Ankara Irak'ın işgalinde olduğu gibi, işgal sonrasında da bocalama evresi yaşıyor. İşgalin sıcak sürecinde "ABD'nin taleplerine tümden evet" denilerek, işler Amerika'nın çıkarlarına en uygun biçimde kotarıldı. Yürekler dolara endekslendi. Bu bağlamda Türkiye, 'casus belli' ve Türkmenlerle ilgili 'kırmızı kitaptaki kanaatleri'nden çark edecek kadar Amerika'ya hizmet verdi. Ankara elinden geleni yaptı; ABD bu hakkı teslim etmese de, biz teslim etmeliyiz.
Ancak şimdi kafalar oldukça karışık. Bakanlar Kurulu üyeleri arasında, hatta Başbakan'la bakanları arasında medya aracılığıyla görüş alış-verişleri yapılmaya başlandı. Herkes gönlüne göre ayrı telden çalıyor.
Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen, ABD'nin yakıp yıktığı yerlerde yine onun istediği kadar 'amele'lik yapmanın doğru olmayacağını belirtiyor, vicdanının bunu kaldırmadığını itiraf ediyor. Irak'ta "işgal hafriyatçılığı yapmak" kadar ağır bir iş olamaz, diyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan ise, Ergezen'in açıklamalarını "talihsiz" olarak nitelendiriyor. Erdoğan'a göre, Bakan Ergezen'in açıklaması, duygusal bir açıklamadır, hissi bir açıklamadır, sadece kendini bağlar.
Hissi ve duygusal açıklama demek; herhalde, Ergezen imanını konuşturmuş, demek olsa gerek.
ABD Irak'ı yakarken yıkarken tezkereli-tezkeresiz destek sağla, hava koridorunu aç, ABD'nin talimatları çerçevesinde Peşmergelerin hadsizliklerini sindir sindirebildiğin kadar; ardından da işgal edilmiş topraklarda ABD'nin taşeronu olarak hafriyatçılık yap? Bunu vicdanım kaldırmaz, diyor Bakan.
Bakan böyle diyor ama, realpolitik öyle demiyor.
Biz, 1 milyar dolar için nelerimizi vermedik ki, işgalci ABD'ye?
Erdoğan, ola ki bu kabil 'talihsiz beyanlar' Amerikalıların kulağına ilişir endişesi içinde tam bir refleksle meydana atılarak beyanatı tashih ediyor, "Asla bu, hükümetimizin bir düşüncesi olamaz" diyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Ergezen'in görüşlerine katılmadığını belirtiyor.
Bu arada Bulgaristan da bizi ters köşeye yatırmış.
Müteahhitlik işi vereceğiz vaadiyle bize elektrik satmışlar; ne iş geldi, ne ihale? Bulgaristan'dan elektrik almaya ar etmiyormuyuz; onlarınki kadar Hidroelektrik santrallerimiz yok mu? Var ama, ahvali malum; özelleştirme tezgahında. Bulgaristan da bu sebeple bizimle oynuyor? Allah Alllaah.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Bulgaristan'dan alınan elektriğin kesilmesi için yazı yazdıklarını açıklıyor. Bakan Güler, Bulgaristan'dan elektriğin, Türk müteahhitlerin bu ülkede baraj ve otoyol yapması şartıyla alındığını ifade ederek, baraj ve otoyolların yapılmaması nedeniyle anlaşmanın gereğinin yerine getirilmediğini bildiriyor.
Müteahhitlerimiz de işsiz.
Devletin vazifesi ne?
İşsizlere olmasa da, müteahhitlere iş bulmak.
O zaman ne diye Bayındırlık Bakanı Ergezen, Irak sofrasına tekme atıyor. Ergezen tam damara basınca, Başbakan tam hedef aldı.
ABD, sualname gönderdi; Irak'ta hangi katkılarda bulunabilirsiniz, diye.
Hatırlarsanız, Rusya'ya, eğer katkı sağlamak istiyorsan, alacaklarından vazgeç, mesajı göndermişti ABD.
Bu demektir ki, bu 'işgal sofrası'nın vicdanî yanı bir tarafa, oradan öyle kolayca dolarlanmak yok. Katkılar insanlık adına yapılacak. Kaymağı ABD yiyecek, İngiltere çorlanacak.
Bu arada 'vahşi işgali'nin ardından güvenliği temin etmekte zorlanan ABD, zaptiye işlerini devredecek bedava Müslüman asker arıyor? Afganistan'da olduğu gibi.
Bu iş için Türkiye biçilmiş kaftan.
Fakat Ankara'nın kafası, bu konuda da karışık.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, asker talebi olmadı derken, Devlet Bakanı M. Ali Şahin asker talebinin geldiğini söylüyor.
Çıkın işin içinden çıkabilirseniz?
On gün önce Irak'ta ve Kuzey Irak'ta Türk askerine hayır diyenler, şimdi, Musul ve Kerkük dışındaki bu zaptiyelik işini yapsa yapsa Türkiye yapar, diyorlar.
Yapar mıyız?
Dolara bağlı... Hele 1 milyar dolar gelirse, eyvallah.
Ankara, işgal sürecinde dolar uğruna her şeyi yaptı, şimdi de yapmaya hazır.
