Devlet, milletin sırtında kambur olmaktan nasıl kurtulur?

Ekonomisini, IMF, Dünya Bankası ve sair küresel tefecilerin planına, kredi ve yardımlarına endeksleyen devletler, toplumlarının sırtında kambur olmaktan ileri gidemezler.Türkiye, bu hali yaşıyor.Devlet, adeta milletin sırtında kambura dönüştürüldü.IMF'den akıl gelmeyince ekonomi duruyor.Küresel sermayeden kredi gelmeyince piyasa kıpırdamıyor.AB ve ABD'den destek gelmeyince siyaset duruyor.Çünkü Ankara'dakilerin kendilerine ait bir çözümleri yok? AKP'nin yok, CHP'nin yok, MHP'nin yok.Bu kısır döngü ile millet iflah olmaz, devlet kurtulamaz.Sonuç ortada; borç yükü katlanarak artıyor, 500 milyar doları çoktan aştı? Yıllık borç faizi 150 katrilyonu geçti.Bu yük, kimin sırtında?!AKP'nin değil, CHP'nin, MHP'nin hiç değil!Milletin sırtında bu yük? Devletin borcu derken; milletin sırtıdır devletin borcunun yüklendiği yer.İşte kambur bu? O zaman devlet oluyor milletin sırtında tam kambur.Dolaylı ve dolaysız onlarca vergi bundan, zam bundan, stopaj bundan, SSK ve sair sosyal güvenlik kesintileri bundan? Hükümet, bu yollarla toparlıyor olanı-olmayanı; küresel tefecilere veriyor.Ver, ver, ver de? Bu vermenin bir sonu var mı?Yolun sonu görünmüyor; çünkü bu yolun sonu batak, iflas ve yok olmaktır.Ankara'dakilerin kafası ile yok.Bu, işin sadece bir kalemi, bir yönü? Ya diğerleri?!Diğer taraflar da bu kısır döngü düzeneğinden farksız.Millet işsiz güçsüz dolanıyor; hükümet, işletmeleri ecnebiye satıyor. Köylü-çiftçi, toprağı ekeyim de bir şeycikler yetişsin diye anası ağlıyor; hükümet, ekmeyene teşvik veriyor, ekeni cezalandırıyor, kota koyuyor. Milletin toprağını, tarım arazisini satıyor, sattırıyor. Bazen Efemçukuru Köyü'nde olduğu gibi, köylü toprak satışına hayır der ve direnirse; önce Bakanlar Kurulu kararı ile istimlak ediyor köylünün toprağını, ardından ecnebiye devrediyor.Önümüzdeki günler ve küresel ısınma, tarım ürünlerinin ne stratejik ürünler olduğunu bizlere anlatacak, ama iş işten geçmiş olacak.Türkiye'yi borç ve faiz hortumuna bağlayan küresel tefeciler, AKP hükümeti eliyle bir yandan maliyetli para ile, zam ile, vergi ile halkın sırtından kan emiyorlar, diğer yandan halkın üretmesini engellettiriyorlar.İşi olmayan, tek kuruş geliri olmayan halk, yediği bir lokma ekmekten, bir parça peynirden, üç tane zeytinden şu kadar vergi veriyor devlete? O vergi hizmet olarak geri dönmüyor; küresel tefeciye akıyor.Hale bakın ki, yıllık 2004 milyara kadar faiz geliri olan, vergiden muaf tutuluyor. AKP yapıyor bu işi.Bu yönetim anlayışı, milletin sırtında kambur olmaktan öteye gidemez, gidemiyor.Bu kısır döngüyü kıracak, küresel tefecilerin hortumlarını kesecek, dahası ADB'nin "resesyon batışı"nda görüldüğü üzere onları da batmaktan kurtaracak model, Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli'dir.Model, tüketim eksenli bir analizle oluşturulduğu için, dar gelirli geniş halk kitleleri Sosyal Devlet projeleriyle desteklenerek, üretici kesimin malına müşteri bulunuyor. Üretici pazar darlığı çekmiyor, tüketici para problemi yaşamıyor.Diğer taraftan devlet, halkının emek ve üretiminin karşılığını ecnebilerin kağıdını kredi adıyla ülkeye sokarak değil, emisyon hakkını kullanarak bizzat kendi parasını devreye koyuyor. Dolayısıyla milletin sırtında borç birikmiyor, faiz belası başını ağırtmıyor.Milli Ekonomi Modeli'ndeki birçok enstrüman, milleti Sosyal Devlet projeleriyle devletine bağladığı ve sosyal huzuru temin ettiği gibi, devleti de milletinin sırtında kambur olmaktan kurtarıyor. Devlet de bağımsız ve güçlü oluyor. Türkiye bugün bu Sosyal Devlet'e ve bu devletinin gölgesinde refah ve huzur içinde yaşayan millet olamaya muhtaç? Yani Türkiye, ABD ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne ve Sosyal Devlet projelerine muhtaç? Gerisi hikaye.