Türkiye'nin elindeki Doğu Trakya'nın batı sınırı nasıl Meriç nehriyse, Yunan işgalindeki Batı Trakya'nın batı sınırı da Karasu-Mesta nehridir.
Türkiye-Yunanistan sınırını Meriç Nehri çizer. Nehrin doğu kıyısı Türk, batı kıyısı Yunan (Batı Trakya) topraklarıdır.
Batı Trakya, tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti olma şerefini Mayıs 1918'de Gence'nin Başkent olduğu Azerbaycan Cumhuriyeti ile paylaşır. Teşkilâtı Mahsusacı yiğitler 1913'te "Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi"ni kurarlar.
Sadece bir tek yerde Türk toprakları Meriç'i aşar, karşı kıyıda çok küçük bir yer işgal eder, Karaağaç.
Çoğu kimse bilmez ama Karaağaç Lozan'da harp tazminatı olarak İnönü'nün kabul ettiği bir vatan toprağıdır. Ama gezince görürsünüz ki tazminat talebimiz hayli "ucuza gitmiştir". Şimdi nehir kıyısında çay bahçeleri, eski bir tren istasyonu vardır.
Tarihe kör ve şaşı bakışımız Karaağaç örneğinde olduğu gibi Edirne'de bir başka noktada daha kendini hissettirir, Sarayakpınar.
Osmanlı daha 1364'te Akıncı Beyi Hacı İlbey komutasında Macar, Sırp, Bosna ve Eflâk askerlerini bozguna uğratır. "Avrupa" ile, "Sırplar" ile ilk tanışma, ilk çökertmedir.
Bu savaşın yapıldığı yer "Sırpsındığı" diye anılır, tarih kitaplarında öyle yazar. Meriç kıyısındadır. Ve o da Edirne sınırları içindedir. Edirne sınırları içindedir ama adı nedense "Sarayakpınar" diye değiştirilmiştir. Anzacların torunları her sene binlerce mil öteden gelir Çanakkale'de "yenilgilerini" kutlarlar ama tarih kitaplarında Sırpsındığını öğrenen Edirne'li Türk çocuklarını okulları, öğretmenleri yarım saat ötedeki savaş alanına götürüp "burası Sırpsındığı'dır" diyemez, çünkü öyle bir yeri özenle silmişizdir.
Selimiye özellikle üç aylarda bütün Balkanların ziyaretgâhıdır. Edirne'nin eski başkent olduğunu hissetmeniz için bir Ramazan ayında orada bulunmalısınız. Ancak o zaman Edirne'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin en batı sınırı olmakla birlikte Türk Avrupa'nın tam da "merkezinde" olduğunu göreceksiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Edirne'de biter ama Türklük Allah'a şükür ki, Edirne'de bitmez.
Fakat "Türklük Duygusu" kafalarda bitmeye, bitirilmeye çalışıldığı için Yunan işgali altındaki Batı Trakya'da 300.000 Türk yaşadığını kimse hatırlamak istemez.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hatırlamaması Yunanlı'nın işine gelir, "siz Türk değil, Müslümansınız" der. Türkiye Cumhuriyeti'nin bıraktığı boşluk Vehhabiler, Kaddafiler, Humeyniler tarafından doldurulur.
Lider Sadık Ahmet "Ben Türk'üm" dediği için siyasi bir cinayete kurban edilmiştir.
Fener Patriği Lozan'a aykırı bir şekilde "ekümeniklik" taslarken Gümülcine ve İskeçe Müftüleri Türk oldukları için hapise sokup sokup çıkarılmaktadırlar.
Yunanlı Bakanlar İstanbul'da "devlet töreni" ile karşılanır, çocuklarının vaftizini Fener'de yaparlar ama Türk Bakanlar Selânik'te Atatürk Evi'ne girerken dövülür, Batı Trakya Türk köylerini ziyaret etmek istedikleri zaman da köy yoluna Yunanlı Tır şöförleri kamyonlarını bırakarak "kapatır" ziyareti engellerler.
