Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), merakla beklenen ve hatta öncesinde bazılarının yalan yanlış spekülasyonlar yürüttüğü Anayasa referandumu kararını açıkladı.
Parti adına bu konuda bir basın açıklaması yapan BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, siyasilerimizin son zamanlarda ortaya koyduğu milli duruşu ve olumlu politikaları ifade ettikten sonra, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın da bu noktadaki kanaatini ifade ederek, teşkilat mensuplarının referandumda "evet" ya da "hayır" denilmesi konusunda serbest bırakıldığını ifade etti.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın genel başkanı olduğu BTP, kurulduğu 2001 yılında bu yana Türkiye siyasetinde yapıcı bir muhalefet ortaya koyan, her noktada çözüm sunan örnek bir partidir.
2002 seçimlerinden bugüne bütün genel ve yerel seçimlere giren BTP, YSK'nın son açıkladığı seçimlere girebilmeye yeterliliği olan 9 partiden biridir.
Terzi, yaptığı açıklamada, önce BTP'nin temel çizgisini ifade ediyor ve ülke meselelerine her zaman duyarlı olan, ülkemize ve milletimize yönelik her türlü tehdit konusunda siyasi iradeyi sürekli uyaran, sadece uyarmakla kalmayıp, bu tehditlerin bertaraf olabilmesi için milli çözümler sunan, güçlü bir devlet, güçlü bir ordu, sağlam bir aile nasıl sağlanabileceğinin projelerini ortaya koyan, yıllardır sürekli olarak birlik ve beraberlik vurgusu yapan ve bunlarla ilgili projeler sunan, milli bir ekonomi programına sahip bir parti olduğunu belirtiyor.
BTP, kurulduğundan bu yana sunduğu bu milli projeler hususunda, "yeter ki ülke ayağa kalksın, milletimiz her türlü badireden kurtulsun" mantığıyla partiler üstü bir çözüm duruşu sergilemiştir.
BTP açıklamasında, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ülkemizi bölmeye ve parçalamaya yönelik terör örgütlerine karşı ortaya koyduğu milli duruş takdir ediliyor.
"Tek Devlet, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak" vurgusunun önemli bir farkındalık oluşturduğu, milli kavramların ve değerlerin öne çıkartılması ile milli menfaatlerin yerli yerine oturtulduğu, milli bir duruş ve milli bir ruh temin edilmeye çalışıldığı ifade ediliyor ve her kesimi kucaklayan bu yaklaşımın sürdürülmesinin de elzem olduğu vurgulanıyor.
Takdir edilen diğer milli adımlar ise şöyle ifade ediliyor:
Ekonomide, faizin ve döviz esaretinin yabancı sermaye çevrelerinin sömürü aracı olduğuna vurgu yapılması; milli ve yerli para kavramına dönülmesi, milli bir ekonomiye yelken açılması; ülkenin yer altı kaynaklarına yönelmesi; yerli savunma sanayisinin güçlendirilmeye çalışılması; dış politikadaki bazı yanlışlardan dönülmesi, komşu ülkelerle karşılıklı çıkarlar doğrultusunda işbirliğine gidilmesi?
Bu çerçevede, Türkiye ve Rusya öncülüğünde Astana'da bir Suriye Zirvesi gerçekleştirilmiş, Suriye krizinde taraf olan herkes bu zirveye davet edilerek barış ve çözüm adına önemli adımlar atılmıştır.
Yunanistan'ın darbeci 8 askeri geri vermemesi, Ege'de bize ait olan 18 adaya çöreklenmesi, Kıbrıs meselesinde Türkiye'yi dışlayıcı tavırları ve uçaklarımıza yaptığı it dalaşları sebebiyle Genelkurmay Başkanımız ve kuvvet komutanları Kardak kayalıkları civarına ziyarette bulunmuş ve Yunan tarafına "haddini bil" mesajı verilmiştir.
PYD'yi muhatap ve ortak kabul eden, ayrıca FETÖ'ye arka çıkan ABD'ye de gerekli tepkiler gösterilmiştir, ABD'nin Suriye'deki muhatabı PYD, Astana'da devre dışı bırakılmıştır.
