Türkiye'de bir politikacı azıcık devlete, Türk ordusuna sahiplenmeye görsün bir kesim hemen yaftayı basar. "Derin devletin adamı"...
Bu yafta köksüz liberalizm kesimden gelse yadırgamazsınız, çünkü onların Amerikan derin devletinin beslemesi olduklarını bilmeyen yoktur. Çünkü ABD derin devletinin iki numaralı ismi Wolfovitz'le bizim ikinci Cumhuriyetçi gazetecimiz Çandar kol kola girerek bu irtibatı bütün kabalığı ile dışarı vurmuş zaten.
Asıl devlet ve ordu düşmanlığı "sözde" İslamcı medyada türemiş yazarlarda mevcut. Yıllarca bilerek veya bilmeyerek devlet ve ordu düşmanlığı yaparak milletimizle devletimiz arasındaki fay hattını derinleştirdiler.
Haklı haksız birçok gerekçeye sığınarak bunu yaptılar. Öyle ki, başörtüsü, din eğitimi önündeki yasakları, devlete fatura ederek çözümü yaban ellerde aradılar.
AKP iktidarı ile de bu bakış bir siyasi iktidar projesine dönüştü.
Bu sözde islamcılar kendi devletine, kendi ordusuna karşı acımasız ama Vatikan'a, AB'ye, ABD'ye hatta İsrail'e yakın durur oldu.
Sanki onlar İslam'a, Müslümana dostmuş gibi bir hava estiriyorlar.
Onlara göre bir aydın, bir politikacı "bu devlet benim, bu ordu benim, yanlış varsa hepimizin" deyiverse derin devletin adamı ilan edilir.
Oysa AKP iktidarının küresel güç odakları ile ABD ve AB başkentlerinde yuvalanmış kirli kabilelerle düşüp kalkmasının değeri yoktur.
Dünya derin devleti olarak bilinen Counci On Foreign Relations (CFR) gibi kapalı örgütlerinin Erdoğan'ı baş köşeye oturtmasının haber değeri yoktur.
Hele hele dünyanın karanlık örgütlerinden biri olan Amerikalı Musevi Cemiyeti'nin Erdoğan'a cesaret ödülü vermesini sorgulamazlar.
Oysa bu örgüt bu ödülü bu güne kadar üç devlet adamına vermiş. Biri ABD senatörü Patrick Moynihan ve eski İsrail Cumhurbaşkanı Haim Hertz Üçüncüsü bilinmiyor.
Başbakan Erdoğan dördüncü isim.
Erdoğan Yahudi Lobileri için nasıl bir performans ortaya koydu ki, ABD'li senatör ve İsrail cumhurbaşkanından sonra bu ödüle layık görülen bir isim oldu?
Emin olun eğer bu ödül Ecevit'e değil, Özal'a verilseydi sözde İslamcı medya onları gizli dünya devletinin adamı ilan ederlerdi.
Bu ne biçim değişim, bu ne menem savrulmadır.
Bu yafta köksüz liberalizm kesimden gelse yadırgamazsınız, çünkü onların Amerikan derin devletinin beslemesi olduklarını bilmeyen yoktur. Çünkü ABD derin devletinin iki numaralı ismi Wolfovitz'le bizim ikinci Cumhuriyetçi gazetecimiz Çandar kol kola girerek bu irtibatı bütün kabalığı ile dışarı vurmuş zaten.
Asıl devlet ve ordu düşmanlığı "sözde" İslamcı medyada türemiş yazarlarda mevcut. Yıllarca bilerek veya bilmeyerek devlet ve ordu düşmanlığı yaparak milletimizle devletimiz arasındaki fay hattını derinleştirdiler.
Haklı haksız birçok gerekçeye sığınarak bunu yaptılar. Öyle ki, başörtüsü, din eğitimi önündeki yasakları, devlete fatura ederek çözümü yaban ellerde aradılar.
AKP iktidarı ile de bu bakış bir siyasi iktidar projesine dönüştü.
Bu sözde islamcılar kendi devletine, kendi ordusuna karşı acımasız ama Vatikan'a, AB'ye, ABD'ye hatta İsrail'e yakın durur oldu.
Sanki onlar İslam'a, Müslümana dostmuş gibi bir hava estiriyorlar.
Onlara göre bir aydın, bir politikacı "bu devlet benim, bu ordu benim, yanlış varsa hepimizin" deyiverse derin devletin adamı ilan edilir.
Oysa AKP iktidarının küresel güç odakları ile ABD ve AB başkentlerinde yuvalanmış kirli kabilelerle düşüp kalkmasının değeri yoktur.
Dünya derin devleti olarak bilinen Counci On Foreign Relations (CFR) gibi kapalı örgütlerinin Erdoğan'ı baş köşeye oturtmasının haber değeri yoktur.
Hele hele dünyanın karanlık örgütlerinden biri olan Amerikalı Musevi Cemiyeti'nin Erdoğan'a cesaret ödülü vermesini sorgulamazlar.
Oysa bu örgüt bu ödülü bu güne kadar üç devlet adamına vermiş. Biri ABD senatörü Patrick Moynihan ve eski İsrail Cumhurbaşkanı Haim Hertz Üçüncüsü bilinmiyor.
Başbakan Erdoğan dördüncü isim.
Erdoğan Yahudi Lobileri için nasıl bir performans ortaya koydu ki, ABD'li senatör ve İsrail cumhurbaşkanından sonra bu ödüle layık görülen bir isim oldu?
Emin olun eğer bu ödül Ecevit'e değil, Özal'a verilseydi sözde İslamcı medya onları gizli dünya devletinin adamı ilan ederlerdi.
Bu ne biçim değişim, bu ne menem savrulmadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014