Ergezen'in vicdanı bunun için sızlıyor.
Ya milletin vicdanı?
O da dolara endekslendi ise vah Türkiyem'in haline?
Dolara endekslenmemiş yürekler aranıyor. Bağımsızlık sevdalı ve onurlu yürekler? Duyurulur.
Ancak şimdi kafalar oldukça karışık. Bakanlar Kurulu üyeleri arasında, hatta Başbakan'la bakanları arasında medya aracılığıyla görüş alış-verişleri yapılmaya başlandı. Herkes gönlüne göre ayrı telden çalıyor.
Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen, ABD'nin yakıp yıktığı yerlerde yine onun istediği kadar 'amele'lik yapmanın doğru olmayacağını belirtiyor, vicdanının bunu kaldırmadığını itiraf ediyor. Irak'ta "işgal hafriyatçılığı yapmak" kadar ağır bir iş olamaz, diyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan ise, Ergezen'in açıklamalarını "talihsiz" olarak nitelendiriyor. Erdoğan'a göre, Bakan Ergezen'in açıklaması, duygusal bir açıklamadır, hissi bir açıklamadır, sadece kendini bağlar.
Hissi ve duygusal açıklama demek; herhalde, Ergezen imanını konuşturmuş, demek olsa gerek.
ABD Irak'ı yakarken yıkarken tezkereli-tezkeresiz destek sağla, hava koridorunu aç, ABD'nin talimatları çerçevesinde Peşmergelerin hadsizliklerini sindir sindirebildiğin kadar; ardından da işgal edilmiş topraklarda ABD'nin taşeronu olarak hafriyatçılık yap? Bunu vicdanım kaldırmaz, diyor Bakan.
Bakan böyle diyor ama, realpolitik öyle demiyor.
Biz, 1 milyar dolar için nelerimizi vermedik ki, işgalci ABD'ye?
Erdoğan, ola ki bu kabil 'talihsiz beyanlar' Amerikalıların kulağına ilişir endişesi içinde tam bir refleksle meydana atılarak beyanatı tashih ediyor, "Asla bu, hükümetimizin bir düşüncesi olamaz" diyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Ergezen'in görüşlerine katılmadığını belirtiyor.
Bu arada Bulgaristan da bizi ters köşeye yatırmış.
Müteahhitlik işi vereceğiz vaadiyle bize elektrik satmışlar; ne iş geldi, ne ihale? Bulgaristan'dan elektrik almaya ar etmiyormuyuz; onlarınki kadar Hidroelektrik santrallerimiz yok mu? Var ama, ahvali malum; özelleştirme tezgahında. Bulgaristan da bu sebeple bizimle oynuyor? Allah Alllaah.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Bulgaristan'dan alınan elektriğin kesilmesi için yazı yazdıklarını açıklıyor. Bakan Güler, Bulgaristan'dan elektriğin, Türk müteahhitlerin bu ülkede baraj ve otoyol yapması şartıyla alındığını ifade ederek, baraj ve otoyolların yapılmaması nedeniyle anlaşmanın gereğinin yerine getirilmediğini bildiriyor.
Müteahhitlerimiz de işsiz.
Devletin vazifesi ne?
İşsizlere olmasa da, müteahhitlere iş bulmak.
O zaman ne diye Bayındırlık Bakanı Ergezen, Irak sofrasına tekme atıyor. Ergezen tam damara basınca, Başbakan tam hedef aldı.
ABD, sualname gönderdi; Irak'ta hangi katkılarda bulunabilirsiniz, diye.
Hatırlarsanız, Rusya'ya, eğer katkı sağlamak istiyorsan, alacaklarından vazgeç, mesajı göndermişti ABD.
Bu demektir ki, bu 'işgal sofrası'nın vicdanî yanı bir tarafa, oradan öyle kolayca dolarlanmak yok. Katkılar insanlık adına yapılacak. Kaymağı ABD yiyecek, İngiltere çorlanacak.
Bu arada 'vahşi işgali'nin ardından güvenliği temin etmekte zorlanan ABD, zaptiye işlerini devredecek bedava Müslüman asker arıyor? Afganistan'da olduğu gibi.
Bu iş için Türkiye biçilmiş kaftan.
Fakat Ankara'nın kafası, bu konuda da karışık.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, asker talebi olmadı derken, Devlet Bakanı M. Ali Şahin asker talebinin geldiğini söylüyor.
Çıkın işin içinden çıkabilirseniz?
On gün önce Irak'ta ve Kuzey Irak'ta Türk askerine hayır diyenler, şimdi, Musul ve Kerkük dışındaki bu zaptiyelik işini yapsa yapsa Türkiye yapar, diyorlar.
Yapar mıyız?
Dolara bağlı... Hele 1 milyar dolar gelirse, eyvallah.
Ankara, işgal sürecinde dolar uğruna her şeyi yaptı, şimdi de yapmaya hazır.
Ergezen'in vicdanı bunun için sızlıyor.
Ya milletin vicdanı?
O da dolara endekslendi ise vah Türkiyem'in haline?
Dolara endekslenmemiş yürekler aranıyor. Bağımsızlık sevdalı ve onurlu yürekler? Duyurulur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019