Aynı şey Türkiye'de olsa güvenlik güçleri kimi engeller dersiniz?
300.000 Batı Trakya Türk'ü Yunan vatandaşı olmaları nedeniyle aynı zamanda AB vatandaşıdırlar.
Ama AB vatandaşı olmaları Yunanistan'da "ikinci sınıf ve azınlık" sayılmalarını engellemez.
AB havucu uzatılarak kandırılan Kıbrıs'ta kimsenin de aklına "Yunanistan'daki Batı Trakya Türkleri'nin durumunu örnek göstermek" gelmez.
Papandreu'nun Sirtaki alkışlayıcısı Cem gizli bir takım görüşmelerle Ermeni-Azeri sorununu "çözer"; Papandreu ile beraber Filistin'e gider Arafat'la görüşerek İsrail-Filistin sorununu "çözer" ama 300.000 Batı Trakya Türkü'nün "problemi yoktur" ki çözsün!
Batı Trakya Müftüleri ve Türk Milletvekilleri ile en son ne zaman görüşmüştür acaba?
Ve siz Karasu (Mesta)yı kendiniz bilmezsiniz ki çocuklarınıza öğretesiniz!
Siz Karasu'yu bilmeyince de Yunanlı Öcalan'ı saklar, besler, diplomatik pasaport verir ve diplomatik temsilciliğinde misafir eder. 4 Temmuz 2002
Yunanlı PKK, KADEK, TİKKO, THKPC militanlarını Atina yakınlarındaki "misafirhanelerinde" semirtir.
Siz Karasu'dan habersiz olursanız kara cübbeli Patrik elbette Trabzon'a gelir, Yunan devlet televizyonu elbette Karadeniz'de "500.000 Pontuslu yaşıyor" der.
AB müşevvikleri çocukları için ne isterlerse istesinler sizin şimdi İstanbul'da Haliç kıyısında, Adalar'da ve Karadeniz'de rahat etmenizin yolu Karasu'nun yerini çocuklarınıza ve torunlarınıza öğretmenizden geçer.
Ama açın haritayı önünüze önce kendiniz öğrenin.
Türkiye-Yunanistan sınırını Meriç Nehri çizer. Nehrin doğu kıyısı Türk, batı kıyısı Yunan (Batı Trakya) topraklarıdır.
Batı Trakya, tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti olma şerefini Mayıs 1918'de Gence'nin Başkent olduğu Azerbaycan Cumhuriyeti ile paylaşır. Teşkilâtı Mahsusacı yiğitler 1913'te "Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi"ni kurarlar.
Sadece bir tek yerde Türk toprakları Meriç'i aşar, karşı kıyıda çok küçük bir yer işgal eder, Karaağaç.
Çoğu kimse bilmez ama Karaağaç Lozan'da harp tazminatı olarak İnönü'nün kabul ettiği bir vatan toprağıdır. Ama gezince görürsünüz ki tazminat talebimiz hayli "ucuza gitmiştir". Şimdi nehir kıyısında çay bahçeleri, eski bir tren istasyonu vardır.
Tarihe kör ve şaşı bakışımız Karaağaç örneğinde olduğu gibi Edirne'de bir başka noktada daha kendini hissettirir, Sarayakpınar.
Osmanlı daha 1364'te Akıncı Beyi Hacı İlbey komutasında Macar, Sırp, Bosna ve Eflâk askerlerini bozguna uğratır. "Avrupa" ile, "Sırplar" ile ilk tanışma, ilk çökertmedir.
Bu savaşın yapıldığı yer "Sırpsındığı" diye anılır, tarih kitaplarında öyle yazar. Meriç kıyısındadır. Ve o da Edirne sınırları içindedir. Edirne sınırları içindedir ama adı nedense "Sarayakpınar" diye değiştirilmiştir. Anzacların torunları her sene binlerce mil öteden gelir Çanakkale'de "yenilgilerini" kutlarlar ama tarih kitaplarında Sırpsındığını öğrenen Edirne'li Türk çocuklarını okulları, öğretmenleri yarım saat ötedeki savaş alanına götürüp "burası Sırpsındığı'dır" diyemez, çünkü öyle bir yeri özenle silmişizdir.
