5 Mayıs 2007'de Dolmabahçe Sarayı'nda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt buluşması, gizliliğini bunca yıldır korumaktadır. Taraflar ser veriyor sır vermiyor.İyi ki Büyükanıt, milletvekili adaylığına soyunmadı da, Erdoğan tarafından "sır küpüm" lafına muhatap olmadı, dert ortağı(!) olarak kaldı.Cumhurbaşkanı'nın "sır küpüm" dediği MİT bahçesinin Fidan'ı Hakan ise dert küpü oldum, diyerek küp değiştirirken, soluğu adaylıkta aldı. Çok yorulmuş, Meclis'te dinlenecekmiş? AKP'den aday olacağına göre haklı da sayılır. Oylamalarda grup başkan vekillerine bakıp, onların işaretine göre evet-hayır demesi yeterli olacaktır. Ancak partisi pijamalı yasalar çıkardığı için gece uykusundan olabilir.Ne yönetim ama! Başbakan Genelkurmay Başkanı ile görüşüyor ve ne görüşüldüğünü millet bilmiyor. Nerde kaldı millet iradesini temsil ettiğiniz gerekçesi. Temsil ettiğinizi geveleyip durduğunuz iradeye saygınız olsun, sorumluluğunuz da.Konu devlet sırrı ise, ciddi olun; sen konuşursan ben de konuşurum gibi bir sığlıkta kalırsanız, işin rengi değişir ve devlet sırrı olmadığı, kişisel kozların oynandığı kuşkusu öne çıkar.Her iki tarafı da tanırım. Tayyip Erdoğan Refah Partisi Beyoğlu ilçe başkanı iken, ben de aynı ilçede Cihangir'de oturuyordum, avukatlık bürom da aynı ilçedeydi, yani komşumdu. Delikanlı bir çocuktu.Yaşar Büyükanıt'a gelince, onu da genç yıllarında tanıdım. Tuzla Piyade Okulu'nda teğmen rütbesiyle bölük komutan vekili olarak Askeri Ceza Hukuku dersleri veriyordum (1968-70), Yaşar Büyükanıt da üsteğmen rütbesiyle okulda iç hizmet kursuna katılmıştı. Tanışmamız bu vesileyle olmuştu. Hem mesleğinin gereği hem de yapısı itibariyle o da delikanlı adamdı.Aradan on yıllar geçti biri başbakan diğeri genelkurmay başkanı olmuştu. Siyasal mevkiler ve üst rütbeler insanları değiştiriyor muydu ne? Ama Büyükanıt, hizmet süresi sonunda dinlenmek için Meclis'i değil, emekliliği yeğlemişti.Gelelim sır küpüne. Hakan Fidan'ın döneminde MİT'in başarılı olduğu söylenebilir mi? Reyhanlı'da 52 kişinin öldüğü katliam önlenememiş, Uludere'deki hatası sivillerin ölümüne sebep olmuş. Canlı bombalar cirit atar hale gelmiş. Suriye'ye teröristlere gönderdiğin kamyon dolusu silahlar polis tarafından yakalanmış. Operasyonu yapan polis ve jandarmanın akıbetini sormayın. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını önceden haber alamamış? Bunlar uzayıp gider.Mal meydanda iken, ortalığa dökülüp saçılmışken, Erdoğan hâlâ sır küpünden dem vurmaktadır. Kişisel sırlar mı var? Öyleyse Dolmabahçe'de devlet sırrına düşen gölge, burada da karşımıza çıkmakta ve istihbaratı da milli olmaktan çıkarmaktadır.Olayın bir başka yüzü de Fidan açısından korku ve güvensizlik olabilir mi, açalım:İmralı, Kandil ve Oslo derken MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın idari, cezai ve hukuki sorumluluğu açısından suç tanımına girecek eylemleri de olmuştur, yukarıda sayılan bazı olaylara ilâveten. Gerçi onu cezai takipten efendisi kurtarmış ve anayasaya aykırı yasa bile çıkartmışsa da, Erdoğan'a güvenemeyen Fidan işi sağlama bağlamak için dokunulmazlık zırhını TBMM'den almak istemiştir. Bir taşla iki kuş, hem tatil/dinlenme hem de korunma.Oysa Meclis ne tatil köyüdür ne de Mor Çatı gibi sığınma evidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023