Ve son olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Merkel'e gösterdiği tepki İslam coğrafyası açısından oldukça önemlidir. Almanya Başbakanı Merkel, Ankara'da gerçekleşen görüşme sonrasında yapılan basın açıklamasında "İslamist terör" ifadesini kullanınca, ortam bir anda gerilmiş ve Sayın Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştır:
"Bakın, 'İslamist terör' ifadesi, biz Müslümanları ciddi manada üzmektedir. Böyle bir ifade kullanılamaz, doğru değildir. Çünkü İslam ile terör bir araya gelemez. İslam'ın kelime anlamı barıştır. DEAŞ terör örgütünden dolayı kalkıp 'İslamist terörü' kullanırsak bu üzücü olur, bunu lütfen kullanmayalım. Çünkü kullanıldığı sürece biz bunun karşısında durmak durumundayız, sessiz kalırsak bunun kabulü olur. Şahsen bir Müslüman Cumhurbaşkanı olarak bunu asla kabul edemem. Şu anda DEAŞ'a karşı bizim verdiğimiz mücadeleyi veren ikinci bir ülke yok, herkes işin lafında."
İşte bütün bu olumlu gelişmeleri dikkate alan BTP, referandumda hayır cephesinde yer almayacağını açıklamış, bazı çevrelerin partinin kararı açıklamadan yaptıkları asılsız yorumlara da hukuki bir şekilde cevap vermiştir ve referandumda parti tabanının serbest bırakılacağını belirtmiştir.
Sayın Terzi'nin şu ifadelerinin altını da çizmek gerekir: "Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bizzat bana dediler ki: "Ben parti tabanına, Cumhurbaşkanımıza karşı hayır dedirtmem, böyle bir kampanya yürütmem. Onları serbest bırakıyorum. Kimsenin iradesine karışmıyorum. Millet kararını kendi iradesiyle versin."
Bizler de BTP'nin bu demokrasi örneği olan kararını takdirle karşılıyoruz.
Parti adına bu konuda bir basın açıklaması yapan BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Abdullah Terzi, siyasilerimizin son zamanlarda ortaya koyduğu milli duruşu ve olumlu politikaları ifade ettikten sonra, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın da bu noktadaki kanaatini ifade ederek, teşkilat mensuplarının referandumda "evet" ya da "hayır" denilmesi konusunda serbest bırakıldığını ifade etti.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın genel başkanı olduğu BTP, kurulduğu 2001 yılında bu yana Türkiye siyasetinde yapıcı bir muhalefet ortaya koyan, her noktada çözüm sunan örnek bir partidir.
2002 seçimlerinden bugüne bütün genel ve yerel seçimlere giren BTP, YSK'nın son açıkladığı seçimlere girebilmeye yeterliliği olan 9 partiden biridir.
Terzi, yaptığı açıklamada, önce BTP'nin temel çizgisini ifade ediyor ve ülke meselelerine her zaman duyarlı olan, ülkemize ve milletimize yönelik her türlü tehdit konusunda siyasi iradeyi sürekli uyaran, sadece uyarmakla kalmayıp, bu tehditlerin bertaraf olabilmesi için milli çözümler sunan, güçlü bir devlet, güçlü bir ordu, sağlam bir aile nasıl sağlanabileceğinin projelerini ortaya koyan, yıllardır sürekli olarak birlik ve beraberlik vurgusu yapan ve bunlarla ilgili projeler sunan, milli bir ekonomi programına sahip bir parti olduğunu belirtiyor.
BTP, kurulduğundan bu yana sunduğu bu milli projeler hususunda, "yeter ki ülke ayağa kalksın, milletimiz her türlü badireden kurtulsun" mantığıyla partiler üstü bir çözüm duruşu sergilemiştir.
BTP açıklamasında, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ülkemizi bölmeye ve parçalamaya yönelik terör örgütlerine karşı ortaya koyduğu milli duruş takdir ediliyor.
