23 Şubat'ta Orhan Abi (Dede) köşesinde, 'Kilis Nobellik değil ibretlik" başlıklı bir yazı yazmıştı.
Yazısında özetle, "Aklı başında hiçbir hükümet, bir şehrinin demografik yapısını temelden değiştiren bir konunun övgü vesilesi yapılmasını istemez" diyen Sayın Dede, Kilis'teki gözlemlerini aktarmış, şehrin asli nüfusundan (90 bin) fazla Suriyeli (150 bin) olduğunu ve bunların 30 bininin kayıtlı dahi olmadığını belirtmişti.
Sayın Dede yazısına; "Görüştüğüm bütün Kilisliler eski günleri özlediklerini ifade ederek Suriyelilerden dert yandılar, hükümetin politikalarından rahatsızlıklarını ifade ettiler ve bir an önce barış sağlanması gerektiğini söylediler.
Sığınmacılardan kaynaklanan sadece Kilis'i değil, tüm yurdu etkileyen saymakla bitiremeyeceğimiz sorunların başında ise ahlaki çöküntü geliyor. Bu bağlamda boşanmalar patlama yapmış durumda.
Hal böyleyken Kilis'in, Nobel Ödülü alabileceğiyle övünülüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nden bile Kilis'in, Nobel'e aday gösterilmesine destek açıklamaları geliyor." Diye devam ediyordu.
Aynı gün telefonum çaldı. 'Efendim.' 'Kardeşim, nasıl böyle başlık atarsınız. Siz, kimsiniz, ne yapmaya çalışıyorsunuz' vs.
'Sakin, sakin. Önce bir tanışalım.' Vatandaşımız, Kilis'ten arıyor. Orhan Abi'nin yazısına içerlenmiş ve Kilis'te her şeyin çok iyi olduğunu, böyle başlıklarla Kilis'in itibarını düşürüyormuşuz vs. şeyler ifade etti.
Geldiğimiz noktada ise Kilis'in itibarı filan kalmadı. 150 bin sığınmacının yaşadığı bu ilimizde sığınmacılar ne yiyor, ne içiyor, nasıl geçiniyor, bilmiyoruz. Türkiye terör yanında bir de ahlaki çöküntü yaşıyor. Kilis'te durum nedir, bunu da bilmiyoruz.
Ekranlarda gördüğümüz, 'Kilis'e roket düştü' haberleri. Yandaş kanallar bu haberleri öyle bir veriyor ki, sanki Kilis üzerinden ekspres geçiş yapan roketler bir anda yerçekimine kapılarak Kilis'e düşmüş oluyorlar.
17'dan fazla vatandaşımız öldü. Yüzlerce vatandaşımız yaralandı. Tablo net! Kilis'te can güvenli yok. Mal güvenliği yok. Gündem edilmeyen namus güvenliği hakkında bilgi yok.
Bu kutsal değerlerin teminatı kimdir? Devlet. Kilis'te, devlette yok. Vali Bey, vatandaşa 'abdestli sokağa çıkın' tavsiyesinde bulunuyor. Başbakan yardımcısı Kilis'e gidiyor. Yörüngesini şaşıran (!) bir roket tam o saatlerde yine düşüyor.
Yalçın Akdoğan sanki haber spikeriymiş gibi kameralar karşısında bugüne kadar Kilis'e kaç roket düştü, kaç kişi öldü, yaralandı vs. bilgilerini veriyor.
Sen devletsin, ne yaptın? Hiç, dersek ayıp olur. Her roketten sonra PYD ve IŞİD mevzilerini bombalamışız.
Başka? Hükümeti eleştirmek için bir araya gelen Kilis'li vatandaşlarımıza gaz ve su sıktırıyorlar. Neden? Toplantı ve gösteri kanununa aykırı eylem yapıyorlarmış. Herhalde roketler kanuni bir şekilde düşüyor ki, kimse müdahale etmiyor.
Başka bir boyuta geçersek! Bazıları diyebilir ki, önemli mi? Bence önemli. Ne mi? 4 yıldır Suriye halkı, ülkelerindeki Haçlı ve İslam (!) Devletlerinin ayartması Müslüman kılıklı zihniyetlerin işgal ve katliamlarından kaçarak ülkemize giriş yapıyor. Milletimiz bunu görmedi, görmüyor.
