunlukla mücadele eden kalkınmış ülkeler de, bu projelerden ilham alacaklardır. Nasıl mı ? Şöyle; ekonominin durgunluğa girmesinin en büyük sebebi iddihardır. (gömülemedir). Gömüleme kişinin ihtiyat saikiyle tasarrufunu tamamen para akımından çekmesidir ki, bu özellikle altında yapılmaktadır. Kâr vererek, güven sağlayarak altının ekonomiye kazandırılması, bu bakımdan çok mühimdir. Çünkü altının veya paranın elde tutulması ekonomi için kâr değil, tam tersine zarardır. Bir ülke ne kadar çok altına ve paraya sahip olursa olsun, ülke kalkınmış ülke sayılmaz. Altının, paranın mutlaka üretim için kullanılması şarttır. Fakat bu nasıl yapılacaktır, halkın gömülemeyi tercih etmemesi için ne gibi tedbirler alınmalıdır? İşte bu sorular, son yıllarda ekonomistlerin gündeminden çıkmamaktadır. Böyle olmasına rağmen, somut bir tedbir ortaya konulamamıştır. Buna da, yine BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş getirmiştir.
Söz buraya gelmişken Şeyh Sadi'nin şu sözünü zikretmekte fayda var. Şey Sadi diyor ki: "Para harcamak içindir, saklamak içinse ha altın sakladın, ha taş, hepsi bir olur". Bu tesbit bugün bile geçerliliğini korumaktadır. Onun içindir ki, ekonomistler paranın değişim hızına, yani paranın bir elden diğer bir ele hızla geçmesine büyük önem vermektedirler. Çünkü paranın değişim hızı, harcamaların çokluğunu, ekonomideki canlılığı gösterir. Velhasıl, BTP Genel Başkanı Haydar Baş'ın projeleri sadece Türkiye için değil, bunalıma girmiş dünya ekonomisi için de kurtuluş reçetesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018