Peygamber Efendimizin (s.a.a) "reyhanesi", cennet gençlerinin efendilerinden, tertemiz oldukları ayetle sabit ve de sevilmesi ayetle farz kılınmış olan İmam Hasan (a.s.) Efendimizin şahadeti, Muaviye'nin ve Mervan b. Hakem'in kim olduklarını net olarak ortaya çıkarmıştır.
İmam Hasan'ın zehirlenerek şehit edilmesiyle alakalı şu bilgiler vardır:
"Eş'as b. Kays el-Kindi'nin kızı Cude, Hasan b. Ali ve O'nun cariyesine zehir verdi. Cariyesi zehri kustu. Fakat zehir, Hasan'ın midesinde kaldı, şişti. Ve sonunda vefat etti." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.423; Usul-ü Kafi, c.1, s.837)
Muaviye, Mervan b. Hakem'i İmam Hasan'ın eşlerinden olan Eş'as b. Kays el-Kindi'nin kızı olan Cude ile görüşüp İmam'ı zehirletmesini sağlamak üzere görevlendirdi.
Cude'ye bu hizmetine(!) karşılık Hasan'ın ölümünden sonra Yezid'le evlendirileceği vaat edildi ve peşin olarak da bin dirhem para verildi.
Cude'nin babası Eş'as Müslümanlığı kabul ettikten sonra irtidat eden (dinden dönen) ve sonra tekrar şartların zoruyla Müslüman olan ünlü bir münafık idi.
İmam Cafer (a.s.) şöyle buyurur: "Eş'as, İmam Ali'nin kanına ortak oldu. Kızı Hasan'ı zehirledi. Oğlu Muhammed'in eli de Hüseyin'in kanına bulaştı." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424; İmam Hasan'ın Barışı, s.400)
Ebu Sasan Hasin b. Münzir şöyle der: "Muaviye, İmam Hasan'a verdiği sözlerin hiçbirisine sadık kalmadı. Hucr (Hz. Peygamberin çok sevdiği bir sahabe) ve dostlarını şehit etti. Kendinden sonra halife seçme konusunu mü'minlerin şurasına bırakmayıp oğlu Yezid'i veliaht tayin etti ve İmam Hasan'ı zehirledi." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c.2, s.47,48)
Muaviye'den aldıkları rüşvet sebebiyle bazıları, "İmam Hasan'ı Muaviye şehit etmedi" yalanıyla Muaviye'yi aklamaya çalışsalar da birçok Ehl-i Sünnet kaynağı İmam Hasan'ın Muaviye tarafından zehirlendiğini nakletmiştir.
Bu kaynaklardan bazıları şunlardır: el-İstiab, c.1, s.374; Tezkiret'ül Havas, s.222; İbn-i Ebi'l Hadid, Nehcü'l Belaga Şerhi, c.4, s.17; Delail'ul İmame, Taberi; Makatil'ut-Tabiin, Şa'bi ve Yakubi; Tabakat, İbn-i Sa'd; Medaini, İbn-i Asakir; Vakıdi; İbn-i Esir; Mesudi; Tenzih'ul Enbiya; el-Emali, Şeyh Tusi; Şerif Razi, şiir divanında; Hakim, el-Müstedrek? (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424)
Sünni bir kaynak olan "el-Bed-u ve'l Hitam" adlı eserde şöyle kaydedilir: "Hasan, Hicri 49 yılında vefat etti. Eş'as kızı Cude O'na zehir verdi. Bu zehri de Muaviye göndermişti. Bu hizmeti(!) karşılığında Cude'yi oğlu Yezid'le evlendireceğini vaad etmişti. Ancak daha sonra bu sözünü tutmadı."
Yine Sünni bir alim olan İbn-i Sa'd'ın Tabakat adlı eserinde şöyle yazıyor: "Muaviye defalarca Hasan'ı zehirledi."
İşin garip tarafı, Muaviye'nin İmam Hasan'ı zehirletme görevini verdiği Mervan b. Hakem, Cemel Savaşı'nda esir düşmüş ve O'nu İmam Hasan kurtarmıştı. Bu olay Şerif Razi'nin Nehcü'l Belaga Şerhi'nin 1. cildinin 121. sayfasında şöyle anlatılır:
Cemel Savaşı'nda Mervan b. Hakem esir düşer. İmam Hasan ve İmam Hüseyin, Hz. Ali'nin yanında onun için şefaatçilik ederler. Ve İmam da onu serbest bırakır. İmam Hasan ve İmam Hüseyin derler ki: "Mervan sana biat etmek istiyor ey Emirü'l-Mü'minin!"
