Özellikle toplumun yönetici kadrolarının, medyanın, dolayısıyla milletin gözü önünde olan insanların uzun zamandan beridir semtine uğramadıkları, misafir etmedikleri bir endişeden söz ediyoruz.
Onun için sorumuz anlamlıdır, bu endişeyi en son ne zaman misafir ettiniz?
Hatırlatmaya çalıştığımız endişe çeşidi şu; ben Müslüman'ım, benim sebep olabileceğim herhangi bir hata, temsil ettiğim inanç sistemine mal edilebilir, onun için çok dikkatli olmalıyım.
Milyonların gözü benim üzerimde, milyonlarca göz benden sadır olacak herhangi bir eylemi dikkatle gözetliyor, hem Hak adına hem de halkı hayal kırıklığına uğratmama adına pürdikkat olmalıyım; "şuna bak hem namaz kılıyor hem de yolsuzluk yapıyor, hem oruç tutuyor hem de deveyi hamutuyla götürüyor" dedirtecek işlerden zinhar uzak durmalıyım.
Milyonların iki kulağı benim ağzımdan çıkacak sözlere odaklanmış durumda ve ağızdan çıkan hiçbir cümle artık havaya uçup gitmiyor, "Kiramen Katibinin" mutlak kaydettikleri gibi en son model cihazlarla kaydediliyor ve lazım olduğunda sahibinin önüne sürülüyor.
Elbette namaz kılanın, oruç tutanın, eğer mükellef ise zekat verenin ve dahi hacca gidenin mutlaka bir hesap şuuru vardır, yapıp-ettiklerinden bir gün mutlaka hesap vereceğine inanmaktadır, kıyamet günü en hassas terazilerin önümüze konacağından kesinlikle şüphesi yoktur ama, bu incelik, bu endişe yaşarken de hep yanında olmalıdır.
Her vesile ile, önüne çıkan her fırsatta Müslümanlığını ön plana çıkaran, bu hassasiyetini söylemlerine de yansıtan insanlar, bu söylemlerini kesinlikle eylemleri ile desteklemeli ve doğrulamalıdırlar; "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtecek davranışlardan mutlaka kaçınmalıdırlar.
Zannediyorum ki, 'bu endişeyi en son ne zaman misafir ettiniz' tarzındaki sorumuzun muhtevası biraz daha anlaşılmış oldu.
Benim bir yanlışım, temsil ettiğim inanç sistemine mal edilebilir endişesi.
Benim bir yalanım, bir yanlış adımım, insanları tiksindirecek bir davranışım, temsil ettiğim inanç sistemine mal edilebilir korkusu.
Üzülerek belirtelim ki, uzun zamandan beri sürekli duyduğumuz, kahve sohbetlerinden, medya kulislerine kadar, televizyon tartışmalarına kadar hemen her köşede kulağımıza çalınan eleştiriler, üç aşağı-beş yukarı şöyledir; namaz kılıyor ama kul hakkını tomar tomar götürüyor, namazı var ama zerre kadar sözlerine dikkat etmiyor, yalanın, iftiranın bini bir para, sabah söylediğinden akşama çark ediyor.
Sözünü ettiğimiz bu endişe, zihnimize, gönlümüze misafir olması bir yana, yanımızdan asla ayrılmaması gereken bir haslet olmalıdır.
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025