Bir güzel insan rahmetli Celal Mısır Hoca?mızı, Rahmet-i Rahman'a uğurlayışımızın 11. sene-i devriyesinde rahmetle, sevgiyle, özlemlerle, dualarla, zikirlerle andık ve durduk yine...Meltem TV'de hayat hikayesi anlatılırken bir şeyler karalamak geçti içimden. Kendilerini tanımam lise yıllarında nasip oldu. İlk kez toplum karşısında konuşma ve sohbet etme yeteneğini kendileri kazandırdı bizlere. Daha yaşımız genç olmasına rağmen sohbet meclislerinde hitap etmeden evvel bizleri konuştururdu. Doğan marka taksisiyle birçok seyahatimiz oldu kendileriyle. Anadolu'nun çileli ve mustarip insanına yıllarca ses, nefes ve ışık oldular. Gittikleri her yere "birlik" mayasını çaldılar. Üstün nitelikli bir mürebbi, bir baba gibiydi, herkese değer verirdi. Yedisinden yetmişine herkesle dost ve arkadaştı. Kalbini kırdığı ve incittiği bir Allah kulunu gösteremezdiniz. İnce, zarif, rikkatli, sonsuz derin ve ince idiler. Tane tane konuşur, konuşmasını menkıbelerle süslerdi. Bir "Osmanlı" hayranıydı. Allah dostları, veliler, İslam büyükleri ve hayatları geçilmezlerindendi. İcmal Üniversitesinin baş müderrislerinden çağdaş bir Alperen, bir ulu kişi idi. Derdi, sıkıntısı olan, huzur bulmak isteyen huzuruna koşardı. İstişare etmek isteyenlerin tek adresi o idi. Üstün bir tevazu sahibi idiyler. Bu üstün tevazusu heybetinden de hiçbir şey kaybettirmemişti. Haya onda kemale ermişti. Bir haya ve edep incisiydi. Tam da şairin dediği şekliyle:Toprak ol düş ayaklara,birgün kalkarsın göklereZerre gibi avare ol, ummanı bulasın bugün.Ummanı bulanlardan olmuştu. Ölmeden evvel ölenlerden, beden kalıbını yırtanlardan olmuştu. İrfan meclislerinde delikanlılar gibi Yüce Mevla'yı yadedişi, anışı ve ritmik hareketlerinin güzelliği hala dimağımdadır. Yaptığı her şey sanat ruhuna uygun; estetiğe ve güzel giyime özen gösteren bir nadide çiçek gibiydi sevgili Celal Hocam. İcmal dergisinin Trabzon Ortahisar'daki merkezinde kendilerine hazırlamış olduğum meyve tabağındaki meyvelerin dizilişi ve ikramımı hiç unutamazdı. Her gördüğünde Ademim, Ademim diye çağırıdı bizleri. Özel bir muhabbet ve sevgimiz vardı birbirimize. Vefatlarından yaklaşık 1 ay sonra rüyada gördüm kendilerini. Bir otobüs dolusu arkadaşla yol alırken kendilerine Celal Hocamızı ziyaret etmemizi söylediğimde beni yol üstü bırakıp çekip gidiyorlar. Huzurlarına varıyorum. "Adem sen ha, bir tek sen ziyarete geldin beni diyor ve dalıyoruz sohbete. Sohbet arasında kendilerine hayretle, Allah, Allah hocam biz sizleri ölü bilirdik, dediğimde, cevaben; bizler ölmedik evladım, bizlere Hocamız (Prof. Dr. Haydar BAŞ) 'ölü numarası yap' dedi" şeklinde oldu.Mekanın cennet olsun Celal Hocam, bizleri unutma emi! Açtığın çığırda emin adımlarla yol alıyor ve yürüyoruz; hedefimize, aynen o günlerde olduğu şekliyle; köy köy, bucak bucak dolaşıyor o has ekmeğin mayasını çalıyoruz. Siz oradan, biz buradan yürüyoruz hocam. Buluşmak üzere...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025