İmam şöyle der: "O Bana Osman'ın öldürülmesinden sonra biat etmemiş miydi? Onun eli Yahudi elidir. (Araplar ihanet eden elleri ve düzenbaz insanları Yahudi eli olarak nitelendirirler.) Şimdi biat eder, biraz sonra biatine ihanet eder. Haberiniz olsun ki, o bir zaman iktidara gelecektir. Ama bir köpeğin burnunu yalaması kadar kısa sürecektir egemenliği? O dört koyunun babasıdır. Bu ümmet onun ve oğullarının sebep olduğu kanlı bir gün görecektir." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.426)
İşte bugün birilerinin avukatlığını yapmaya çalıştığı Muaviye ve dostlarının nasıl bir karaktere sahip olduklarını gösteren tarihi bir kesit?
Allah onları Ehl-i Beyt katilleri Muaviye, Yezid ve Mervan'la haşreylesin.
Bizleri de velayetin şahı, Liva ül Hamd sancağının sancaktarı İmam Ali, Hz. Peygamberin reyhanesi İmam Hasan ve şehitlerin efendisi İmam Hüseyin ile haşreylesin.
Bir husus daha; bugün Müslümanları katledip kafalarını kestikten sonra sevinçlerini tekbir getirerek gösterenlerin piri de Muaviye'dir. Şöyle ki:
Mervan'ın habercisi, Muaviye'ye İmam Hasan'ın zehirlenerek öldüğü haberini verdi. Muaviye sevincini gizleyemedi. Yüksek sesle tekbir getirdi. Saray halkı da tekbir getirdiler.
İbn-i Kuteybe bu rivayete şu eklemeleri yapar:
"Muaviye Hz. Hasan'ın ölüm haberini alınca sevinç gösterilerinde bulundu ve secdeye kapandı. Yanında bulunanlar da secdeye kapandılar." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.429,430; İbn-i Kuteybe, s.159; Teberi; Yakubi)
İmam Hasan'ın zehirlenerek şehit edilmesiyle alakalı şu bilgiler vardır:
"Eş'as b. Kays el-Kindi'nin kızı Cude, Hasan b. Ali ve O'nun cariyesine zehir verdi. Cariyesi zehri kustu. Fakat zehir, Hasan'ın midesinde kaldı, şişti. Ve sonunda vefat etti." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.423; Usul-ü Kafi, c.1, s.837)
Muaviye, Mervan b. Hakem'i İmam Hasan'ın eşlerinden olan Eş'as b. Kays el-Kindi'nin kızı olan Cude ile görüşüp İmam'ı zehirletmesini sağlamak üzere görevlendirdi.
Cude'ye bu hizmetine(!) karşılık Hasan'ın ölümünden sonra Yezid'le evlendirileceği vaat edildi ve peşin olarak da bin dirhem para verildi.
Cude'nin babası Eş'as Müslümanlığı kabul ettikten sonra irtidat eden (dinden dönen) ve sonra tekrar şartların zoruyla Müslüman olan ünlü bir münafık idi.
İmam Cafer (a.s.) şöyle buyurur: "Eş'as, İmam Ali'nin kanına ortak oldu. Kızı Hasan'ı zehirledi. Oğlu Muhammed'in eli de Hüseyin'in kanına bulaştı." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424; İmam Hasan'ın Barışı, s.400)
Ebu Sasan Hasin b. Münzir şöyle der: "Muaviye, İmam Hasan'a verdiği sözlerin hiçbirisine sadık kalmadı. Hucr (Hz. Peygamberin çok sevdiği bir sahabe) ve dostlarını şehit etti. Kendinden sonra halife seçme konusunu mü'minlerin şurasına bırakmayıp oğlu Yezid'i veliaht tayin etti ve İmam Hasan'ı zehirledi." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c.2, s.47,48)
Muaviye'den aldıkları rüşvet sebebiyle bazıları, "İmam Hasan'ı Muaviye şehit etmedi" yalanıyla Muaviye'yi aklamaya çalışsalar da birçok Ehl-i Sünnet kaynağı İmam Hasan'ın Muaviye tarafından zehirlendiğini nakletmiştir.
