Siyasilerimizin güncel kilise açılışları ve buralarda kullandıkları söylemlerle bir kez daha anlaşıldı ki, "FETÖ firarda, fikri iktidarda…"
Dün bu tür faaliyetlere "dinlerarası diyalog" deniyordu, bugün medeniyetler buluşması, medeniyetlerarası ittifak… Fikirleri, uygulamaları, sonuçları ve hedefleri açısından esasen birbirinden hiçbir farkı yok.
Hükümetin Fetullah hareketiyle beraber yürüdükleri zamanlarda dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ülkemizdeki uygulamalarından bazılarını tekrar hatırlatalım:
* "Muhammed'e iman kemalattandır" denilerek, din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan Muhammedü-r Rasulüllah ifadesinin kaldırılması.
* Veda Hutbesi'nde "Size iki şey emanet ediyorum…" ifadesi değiştirilerek, "Tek şey bırakıyorum, o da Allah'ın kitabı Kur'an" ifadesinin konulması Peygamber'in ve Ehl-i Beyt'inin devre dışı bırakılması.
* Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir erkeğin evlendirilmesi, bunun hazete manşetlerinden bir devrim olarak ilan edilmesi.
* İçinde cami, kilise ve havra bulunan dinler bahçelerinin açılması.
* Metruk kiliselerin devlet bütçesinden milyonlarca lira harcanarak restore edilmesi.
* Besmele ile kilise açılması.
* İmar Yasası'nda "mescit" ibaresinin "ibadethane" olarak değiştirilerek 70 bine yakın ev tipi kilise açılmasının sağlanması.
* Diyalogu ülkemize transfer eden cemaatin yetiştirdiği öğrencilerin bu kilise evlerinde pastör olması.
* Öğrenci değişimleri, eğitim adı altında Türk öğrencilerin, Vatikan'da, Yunanistan'da ve diğer AB ülkelerinde Hıristiyanlaştırılması, ülkemize döndüklerinde ise misyoner olarak vazife almaları.
* Domuz etinin resmen kasaplık et statüsüne alınması.
* Misyonerlik faaliyetlerinin önünün açılması.
* Papazların ve hahamların da bulunduğu iftar sofralarının yaygınlaştırılması.
* Günümüzdeki Ehl-i Kitap'ın da cennetlik olduğu fikrinin sürekli empoze edilmesi.
* Kiliseler özendirilerek, Müslüman halkın kiliselerden medet umar hale getirilmesi, kilise kapılarında kuyruklar oluşturulması.
* Bunda siyasilerimizin öncülük yapıp, ülkemizde ve Batılı ülkelerde kilise ayinlerine katılması.
* Diyalog mantığına uygun, içinde tahrif edilmiş İncil ve Tevrat'tan alıntıların da bulunduğu meal ve tefsir çalışmalarının yapılması.
* Kimlik kartlarından din ibaresinin kaldırılması.
* Patrikhane'nin kendisini, devlet içinde devlet anlamına gelen ekümenik olarak tanıtmasına müsaade edilmesi.
* Siyasilerimizin Irak'ta milyonlarca Müslüman kadın, erken ve çocuğu katleden Hıristiyan ABD askerlerine "kahraman" deyip, ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua etmesi.
* Haçlı Batı ordularının Müslüman ülkelere askeri müdahale yapması için davet edilmeleri.
* Diyalog fikrine sahip olanların başta diyanet, milli eğitim, kültür, sağlık olmak üzere, genç nesillerimizin kimliğini oluşturan devletin en etkin kurumlarına yerleştirilmesi.
* Aklın vahiyden üstün olduğu fikrinin empoze edilmeye çalışılması.
* Milli eğitim sınavlarında diyalogcu mantığa uygun sorular sorularak çocuklarımızın kafasının karıştırılması. Örneğin, 2003 yılında yapılan Milli Eğitim'in bir deneme sınavında "Son peygamber hangisidir?" sorusuna, cevaplarda "Hz. Muhammed" de olmasına rağmen doğru cevabın "Hz. İbrahim" olarak kabul edilmesi.
* Milli Eğitim din kitaplarında günümüze kadar gelen 4 büyük din olduğunun vurgulanıp, "Allah katında tek din İslam'dır" ayetinin tersine hareket edilmesi.
* AB'nin ve Vatikan'ın tavsiyelerine uyarak hutbelerden "Allah katında tek din İslam'dır" ayetinin okunmasının kaldırılması.
* Camilerde vaaz ve hutbelerde Peygamber Efendimizin anlatılmasının kısıtlanması, hatta diyalogcu imamlar atanarak Peygamberimizin tamamen devre dışı bırakılması, (Hangi cami imamının diyalogcu olduğu buradan anlaşılıyordu.)
* Dönemin İstanbul Müftüsüyle Papa'nın Sultanahmet Cami'inde "huzur duruşu" yapması.
* Vakıflar yasasında değişikliğe gidilerek, azınlık vakıflarına Cumhuriyet öncesi mülklerinin devredilmesi, bu vakıfların yurt dışından fon temin etmesinin önünün açılması…
Daha birçok madde sayılabilir ama bu kadarı bile dinlerarası diyalog fitnesiyle ülkemizin nereye sürüklendiğinin anlaşılması için yeterlidir.
Tabi, kör olmayanlar için…
Dün FETÖ hareketi bu icraatlarını hükümetin desteğiyle yürütüyordu, bugün FETÖ devre dışı ama bu icraatların birçoğu mevcut siyasilerin eliyle aynen devam ediyor.
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025