Köy ziyaretlerine devam ediyoruz.Ekonomi yönetimi ve medyatik ekonomistlerin espri ve şakalarla, gülücükler dağıtarak söyledikleri, "ekonomi iyiye gidiyor" mesajlarının ne kadar yavan olduğunu, bu köy ziyaretlerinde gözümüzle görüyoruz, kulağımızla işitiyoruz.Geçtiğimiz Cumartesi İstanbul'un belde ve köylerini dolaştık. Birçok acı tatlı şeyler yaşadık ve köylülerin hali içimizi parçaladı.Yolumuz Celaliye'ye düştü. Girdiğimiz ilk kahvede genç birisiyle oturmuş kara kara düşünen birisi vardı. Yanına yaklaşıp, halini hatırını sormaya kalmadı, yaşadığı sıkıntı ve problemleri anlatmaya başladı. Biz de, çaresizlik içinde üzgün ve dertli olan Ahmet amcamızı dinledik. Karşısında oturan genç ise yeğeni Enis'di. Biz içeriye girdiğimizde dertleşiyorlarmış.Ahmet Bey," Ne yapacağım şimdi ben. Bana bir çare bulabiliyor musunuz? Sözlerini defalarca tekrarladı. "Mahvoldum ben, bittim" diyordu.Ahmet Bey, arpa üreticisi. Kg başına 400 bin liranın üzerinde masraf yapmış. Ürününü ekebilmek için kooperatiften faizli borç almış. Büyük emeklerle arpasını yetiştirmiş ve alıcı bulmak için sokağa dökmüş. Rüzgarla bir sağa bir sola savrulan ürünü elinden çıkarmaya çalışıyor. 200 bin liraya bile alıcı bulamıyor. "Bıraktım karı, zararı, şu kooperatiften aldığım borcu ödeyeyim yeter" dedi Ahmet Bey.Ahmet Bey'in bir ifadesi beni oldukça duygulandırdı. Bütün bu dertlerin içerisinde yolun ortasına dökmek zorunda kald ığı arpanın komşularına verdiği rahatsızlıktan da üzülüyordu. İşte Türk insanının örnek hali. İnsan haklarından dem vuranlara bir örnek. Kendisi binbir sıkıntıyla boğuşurken komşusu adına üzülmekten de geri durmuyor."Seçim zamanı birçok vaatlerle bizi kandıran siyasiler, bizim oylarımızla iktidara geldiler, bırakın sözlerini yerine getirmeyi, bir kere bile halimizi hatırımızı sormaya gelmediler" diye yakınıyordu Ahmet Bey. En çok duygulandığı ve de gözlerinin yaşardığı an ise "Bir de kalkmışlar bize, gözünüzü toprak doyursun diyorlar" ifadelerini söylediği andı.Aylarca büyük emekler harcayarak bir ürün ortaya çıkaran, ama maliyetinin yarısına bile satamayan Ahmet Bey ve nice Ahmet Bey'ler bu ağır ifadeye çok üzülmüşlerdi."Köylü milletin efendisidir" yüce methiyesinden "gözünüzü toprak doyursun"a kadar düşmüşlerdi. Ahmet Beylerin tek sermayesi moral ve motivasyondu, şimdi o da ayaklar altına alınmıştı.Ahmet Bey'den izin istedik. Masada üzgün ve bitap vaziyette olan Ahmet Bey ve Enis ayağa kalktılar ve bizi kapıya kadar yolcu ettiler. Ahmet Bey heyecanlanmıştı ve yüzü tebessüm halindeydi. Çünkü aylardan beri ilk defa birileri onun yaşadığı problemleri dinlemiş ve derdine ortak olmuştu. Kısa bir zaman da olsa içi paramparça olan bu çiftçimizin yüreğine su serpebildiysek, onu rahatlatabildiysek bize ne mutlu. Keşke daha fazlasını yapabilsek, keşke Ahmet Beyleri yeniden milletin efendisi yapabilsek.Dolaştığımız diğer köy ve beldelerde de çiftçilerimizin hali aynen Ahmet Bey gibiydi. Hepsinin ortak görüşü, "Vaatlerle bizden oy aldılar, bizi perişan ettiler. Ama bunun hesabını soracağız" şeklindeydi.Gittiğimiz yerlerde dikkatimi çeken bir diğer konu ise, AB ve IMF sürecinde yaşanan bütün sıkıntıların milletimizi daha fazla kenetleştirdiği ve de milli duyguların daha da kabardığı şeklindeydi. Milli projeler ortaya koyan, her fırsatta birlik ve beraberlik mesajları veren Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi'ne ilgi ve alaka oldukça fazlaydı. Çiftçiler "Haydar Baş ne söylediyse doğru çıkıyor, söylediği projeler de mantıklı, bu sefer geleceğin Başbakanı o olacak" diyorlardı. Haydar Bey en ücra köşelerde bile konuşuluyor ve bir umut ışığı olarak gönüllerde taht kuruyordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025