Bu kaynaklardan bazıları şunlardır: el-İstiab, c.1, s.374; Tezkiret'ül Havas, s.222; İbn-i Ebi'l Hadid, Nehcü'l Belaga Şerhi, c.4, s.17; Delail'ul İmame, Taberi; Makatil'ut-Tabiin, Şa'bi ve Yakubi; Tabakat, İbn-i Sa'd; Medaini, İbn-i Asakir; Vakıdi; İbn-i Esir; Mesudi; Tenzih'ul Enbiya; el-Emali, Şeyh Tusi; Şerif Razi, şiir divanında; Hakim, el-Müstedrek? (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.424)
Sünni bir kaynak olan "el-Bed-u ve'l Hitam" adlı eserde şöyle kaydedilir: "Hasan, Hicri 49 yılında vefat etti. Eş'as kızı Cude O'na zehir verdi. Bu zehri de Muaviye göndermişti. Bu hizmeti(!) karşılığında Cude'yi oğlu Yezid'le evlendireceğini vaad etmişti. Ancak daha sonra bu sözünü tutmadı."
Yine Sünni bir alim olan İbn-i Sa'd'ın Tabakat adlı eserinde şöyle yazıyor: "Muaviye defalarca Hasan'ı zehirledi."
İşin garip tarafı, Muaviye'nin İmam Hasan'ı zehirletme görevini verdiği Mervan b. Hakem, Cemel Savaşı'nda esir düşmüş ve O'nu İmam Hasan kurtarmıştı. Bu olay Şerif Razi'nin Nehcü'l Belaga Şerhi'nin 1. cildinin 121. sayfasında şöyle anlatılır:
Cemel Savaşı'nda Mervan b. Hakem esir düşer. İmam Hasan ve İmam Hüseyin, Hz. Ali'nin yanında onun için şefaatçilik ederler. Ve İmam da onu serbest bırakır. İmam Hasan ve İmam Hüseyin derler ki: "Mervan sana biat etmek istiyor ey Emirü'l-Mü'minin!"
İmam şöyle der: "O Bana Osman'ın öldürülmesinden sonra biat etmemiş miydi? Onun eli Yahudi elidir. (Araplar ihanet eden elleri ve düzenbaz insanları Yahudi eli olarak nitelendirirler.) Şimdi biat eder, biraz sonra biatine ihanet eder. Haberiniz olsun ki, o bir zaman iktidara gelecektir. Ama bir köpeğin burnunu yalaması kadar kısa sürecektir egemenliği? O dört koyunun babasıdır. Bu ümmet onun ve oğullarının sebep olduğu kanlı bir gün görecektir." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.426)
İşte bugün birilerinin avukatlığını yapmaya çalıştığı Muaviye ve dostlarının nasıl bir karaktere sahip olduklarını gösteren tarihi bir kesit?
Allah onları Ehl-i Beyt katilleri Muaviye, Yezid ve Mervan'la haşreylesin.
Bizleri de velayetin şahı, Liva ül Hamd sancağının sancaktarı İmam Ali, Hz. Peygamberin reyhanesi İmam Hasan ve şehitlerin efendisi İmam Hüseyin ile haşreylesin.
Bir husus daha; bugün Müslümanları katledip kafalarını kestikten sonra sevinçlerini tekbir getirerek gösterenlerin piri de Muaviye'dir. Şöyle ki:
Mervan'ın habercisi, Muaviye'ye İmam Hasan'ın zehirlenerek öldüğü haberini verdi. Muaviye sevincini gizleyemedi. Yüksek sesle tekbir getirdi. Saray halkı da tekbir getirdiler.
İbn-i Kuteybe bu rivayete şu eklemeleri yapar:
"Muaviye Hz. Hasan'ın ölüm haberini alınca sevinç gösterilerinde bulundu ve secdeye kapandı. Yanında bulunanlar da secdeye kapandılar." (İmam Hasan, Prof. Dr. Haydar Baş, s.429,430; İbn-i Kuteybe, s.159; Teberi; Yakubi)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025