Çıkan savaşlar, savaşların ağır faturaları, Saray'ın maliyeti derken Osmanlı iç borçlanmaya gitmiş hatta zenginlerin devlete borç vermesi hakkında fetva ve kanun çıkarmışlardır.
İç borçlanma ile giderlerini karşılayamayan imparatorluk başka çıkış yolu aramaya başlamış ve dışarıdan borç alma fikri tartışılmaya başlanmıştır.
Ama zamanın uleması ve Şeyhülislam, Hristiyanlardan borç alınmasının mekruh olduğunu, açıklamıştır.
Çareyi Müslüman ülkelerden borç istemek olarak gören Osmanlı ilk dış borç isteğini 1783 yılında Fas'a iletmiş ama Fas bu isteği geri çevirmiştir. 1788'de Cezayir ve Tunus'tan da borç alma girişimleri de sonuçsuz kalmıştır.
Müslüman ülkelerden borç alamayan Osmanlı, Şeyhülislam, 'zorunluluk karşısında Hristiyanlardan borç alınmasında sakınca olmadığı' fetvasıyla batıya yönelmiştir.
1789 yılında Fransa'dan, ardından İspanya ve İngiltere'den borç istemesine rağmen bu isteği değişik sebeplerden gerçekleşmemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun aldığı ilk dış borç, Kırım savaşının başlangıcında (1853-1854 ) Fransa'dan 200.000 sterlin tutarındadır. 1854'ten 1923'e kadar toplam 41 borç anlaşmasına imza atmıştır.
Osmanlı borçlar tarihinde 1854-1881 yılları arasındaki 20 yılda adeta borca batmış ve bu dönemde ortalama yüzde 5,5 faiz oranı ile toplam 245.2 milyon Osmanlı lirası borç almıştı.
Bu rakamın 134.1 milyonu ele net olarak ele geçerken, 111.6 milyon lira komisyon ve masraflara gitmiştir.
İlk borcun alınmasının üzerinden 20 yıl bile geçmeden Osmanlı Devleti borçlarını geri ödemede sıkıntıya düşmüş 1875 yılında moratoryum yani borçlarımı ödeyemiyorum, gelin yeniden yapılandıralım, ilanını yapmıştı.
Böylece alacaklı devletler, verdikleri borçların tahsilini garanti edebilmek için 1881'de Muharrem Kararnamesi ile Düyun-u Umumiye İdaresi'ni kurup, Osmanlı ekonomisinin kontrolünü ele almışlardı.
Osmanlı 1882-1914 yılları arasında ortalama % 4,5 faizle 26 tane daha borç anlaşması yapmış ve 86,5 milyon Osmanlı Lirası borç almıştı.
1918 yılında dış borçlar 139 milyon Osmanlı Lirası iken, 1911-1913 yılları arasında çıkarılmış olan ve en geç 1918'de ödenmesi gereken yaklaşık 10 milyonluk hazine tahvilleri de ödenememişti.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı Devleti'nden kalan 156.4 milyon Osmanlı Lirası borç bakiyesinin, kendi hissesine düşen; 84.6 milyon lirasını yani toplam dış borcun yüzde 54'ünü, Lozan Antlaşması'nda kabul etmiştir.
Türkiye, Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam yüzyıl sonra 25 Mayıs 1954'te ödemiştir.
Ekonomik yapıya bakınca! 1912 yılında İstanbul'da kayıtlı 40 tane bankerin 12'si Rum, 12'si Ermeni, 8'i Musevi ve kalanı Levanten olmak üzere hepsi gayrimüslimdi.
1915'te Osmanlı'da 283 fabrika vardı. 149'u İstanbul'da, 61'i İzmir'de 73'ü diğer şehirlerde idi. Fabrikalardaki sermaye dağılımı şöyle; %50'si Rum, %20'si Ermeni, %5'i Musevi, %10 diğer yabancılar, %15'i Müslüman Türk.
283 fabrikada toplam 15.000 işçi çalışmakta idi. Nitelikli işgücü gerektiren sanayideki işgücü dağılımında bile Türkler %15 oranında istihdam edilmekteydi.
(Bilgiler Doçent Hatice Bahar Aşcı'nın, 'Türkiye'nin 150 yıllık borç serüveni' adlı doktora tezinden derlenmiştir)
19 yıldır AKP'nin yönettiği Türkiye'ye gelirsek
Türkiye'de 1954-2004 yılları arasında 8 bin 192 yabancı şirket faaliyet gösterirken 2020 sonu itibariyle Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirket sayısı 73 bin 676 oldu.
2002 yılına kadar Türkiye'ye yapılan doğrudan yabancı yatırımlar sadece 15 milyar dolar iken, 2003-2019 döneminde 212 milyar dolar civarında doğrudan yabancı yatırım çekmiştir.
Türkiye'de 2021 yılı Ocak ayı verilerine göre 53 adet banka bulunmaktadır.
Bunların 34 tanesi mevduat bankası, 14 tanesi kalkınma ve yatırım bankası, 6 tanesi ise katılım bankasıdır. Bu bankalardaki yabancı sermaye miktarı % 70 civarlarındadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Aralık 2020 raporuna göre Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 6,1 trilyon TL'dir.
2020 yılının GSYH'sı 5 trilyon 47 milyar 909 milyon TL. Rakam olarak kim büyük?
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre merkezi yönetim brüt borç stoku 30 Nisan 2021 tarihi itibarıyla 1.949,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak: İşsizlik tavan, yoksulluk tavan, enflasyon tavan, döviz tavan, faiz tavan. Varlık fonu ortada. İhtiyat akçesi harcandı. 128 milyar doları sormak çok ayıp, borç veren de yok. Gerçekten Osmanlı dönemi.
Bu sistemde çıkış yok, çöküş çok yakın. BTP lideri Hüseyin Baş'ın dediği gibi 'sistemin değişmesi lazım, Milli Ekonomi Modeli artık kanundur, tek çıkış yoludur.'
Sizce?
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025