Yangın söndürme (itfaiye) teşkilatının Osmanlı devrindeki adı, Tulumbacı Ocağı idi.Yangınlarda kullanılmak üzere kolay taşınır, ev kuyularından su çekebilen bir tulumba geliştirilmişti. Yangın tulumbaları denen bu aygıt bir sandık içine yerleştiriliyor, dört ya da altı kişi tarafından omuzda taşınabiliyordu. Yeniçeri Ocağı içindeki Tulumbacı Ocağı böyle oluşmuştu. Yangın çıktığında bu örgütün tulumbacı ekipleri hızla olay yerine ulaşır, kuyulardan su basarak yangını söndürmeye çalışırdı. Tulumbacı Ocağı, 1826'da Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırıldıysa da, tulumbayla yangın söndürme geleneği, gönüllü örgütlerle sürdürüldü. Her semtin sakinleri ortak bir tulumba edinerek, o zaman muhtarlık görevi de yapan imamların öncülüğünde tulumbacı ekipleri kuruldu. Tulumbacı reisi imamdı, tulumba sandığına hükmediyordu.Tulumba sandığı ile seçim sandığını karıştırmamak gerekir. Seçim sandığını tulumbacı sandığı gibi görürsen, serde imamlık(!) da olunca, tulumbacı reisi misali, seçim meydanlarını tozutursun.Yok, eğer cumhurun reisi isen, sandıkları yerli yerine koyar, işi erbabına bırakırsın. İşin erbabı da siyasetin er meydanına çıkmış, birbirinin rakibi olmuş, dürüstçe güreşenlerdir; seçim sürecidir bu.Rekabet güzeldir de haksızı çirkindir.Devleti anonim şirket(A.Ş) gibi yönetirim diyen Cumhurbaşkanı, şirketleri de düzenleyen Ticaret Kanunu'nun "haksız rekabet" hükümlerinden haberdar mıdır? Yasanın 56. maddesi, dürüstlük kuralına aykırı davranışları haksız rekabet olarak tanımlamıştır. Devleti şirket gibi gören Cumhurun Reisi, haksız rekabet yapmamalıdır.Bir Cumhurbaşkanı ki, yemin etmiş bir kere tarafsız olacağına; Anayasa için olmasa bile, beraber yürüdüğünüz yollardaki şarkılar hatırına, "Yemin ettim bir kere dönmem geriye" deyiver de yiğitlik sende kalsın.Yemininden döndün, taraf tuttun, makamının ve devletin tüm imkânlarını başbakan görünümündeki zatın ve partisinin lehine seferber ettin, oy istedin. Emanetçiye güvenemediğin besbelli. O zaman yapacağın iş de belli, makamından istifa edip, emaneti geri alman.Anayasa'ya göre, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'a göre Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milletvekilleri ve adayları suç işlemektedirler.Kanunsuz emirle başta valiler olmak üzere kamu görevlileri, işçisinden memuruna kadar tüm elemanlar AKP'nin seçim propagandasında kullanılmakta. Kamuya ait araçlar mı, onlar zaten çerez(!).Ne diyelim, görmemişin?Seçim sürecinin hakemi Yüksek Seçim Kurulu(YSK) elini cebine atıp kart gösteremiyor. Sana kimse Fenerbahçe-B. Başakşehir maçını yöneten Ali Palabıyık gibi, önüne gelene kırmızı kart göster demiyor, ancak hak edene cezasını vereceksin.Vermezse ne olur? Devreye Anayasa Mahkemesi girer.Cumhurun Başı tarafsızlığını, dolayısıyla Anayasayı ihlâl ettiğinden, konu Anayasa Mahkemesi'nin önüne götürülmüştür. Olumlu olumsuz bir karar çıksa da, seçime çeyrek kala atı alan Üsküdar'a geçmiş olur mu, göreceğiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023