"Tek Devlet, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak" vurgusunun önemli bir farkındalık oluşturduğu, milli kavramların ve değerlerin öne çıkartılması ile milli menfaatlerin yerli yerine oturtulduğu, milli bir duruş ve milli bir ruh temin edilmeye çalışıldığı ifade ediliyor ve her kesimi kucaklayan bu yaklaşımın sürdürülmesinin de elzem olduğu vurgulanıyor.
Takdir edilen diğer milli adımlar ise şöyle ifade ediliyor:
Ekonomide, faizin ve döviz esaretinin yabancı sermaye çevrelerinin sömürü aracı olduğuna vurgu yapılması; milli ve yerli para kavramına dönülmesi, milli bir ekonomiye yelken açılması; ülkenin yer altı kaynaklarına yönelmesi; yerli savunma sanayisinin güçlendirilmeye çalışılması; dış politikadaki bazı yanlışlardan dönülmesi, komşu ülkelerle karşılıklı çıkarlar doğrultusunda işbirliğine gidilmesi?
Bu çerçevede, Türkiye ve Rusya öncülüğünde Astana'da bir Suriye Zirvesi gerçekleştirilmiş, Suriye krizinde taraf olan herkes bu zirveye davet edilerek barış ve çözüm adına önemli adımlar atılmıştır.
Yunanistan'ın darbeci 8 askeri geri vermemesi, Ege'de bize ait olan 18 adaya çöreklenmesi, Kıbrıs meselesinde Türkiye'yi dışlayıcı tavırları ve uçaklarımıza yaptığı it dalaşları sebebiyle Genelkurmay Başkanımız ve kuvvet komutanları Kardak kayalıkları civarına ziyarette bulunmuş ve Yunan tarafına "haddini bil" mesajı verilmiştir.
PYD'yi muhatap ve ortak kabul eden, ayrıca FETÖ'ye arka çıkan ABD'ye de gerekli tepkiler gösterilmiştir, ABD'nin Suriye'deki muhatabı PYD, Astana'da devre dışı bırakılmıştır.
Ve son olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Merkel'e gösterdiği tepki İslam coğrafyası açısından oldukça önemlidir. Almanya Başbakanı Merkel, Ankara'da gerçekleşen görüşme sonrasında yapılan basın açıklamasında "İslamist terör" ifadesini kullanınca, ortam bir anda gerilmiş ve Sayın Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştır:
"Bakın, 'İslamist terör' ifadesi, biz Müslümanları ciddi manada üzmektedir. Böyle bir ifade kullanılamaz, doğru değildir. Çünkü İslam ile terör bir araya gelemez. İslam'ın kelime anlamı barıştır. DEAŞ terör örgütünden dolayı kalkıp 'İslamist terörü' kullanırsak bu üzücü olur, bunu lütfen kullanmayalım. Çünkü kullanıldığı sürece biz bunun karşısında durmak durumundayız, sessiz kalırsak bunun kabulü olur. Şahsen bir Müslüman Cumhurbaşkanı olarak bunu asla kabul edemem. Şu anda DEAŞ'a karşı bizim verdiğimiz mücadeleyi veren ikinci bir ülke yok, herkes işin lafında."
İşte bütün bu olumlu gelişmeleri dikkate alan BTP, referandumda hayır cephesinde yer almayacağını açıklamış, bazı çevrelerin partinin kararı açıklamadan yaptıkları asılsız yorumlara da hukuki bir şekilde cevap vermiştir ve referandumda parti tabanının serbest bırakılacağını belirtmiştir.
Sayın Terzi'nin şu ifadelerinin altını da çizmek gerekir: "Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bizzat bana dediler ki: "Ben parti tabanına, Cumhurbaşkanımıza karşı hayır dedirtmem, böyle bir kampanya yürütmem. Onları serbest bırakıyorum. Kimsenin iradesine karışmıyorum. Millet kararını kendi iradesiyle versin."
Bizler de BTP'nin bu demokrasi örneği olan kararını takdirle karşılıyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025