Cumhuriyet Halk Partisi, 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan ve Türkiye'de faaliyet gösteren ilk siyasi partidir.
12 Eylül Darbesi'nin ardından, o dönem Bülent Ecevit'in Genel Başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış; daha sonra 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıl dönümü olan 9 Eylül 1992 tarihinde tekrar açılmıştır.
CHP, 1950'den bu tarafa; 1961,1962,1963 ve 1974 yıllarında koalisyonlarla iktidar olabilmiştir.
O tarihten bu yana CHP ne tek başına, ne de koalisyonlar kurarak iktidar yüzü görememiştir.
Atatürk'ün liderliğinde kurulan CHP, 1938'den bu tarafa ilkelerinden ve halktan tamamen kopuk bir siyasal yaşam sürdürmüştür.
CHP artık iktidar olmayı hayal bile edememekte.
Bunun birçok sosyolojik ve psikolojik nedenleri vardır elbette.
En büyük neden nedir diye sorulacak olursa bu sebebin, kesinlikle CHP'nin 1938'den bu tarafa Atatürk ile hiç bir fikri ve gönül temelli bağının olmaması olarak yorumluyorum.
CHP, Atatürk sonrası halkın sorunlarını ve temel beklentilerini tamamen unutmuş ve kendi uydurduğu bir takım gayri milli ideolojilerin peşine takılarak, adeta akıl tutulması yaşamıştır. Yoksa iktidara gelenlerin üstün vasıfları dolayısıyla orada kaldıkları söz konusu değildir.
Bilakis CHP, tam bir fecaat arz etmektedir.
Özellikle Atatürk'ün İslam dünyası ve Balkanlar'a yönelik, 17. yıldız vizyonu çerçevesinden tamamen uzaklaşılmış, hatta bu büyük projeye üstü çok ciddi kapalı muhalefet bile edilmiştir.
Bir başka açıdan değerlendirecek olursak, Atlantik bağlantılı muhafazakar görünümlü partilerin sürekli iktidarda kalmalarının en büyük nedeni ve sponsoru, CHP'nin bizzat kendisidir.
Daha sayabileceğim yüzlerce neden dolayısıyla CHP'nin mutlaka mevcut yöneticilerden tümüyle arındırılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Aksi takdirde CHP, kaçınılmaz olarak bölünmelere ve içerisinden farklı siyasi partiler çıkarmaya mecbur bırakılacaktır.
Mevcut CHP'nin aslında sağcı ve liberal politikalar uygulayan iktidarlardan farklı hiç bir tarafı bulunmamaktadır.
Mesela; Atlantik tarafından kurulan partilerin tamamı NATO'cu, AB'ci, ABD'ci, faiz ve döviz politikaları başta olmak üzere, kapitalist sistemin öngördüğü bütün kuralları uygulama konusunda çok hassastır.
CHP'ye bakıldığında ise bunlara muhalif olması beklenirken, daha koyu bir şekilde bu modellemeyi benimsemiş oldukları halde, sözde ana muhalefet adıyla milleti oyalamaktadırlar.
Çözüm:
Ne AB, ne ABD ve de NATO'ya oyuncak olmayı şiar edinmeyen, tam bağımsız Türkiye diyen, tavizsiz Atatürk'ün izinden ve Cumhuriyet değerlerinden zerre taviz vermeyen milli unsurların ortak bir merkezi platformda buluşmaları şart olmanın ötesine, zaruri bir proje olmuştur.
Bütün bunların olabilmesi ve bir arada kalabilmesini olanaklı kılacak temel faktör, hiç kuşkusuz, milli bir ekonomi politikasıdır.
Bu işin merkezini kuşkusuz olarak, Haydar Baş Bey'in "Milli Ekonomi Modeli" oluşturacaktır.
Ya Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı bir Türkiye,
Ya da alçak sürünmeye devam!
- Unutmayın beyler, bu devleti Atatürk kurdu! / 10.03.2025
- Siyaset meleklerin cinsiyetini tartışıyor! / 09.03.2025
- Tebrikler Öcalan! / 04.03.2025
- ‘Türk’ ne demektir? / 03.03.2025
- Yıldızların sunduğu sonsuz kaynak / 01.03.2025
- Tutuklayın, partiyi kapatın! / 28.02.2025
- Adalet yoksa devlet de yok olur! / 27.02.2025
- MHP’den 100 yılın çözüm önerisi! / 26.02.2025
- ‘Yüzde 50 birleşmeli’ / 25.02.2025