Selimiye özellikle üç aylarda bütün Balkanların ziyaretgâhıdır. Edirne'nin eski başkent olduğunu hissetmeniz için bir Ramazan ayında orada bulunmalısınız. Ancak o zaman Edirne'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin en batı sınırı olmakla birlikte Türk Avrupa'nın tam da "merkezinde" olduğunu göreceksiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Edirne'de biter ama Türklük Allah'a şükür ki, Edirne'de bitmez.
Fakat "Türklük Duygusu" kafalarda bitmeye, bitirilmeye çalışıldığı için Yunan işgali altındaki Batı Trakya'da 300.000 Türk yaşadığını kimse hatırlamak istemez.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hatırlamaması Yunanlı'nın işine gelir, "siz Türk değil, Müslümansınız" der. Türkiye Cumhuriyeti'nin bıraktığı boşluk Vehhabiler, Kaddafiler, Humeyniler tarafından doldurulur.
Lider Sadık Ahmet "Ben Türk'üm" dediği için siyasi bir cinayete kurban edilmiştir.
Fener Patriği Lozan'a aykırı bir şekilde "ekümeniklik" taslarken Gümülcine ve İskeçe Müftüleri Türk oldukları için hapise sokup sokup çıkarılmaktadırlar.
Yunanlı Bakanlar İstanbul'da "devlet töreni" ile karşılanır, çocuklarının vaftizini Fener'de yaparlar ama Türk Bakanlar Selânik'te Atatürk Evi'ne girerken dövülür, Batı Trakya Türk köylerini ziyaret etmek istedikleri zaman da köy yoluna Yunanlı Tır şöförleri kamyonlarını bırakarak "kapatır" ziyareti engellerler.
Aynı şey Türkiye'de olsa güvenlik güçleri kimi engeller dersiniz?
300.000 Batı Trakya Türk'ü Yunan vatandaşı olmaları nedeniyle aynı zamanda AB vatandaşıdırlar.
Ama AB vatandaşı olmaları Yunanistan'da "ikinci sınıf ve azınlık" sayılmalarını engellemez.
AB havucu uzatılarak kandırılan Kıbrıs'ta kimsenin de aklına "Yunanistan'daki Batı Trakya Türkleri'nin durumunu örnek göstermek" gelmez.
Papandreu'nun Sirtaki alkışlayıcısı Cem gizli bir takım görüşmelerle Ermeni-Azeri sorununu "çözer"; Papandreu ile beraber Filistin'e gider Arafat'la görüşerek İsrail-Filistin sorununu "çözer" ama 300.000 Batı Trakya Türkü'nün "problemi yoktur" ki çözsün!
Batı Trakya Müftüleri ve Türk Milletvekilleri ile en son ne zaman görüşmüştür acaba?
Ve siz Karasu (Mesta)yı kendiniz bilmezsiniz ki çocuklarınıza öğretesiniz!
Siz Karasu'yu bilmeyince de Yunanlı Öcalan'ı saklar, besler, diplomatik pasaport verir ve diplomatik temsilciliğinde misafir eder. 4 Temmuz 2002
Yunanlı PKK, KADEK, TİKKO, THKPC militanlarını Atina yakınlarındaki "misafirhanelerinde" semirtir.
Siz Karasu'dan habersiz olursanız kara cübbeli Patrik elbette Trabzon'a gelir, Yunan devlet televizyonu elbette Karadeniz'de "500.000 Pontuslu yaşıyor" der.
AB müşevvikleri çocukları için ne isterlerse istesinler sizin şimdi İstanbul'da Haliç kıyısında, Adalar'da ve Karadeniz'de rahat etmenizin yolu Karasu'nun yerini çocuklarınıza ve torunlarınıza öğretmenizden geçer.
Ama açın haritayı önünüze önce kendiniz öğrenin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002