Kilis haklıda görmedi. 7 Haziran seçimlerinde Kilis'ten % 49 oy alan AKP, 1 Kasım seçimlerinde oyunu % 65,5'e yükseltti.
Her şey bir tarafa Türkiye'nin, Haziran-Kasım ayları arasındaki hali ortada ve Kilis halkı, Türkiye gibi "evet" dedi. Denilecek çok şey var ama?
Bir başka aklıma takılan mevzu ise Erdoğan ve alt kanadı hükümet dört yıldır ısrarla Suriye'ye girme peşinde. ABD buna izin vermedi.
Şimdi ülkemiz, Suriye tarafından ateş altında. Top atışıyla karşılık veriyoruz. RUSYA'YA ERKEKLENEN YÖNETİCİLERİMİZ NEDEN BİR TANE UÇAĞIMIZA IŞID, PYD HEDEFLERİNİ VUR, EMRİ VERMİYOR? (Yoksa veremiyor mu?)
Bir başka soru; Esad, kardeşinken, komşunken 925 kilometrelik Suriye sınırında tek bir can kaybı yaşanıyor muydu? Şimdi kardeşin değil, sınır komşunda değil. Kim kaybetti?
Atalarımızın sözü de bu dönemde tarih oldu. Çünkü, 'kendi düşende ağlıyor'
Yazısında özetle, "Aklı başında hiçbir hükümet, bir şehrinin demografik yapısını temelden değiştiren bir konunun övgü vesilesi yapılmasını istemez" diyen Sayın Dede, Kilis'teki gözlemlerini aktarmış, şehrin asli nüfusundan (90 bin) fazla Suriyeli (150 bin) olduğunu ve bunların 30 bininin kayıtlı dahi olmadığını belirtmişti.
Sayın Dede yazısına; "Görüştüğüm bütün Kilisliler eski günleri özlediklerini ifade ederek Suriyelilerden dert yandılar, hükümetin politikalarından rahatsızlıklarını ifade ettiler ve bir an önce barış sağlanması gerektiğini söylediler.
Sığınmacılardan kaynaklanan sadece Kilis'i değil, tüm yurdu etkileyen saymakla bitiremeyeceğimiz sorunların başında ise ahlaki çöküntü geliyor. Bu bağlamda boşanmalar patlama yapmış durumda.
Hal böyleyken Kilis'in, Nobel Ödülü alabileceğiyle övünülüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nden bile Kilis'in, Nobel'e aday gösterilmesine destek açıklamaları geliyor." Diye devam ediyordu.
Aynı gün telefonum çaldı. 'Efendim.' 'Kardeşim, nasıl böyle başlık atarsınız. Siz, kimsiniz, ne yapmaya çalışıyorsunuz' vs.
'Sakin, sakin. Önce bir tanışalım.' Vatandaşımız, Kilis'ten arıyor. Orhan Abi'nin yazısına içerlenmiş ve Kilis'te her şeyin çok iyi olduğunu, böyle başlıklarla Kilis'in itibarını düşürüyormuşuz vs. şeyler ifade etti.
Geldiğimiz noktada ise Kilis'in itibarı filan kalmadı. 150 bin sığınmacının yaşadığı bu ilimizde sığınmacılar ne yiyor, ne içiyor, nasıl geçiniyor, bilmiyoruz. Türkiye terör yanında bir de ahlaki çöküntü yaşıyor. Kilis'te durum nedir, bunu da bilmiyoruz.
Ekranlarda gördüğümüz, 'Kilis'e roket düştü' haberleri. Yandaş kanallar bu haberleri öyle bir veriyor ki, sanki Kilis üzerinden ekspres geçiş yapan roketler bir anda yerçekimine kapılarak Kilis'e düşmüş oluyorlar.
17'dan fazla vatandaşımız öldü. Yüzlerce vatandaşımız yaralandı. Tablo net! Kilis'te can güvenli yok. Mal güvenliği yok. Gündem edilmeyen namus güvenliği hakkında bilgi yok.
