Hrant Dink cinayetinden hemen sonra bir cinayet daha işlendi. Sonraki cinayetin bir değil birden fazla faili vardı. Dink cinayetini fırsatını bilerek bir şehrimizin halkının topyekûn suçlu ilan edilmesi bence ikinci suikasttı. Bu suikastın failleri medya ve o medyanın aynı fikirden beslendikleri belli olan yorumcularıydı. Belki de Dink cinayetin için Samast'ı kullanan odak, ikinci cinayet için böylelerini kullanıyordu.İkinci cinayetin faillerinin maksadı üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olunca, suikasta kurban giden Hrant Dink'i konuşmak yerine zanlının Trabzonlu olmasından hareket ederek, tüm Trabzonlu olanları töhmet altında bırakacak yorumlara giriştiler. İşte bu Hrant Dink cinayetinden beslenenlerin istismar etmek için bir cinayeti bile kullanacaklarını gösterdi. Bu ve benzeri mantığa sahip olanların Hrant Dink için döktükleri gözyaşları timsah gözyaşlarından öte şeyler değildir. Sahte üzüntüler ve sahte gözyaşları bunlar?Oysa asıl sorulması gereken sorular es geçiliyordu. Hrant Dink neden Türkiye'nin PKK ve Kerkük konusunda hassasiyeti doruğu ulaştığı günlerde öldürüldü? Amaç gündemi meşgul ederken milletten bazı şeyleri gizlemek olabilir mi? Suikastın tam da meclisin kapalı oturum yapacağı hemen haftanın öncesinde düzenlenmesi basit bir tesadüf müydü, yoksa özellikle mi seçilmişti?Başka sorular da var!Avukatının söylediğine göre tehdit edilen Dink, koruma talebinde bulunmamış. Saldırının profesyonelce yapılacağını, korumaların ona faydalı olmayacağını biliyormuş ve yurtdışından yapılan davetleri bir süredir kabul etmiyormuş. Anlaşılan öldürülen Dink yurtdışında güvende olmayacağını düşünüyormuş. Türkiye'yi terk etmemesinin sebebi, ölüm tehditlerinin Türkiye'den değil de dış kaynaklı olması olabilir mi? Bu da Dink'in kendini Türkiye'de daha güvende hissettiğini göstermektedir. Şu sorular da insanın aklını kurcalıyor.Müteveffa Dink, kendisinin de beklediği gibi profesyonelce öldürüldü, bu profesyonelliği kimler ya da hangi dış kaynaklı istihbarat örgütleri gösterebilir?Hrant Dink'in telefonunu bilen birisi onu gazeteden apar topar dışarı çağırmıştır. Bu kişi kimdir? Bu telefon kaydı bulunmalıdır. Bulunamazsa, kayıtlardan yani silinmişse bunun bir istihbarat örgütü işi olduğunun delili olarak yorumlanamaz mı? Düşüncenin sınırlarını biraz daha zorlayalım dilerseniz. Hrant Dink'in aldığı tehditler dış kaynaklı ise bu tehditler Ermeni diasporasından kaynaklanıyor olabilir mi? Yani Dink, resmi Ermeni tezini savunması ve bu tez aleyhinde konuşmaması için tehdit edilmiş olamaz mı? Eğer bu tahminimiz doğruysa, cinayetten Ermeni diasporası iki kazanç elde etmiştir. Hem resmi Ermeni tezine karşı çıkan bir Ermeni ortadan kaldırılmış hem de tıpkı sözde Ermeni soykırımında olduğu gibi suç Türk milletinin üzerine atılarak uluslar arası arenada sözde soykırıma dayanak sağlanmıştır. Bu suikasttan en fazla kazancı sözde soykırım iddialarını seslendiren Ermeni diasporası elde etmiştir. Bu dediklerimiz de göz ardı edilmemesi gereken şeylerdir.Zanlıyla ilgili olarak da bazı sorular sorulmalı! Suçu işlediği silahı zanlı niçin üzerinde taşımayı seçmiştir? Hatta önce çöp kutusunda bulunan beyaz bere zanlı yakalandığında başında bulunmuştur. Beyaz berenin nasıl zanlının eline geçtiği ayrı bir sorudur ama asıl soru şudur, zanlı niçin yakalanacağını bile bile beresini çıkarmamış, silahı atmamıştır? Hemen yakalanmak mı istemiştir? Zanlı Samast'ın gelin beni yakalayın der gibi bir hali vardır. Bunun sebebi nedir?Trabzon'dan bir tetikçi seçen perde arkasındaki azmettiriciler, Samast'ın hemen yakalanması şeklinde senaryoyu geliştirmişlerdir. Bu suikasttan sonra tartışmaların getirildiği nokta çok dikkat çekicidir. Suikastı tartışmak yerine Trabzonlu her vatandaşımızı terörist gibi göstermek bu suikastı düzenleyenlerin asıl amacı mıdır? Trabzon'dan ve Trabzonlulardan Hrant Dink cinayetinin perde arkasında planlayıcıları ne istemektedirler?Yoksa Atatürk'ün Samsun'da yaktığı kurtuluş meşalesinde vatanın diğer evlatları gibi çok önemli görevler yerine getirmiş ve gerektiğinde yine aynı kahramanlıkları gösterecek olan Trabzonluların vatana, bayrağa ve millete sahip çıkmasından mı rahatsız olmaktadırlar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024