Demokrasi, insanların kendi kendilerini yönetmeleri olarak tanımlanır. Pratikte ise insanlar ülkelerini yönetecek olan idarecilerini seçimle belirlerler ve kendilerine bu şekilde sorumluluk verilmiş olan siyasiler de vatandaşını ayırt etmeden projelerini devreye koyarak hizmet etmeye çalışır.Önemine binaen tekrar edeyim vatandaşını ayırt etmeden bu hizmetlerini ortaya koyar.Bu manada demokrasiye göre vatandaş efendi, siyasiler ise onların işlerini görmeleri gereken hizmetçilerdir. Bunun tersi bir durum olduğu vakit ona demokrasi denmez.Bu genel değerlendirmeden sonra, şu gerçeği ifade etmeliyiz ki, ülkemizde demokrasinin gereği maalesef hakkıyla yapılmamaktadır.Demokratik bir ülkede bir Müslüman'ın, tek kişi dahi olsa, inandığı dini yaşaması ülkeyi parçalama gayesi olmadığı müddetçe demokrasinin bir gereğidir. Ki ülkemizin nüfusunun yüzde 99'u Müslüman'dır. Ülkenin idarecileri, demokrasinin gereği olarak, talep edildiği takdirde bu nüfusun dini eğitimi konusunda gerekli kolaylıkları sağlamalıdır, engelleri kaldırmalıdır. Dinini yaşamak isteyen vatandaşların önündeki engeller kaldırılmalıdır. Örneğin başörtüsü. Başörtüsü ayetlerle ve hadislerle her Müslüman kadın için farz olduğu sabit olan bir ibadettir. Bu ibadetin yerine getirilmesi ülkenin milli çıkarlarına kesinlikle bir zarar vermemektedir, aksine ailevi değerlerin korunmasına vesile olmaktadır. Diğer önemli bir husus ise dininin önemli bir farzını yerine getirmek isteyen toplumun, hemen hemen ülkenin tamamını oluşturan bir nüfusun demokratik talepleri geri çevrilirse, bu toplum nezdinde büyük bir güvensizliğe sebep olur, birlik ve beraberliği rencide eder.Başörtüsü meselesinde sürekli laiklik ilkesi üzerinde durulmaktadır. Halbuki, Müslüman kadınların başörtüsü takabilmesi, laikliğin de bir gereğidir. Laiklik, devletin dini hükümlere göre yönetilmesini engellediği gibi, dini değerlerin devlet tarafından müdahale edilmesini, dinin siyasete alet olmasını da engeller.Toplum içerisinde hüdai nabit ortaya çıkan bir takım kötü örnekler sebebi ile dinin bir farzına müdahale edilemez, bu laiklik ve demokrasinin gereğidir. Üstelik bu kötü örnekler incelendiğinde, bizzat başörtüsünün yasaklanması için kurgulanan ve ucu dışarıya dayanan organizeler olduğu görülür. İdarecilerin yapması gereken sepetteki birkaç çürük elma sebebiyle bütün sepeti ortadan kaldırmak değil, çürükleri ayıklayacak önlemleri almaktır.Nasıl doğuda PKK sorunu var diye bütün doğuyu PKK'lı ilan etmek yanlışsa, bugün doğuda belki de en az batıdaki kadar bu vatan için şehit düşebilecek vatan evladı varsa, başörtüsü meselesinde de önyargılı olunmamalıdır. Demokratik toplumlarda eğer idareciler işlerini iyi yapamıyorsa, vatandaşın şikayet etme hakkı vardır. Bu hakkı engellediğiniz zaman insanların huzurlu olmaları mümkün değildir.Çünkü vatandaş önünün açılması için idareciyi seçer, idareci de vaat ettiği projeleri hayata geçirmelidir. Eğer bir idareci 3 yıl sıkıntı, ardından da refah ve huzur vaat ediyorsa, vatandaş da bu sebeple onu iktidara getirdiyse, bu mutlaka yerine getirilmelidir.Bu vaatler yerine gelmediği takdirde vatandaşın idarecinin yakasına yapışıp hesap sorma hakkı demokraside vardır.Sözlerini yerine getirmeyen bir idarecinin kendisine hesap soran bir vatandaşını azarlaması hiç demokratik bir tutum değildir. Azarlarken argo kelimeler kullanması ise hiç yakışık almaz.Doğru olan, vatandaşını sonuna kadar dinleyip, şikayetleri yanındakilere not ettirip gereğinin yapılması için adım atmaktır.Tabii, eğer vatandaşı bu hale getiren IMF tavsiyeli politikalar ise ve 3 yıl daha bu projelere devam kararı alındıysa idarecinin yapacağı çok fazla bir şey yok demektir. Böyle bir durumda en büyük erdem bu politikalarla bir yere varılamayacağını görüp, ya yeni çözümler bulmaktır, ya da çözüm bulanların önünü açmaktır.Demokratik toplumlarda, hatasını kabul eden ve çözümü olanların önünü açan idareciler de takdir edilir. Aksi halde neler olduğunu bu millet geçtiğimiz yıllarda göstermiştir.Demokrasiyi sayıları az olan birilerinin çıkarlarına hizmet doğrultusunda değil de toplumun tamamına hizmet kabilinden ele alırsak daha iyi neticeler alacağımız kanaatindeyim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025