Bilgi kirliliği ve doğru bilgiye ulaşma zorluğu yüzünden bilgi için değil, özellikle doğru bilgi için usül ve yöntem belirlemek durumundayız.
Günümüzde karşımıza çıkan bu kadar genel problemden sonra çözüm üzerine duracak olursak, aslında bu konuda yapılması gerekenler göründüğü kadar karmaşık değil. Ancak bunun için evvela "temel bilgi ve genel doğruları" bilmek ve bunları öğrenmekle başlanılmalıdır.
Bu yüzden öncelikle yazılı ve sözlü kaynaklardan tarihi gerçekliğini koruyan belgeler, değişikliğe uğramayan kutsallar ve temel ilkelerde güncelliğini koruyan bilimsel veriler hakkında genel bilgi sahibi olmalı, daha sonra bireyin kabiliyetine ve ilgisine göre öznel alandaki bilgi ve ilgi düzeyi artırılmalıdır.
Bu temel ilkeden sonra, yeni ve doğru bilgileri edinmek için metodolojik olarak amaç ve yöntemi belirlemek gerekir. Bu yüzden ilk ilke olarak önce amaç üzerine düşünmeliyiz.
Kanaatimce ilk ve temel ilke olan amaç; "toplumsal fayda" yani "kamu yararı" üzerine kurgulanmalıdır. Zira bilgi, toplumsal fayda için edinilir ve kamu yararı için kullanılırsa ancak ve ancak bu durumda kamu huzuru ve mutluluğu sağlanacaktır. Ve aslında bu durum dolaylı olarak zamanla bireysel faydayı da doğuracaktır. Ancak kamu yararı ütopik bir değer olarak görülür ve topluma "bireysel fayda" hakim olursa; bu durum kişisel menfaat ve tatmini doğuracağından kısa zamanda haz toplumu oluşacak ve toplum donuk zihinlerden oluşan bir yığın haline gelecektir. Bu da bizi kısa zamanda "üst aklın" kontrolüne sokmaya yeter de artar bile. Belki de günümüzün problemi ve modern dünyanın özeti kısaca bu kadardır.
Oysa bilgi kamu yararı için edinilir ve bu yönde kullanılırsa sanırım insanlık adına en büyük adımı atmış oluruz. Ziyadesiyle asıl hazzı ve kalıcı huzuru oluşturan "kolektif" mutluluktur. Hepimiz bileşik kaplarda yaşıyoruz zira. Unutmamak gerekir ki bireyin mutsuzluğu zamanla toplumun umutsuzluğu haline gelir. Bu temel prensibi belirledikten sonra yönteme geçebiliriz.
Yöntemi belirlemek güçtür. Çünkü yöntemin sınırları belirlemek çok çok daha zordur. Aslında yöntem için bir sınır kabul etmemek de gerekir. Burada yapabileceğimiz şey, ancak ve ancak yöntemin genel kabulü için çerçeveyi belirleyebilmek olur. Bu çerçeve de ancak ve ancak "sorgu ve soru" yöntemi olacağı kanaatindeyim. "Soru sormak ve sorgulamak" eleştirel ve nesnel düşünceyi doğuran bir yöntemdir. Oysa "şüphe" kavramında, toplumsal bir septik düşünce tehlikesi vardır ve beraberinde sosyal kaosu oluşturma ihtimali yüzündendir.
Hâlbuki yöntemi "sorgu-soru" düşüncesi üzerine yoğunlaştırmamızın sebebi, sorgulayan bir düşünce sisteminin doğru soruyu da zamanla bulma ihtimalindendir. Bu hem de her bireyin sınırlarını öznel belirleyeceği bir yöntemdir. Böylece herkesin kendi sorgulamasını yapacağı ve yeter cevabını bulan sorular soran bir düşünce sistemi oluşacaktır. Bu yüzden genel kabul gören bir sistem olarak belirlediğimiz bu yöntem; sınırları öznel, sorgulama tekniği genel bir yöntem olacaktır. Bu yöntem böylelikle ilim, bilim, vicdan ve irfanın hemen hemen her alanda özellikle felsefi, sosyoljik, teolojik ve bilimsel sahalarda da hayata geçen, genel geçer ve yaşayan bir sistem ve metot olacaktır.
Bu konuda Aliya İzzetbegoviç "Ben olsam Müslüman Doğudaki tüm mekteplere 'eleştirel düşünme' dersleri koyardım. Batı'nın aksine, Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur" diyerek özetlemiştir. Devamında Bacon'dan sonra Batı bunu gerçekleştirdiği için Doğu toplumların önüne geçmeyi başardığını söyler. Bilge lider bu tespit ve teşhisinde çok ta haklıdır.
Problemleri çözmek için evvela doğru teşhis yapmak gerekir. Bu doğru teşhisten sonra biz de bunu doğru tedavi metodu üzerinde yani "sorgu ve soru" yöntemi olarak postulaştırdık.
Özetle epistemolojik açıdan doğru bilgiyi elde etmek için temel belirlenmeli bunun için de "genel ve temel" kabul gören doğru bilgiler edinilmeli, sonra amaç ve yöntemi oluşturmalıyız. Bu kadar bilgi kirliliğine karşın süzgeçleri belirlemeliyiz. Bunun için de belirlediğimiz üzere amaç olarak; "kamu yararı/toplumsal fayda", yöntem olarak da "sorgu ve soru" yöntemiyle bilgi kirliliğinden arınarak doğru ve kullanımlı bilgiye ulaşmış olacağız. Bunun da hayata geçirilme metodu "niyet" ayracını doğru yerde kullanmaktır.
Bu genel değerlendirmeden ve temel bilgiden sonra sanırım bizler de yazılarımız için amaç-yöntem ilkelerimizi belirlemiş durumda oluyoruz. Niyetimiz doğru bilgiye, doğru metotla ulaşma ve ulaştırma olacaktır. Vesselam…
Sözün özü
Bireyin mutsuzluğu zamanla toplumun umutsuzluğu haline gelir…
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022