Bu kutsal değerlerin teminatı kimdir? Devlet. Kilis'te, devlette yok. Vali Bey, vatandaşa 'abdestli sokağa çıkın' tavsiyesinde bulunuyor. Başbakan yardımcısı Kilis'e gidiyor. Yörüngesini şaşıran (!) bir roket tam o saatlerde yine düşüyor.
Yalçın Akdoğan sanki haber spikeriymiş gibi kameralar karşısında bugüne kadar Kilis'e kaç roket düştü, kaç kişi öldü, yaralandı vs. bilgilerini veriyor.
Sen devletsin, ne yaptın? Hiç, dersek ayıp olur. Her roketten sonra PYD ve IŞİD mevzilerini bombalamışız.
Başka? Hükümeti eleştirmek için bir araya gelen Kilis'li vatandaşlarımıza gaz ve su sıktırıyorlar. Neden? Toplantı ve gösteri kanununa aykırı eylem yapıyorlarmış. Herhalde roketler kanuni bir şekilde düşüyor ki, kimse müdahale etmiyor.
Başka bir boyuta geçersek! Bazıları diyebilir ki, önemli mi? Bence önemli. Ne mi? 4 yıldır Suriye halkı, ülkelerindeki Haçlı ve İslam (!) Devletlerinin ayartması Müslüman kılıklı zihniyetlerin işgal ve katliamlarından kaçarak ülkemize giriş yapıyor. Milletimiz bunu görmedi, görmüyor.
Kilis haklıda görmedi. 7 Haziran seçimlerinde Kilis'ten % 49 oy alan AKP, 1 Kasım seçimlerinde oyunu % 65,5'e yükseltti.
Her şey bir tarafa Türkiye'nin, Haziran-Kasım ayları arasındaki hali ortada ve Kilis halkı, Türkiye gibi "evet" dedi. Denilecek çok şey var ama?
Bir başka aklıma takılan mevzu ise Erdoğan ve alt kanadı hükümet dört yıldır ısrarla Suriye'ye girme peşinde. ABD buna izin vermedi.
Şimdi ülkemiz, Suriye tarafından ateş altında. Top atışıyla karşılık veriyoruz. RUSYA'YA ERKEKLENEN YÖNETİCİLERİMİZ NEDEN BİR TANE UÇAĞIMIZA IŞID, PYD HEDEFLERİNİ VUR, EMRİ VERMİYOR? (Yoksa veremiyor mu?)
Bir başka soru; Esad, kardeşinken, komşunken 925 kilometrelik Suriye sınırında tek bir can kaybı yaşanıyor muydu? Şimdi kardeşin değil, sınır komşunda değil. Kim kaybetti?
Atalarımızın sözü de bu dönemde tarih oldu. Çünkü, 'kendi düşende ağlıyor'
Akın Aydın / diğer yazıları
- Apo’nun ipini Türkiye’ye taktılar / 01.11.2024
- Erdoğan: ‘Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne’ / 31.10.2024
- Cumhuriyetin geleceğini tercihleriniz belirleyecek / 29.10.2024
- Dünden bugüne Cumhuriyet / 28.10.2024
- İnsanın şeytanlaşması / 27.10.2024
- Deliller iktidarın aleyhine / 26.10.2024
- AKP bu skandaldan da yırtar / 25.10.2024
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024
- ‘Tehdit altındayız daha çok mülteciye ihtiyacımız var’ / 23.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum -3- / 21.10.2024
- Erdoğan: ‘Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne’ / 31.10.2024
- Cumhuriyetin geleceğini tercihleriniz belirleyecek / 29.10.2024
- Dünden bugüne Cumhuriyet / 28.10.2024
- İnsanın şeytanlaşması / 27.10.2024
- Deliller iktidarın aleyhine / 26.10.2024
- AKP bu skandaldan da yırtar / 25.10.2024
- Kim derdi ki Devlet Bahçeli, İmralı’nın havarisi olacak! / 24.10.2024
- ‘Tehdit altındayız daha çok mülteciye ihtiyacımız var’ / 23.10.2024
- Hz. Ebu Talip’ten helallik istiyorum -3- / 21.10.2024