Erbabınca bilindiği üzere bu cümle, Arif Nihat Asya'nın, dinledikçe, okudukça ürperdiğimiz meşhur naatından bir mısradır.
Yaşadığımız ikibinli yıllarda, teknolojiyi de yedeğine alan Ebu Cehil, artık kıtalar dolaşmıyor. Oturduğu yerden, Darunnedve'den her türlü fitnesini, fesadını, fıskını, fücurunu, kinini, nefretini, oyunbazlığını, hokkabazlığını, yobazlığını tüm dünyaya, tüm insanlığa şırınga ediyor. Çağın Ebu Cehilleri, çağın en yakıcı, yıkıcı ve yok edici silahlarının hem üreticisi, hem pazarlayıcısı, hem de kullanıcısı durumunda. Adı üstünde, cehaletin babası.
Bunun eline bir ekmek bıçağı dahi vermek nice felaketlere yol açmışken, bugün en öldürücü silahların başına oturuyor. Evet çağın Ebu Cehilleri kıtalar dolaşıyor, ülkeler dolaşıyor, bölgeler dolaşıyor, şehirler, köyler dolaşıyor, evler dolaşıyor hatta, icat ettikleri binbir çeşit cambazlıklarla zihinler dolaşıyor. Artık, benim memleketim, benim şehrim, benim köyüm, benim çocuğum, benim kardeşim demek anlamsızlaştı. Siz o şehirde, o köyde, o evde yaşayanlardan sadece bir fertsiniz. Şehir sizin, ülke sizin, ev-bark sizin ama Ebu Cehil zihniyeti yönlendiriyor. Haberler, yorumlar, değerlendirmeler hep onun mührünü taşıyor.
Biraz önce aynı safta namaz kıldığınız hacı amcalar, Hasanlar, Ahmetler caminin kapısında; Mahcupyanzadelerin, Barlaszadelerin, Çandarzadelerin ağızları ile konuşuyorlar. Onların yazılarından, yorumlarından beslendiklerini de ballandıra ballandıra anlatarak kesin yanlışlara gerekçeler üretiyorlar.
Haçlı isgal ordularının komutasına, emrine Mehmetçiği vermeyi, güçlü devletin göstergesi sayıyorlar. Her metrekaresinde onlarca şehit bulunan Anadolu topraklarının, çağın Ebu Cehillerine dönüm dönüm satıldığını hatırlatıyoruz; hiç tedirgin olmadan aynı pişkinlikle gerekçeler sıralıyorlar. Çok hayati önem taşıyan devlet kurumlarının, yine bu milletin ezeli düşmanlarına satıldığını hatırlatıyoruz, borçlu yaşamaktansa satılmasının daha isabetli olacağını savunuyorlar.
İlkokul çağındaki çocuğun, sokaktaki vatandaşın, Ayşe ninenin, Zehra ablanın tehlikeli, yanlış, zararlı gördüğü icraatları, yasaları; koca koca adamlar, yazarlar-çizerler, mürekkep yalamışlar, akademik kariyer sahipleri tehlikeli görmüyorlar savunuyorlar. Ama her defasında da vatandaş Hasan, Ayşe nine ve Zehra abla, endişelerinde haklı çıkıyor.
Bu da gösteriyor ki, çağın Ebu Cehilleri artık kıtalar dolaşmakla yetinmiyor; ülke ülke, şehir şehir, köy köy, ev ev, gazete gazete, televizyon televizyon dolaşıp duruyor.
Merhum Arif Nihat Asya çok doğru söylemiş:
"Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor."
Yaşadığımız ikibinli yıllarda, teknolojiyi de yedeğine alan Ebu Cehil, artık kıtalar dolaşmıyor. Oturduğu yerden, Darunnedve'den her türlü fitnesini, fesadını, fıskını, fücurunu, kinini, nefretini, oyunbazlığını, hokkabazlığını, yobazlığını tüm dünyaya, tüm insanlığa şırınga ediyor. Çağın Ebu Cehilleri, çağın en yakıcı, yıkıcı ve yok edici silahlarının hem üreticisi, hem pazarlayıcısı, hem de kullanıcısı durumunda. Adı üstünde, cehaletin babası.
Bunun eline bir ekmek bıçağı dahi vermek nice felaketlere yol açmışken, bugün en öldürücü silahların başına oturuyor. Evet çağın Ebu Cehilleri kıtalar dolaşıyor, ülkeler dolaşıyor, bölgeler dolaşıyor, şehirler, köyler dolaşıyor, evler dolaşıyor hatta, icat ettikleri binbir çeşit cambazlıklarla zihinler dolaşıyor. Artık, benim memleketim, benim şehrim, benim köyüm, benim çocuğum, benim kardeşim demek anlamsızlaştı. Siz o şehirde, o köyde, o evde yaşayanlardan sadece bir fertsiniz. Şehir sizin, ülke sizin, ev-bark sizin ama Ebu Cehil zihniyeti yönlendiriyor. Haberler, yorumlar, değerlendirmeler hep onun mührünü taşıyor.
Biraz önce aynı safta namaz kıldığınız hacı amcalar, Hasanlar, Ahmetler caminin kapısında; Mahcupyanzadelerin, Barlaszadelerin, Çandarzadelerin ağızları ile konuşuyorlar. Onların yazılarından, yorumlarından beslendiklerini de ballandıra ballandıra anlatarak kesin yanlışlara gerekçeler üretiyorlar.
Haçlı isgal ordularının komutasına, emrine Mehmetçiği vermeyi, güçlü devletin göstergesi sayıyorlar. Her metrekaresinde onlarca şehit bulunan Anadolu topraklarının, çağın Ebu Cehillerine dönüm dönüm satıldığını hatırlatıyoruz; hiç tedirgin olmadan aynı pişkinlikle gerekçeler sıralıyorlar. Çok hayati önem taşıyan devlet kurumlarının, yine bu milletin ezeli düşmanlarına satıldığını hatırlatıyoruz, borçlu yaşamaktansa satılmasının daha isabetli olacağını savunuyorlar.
İlkokul çağındaki çocuğun, sokaktaki vatandaşın, Ayşe ninenin, Zehra ablanın tehlikeli, yanlış, zararlı gördüğü icraatları, yasaları; koca koca adamlar, yazarlar-çizerler, mürekkep yalamışlar, akademik kariyer sahipleri tehlikeli görmüyorlar savunuyorlar. Ama her defasında da vatandaş Hasan, Ayşe nine ve Zehra abla, endişelerinde haklı çıkıyor.
Bu da gösteriyor ki, çağın Ebu Cehilleri artık kıtalar dolaşmakla yetinmiyor; ülke ülke, şehir şehir, köy köy, ev ev, gazete gazete, televizyon televizyon dolaşıp duruyor.
Merhum Arif Nihat Asya çok doğru söylemiş:
"Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Ağır misafir ağır ağır teşrif etti / 28.02.2025
- Gör / 25.02.2025
- Yaman yemişler / 24.02.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Ağır misafir ağır ağır teşrif etti / 28.02.2025
- Gör / 25.02.2025
- Yaman yemişler / 24.02.2025