BTP çağları aşan bir Türkiye’yi anlatıyor

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük hedeflerinden birisi, Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır medeniyetin üstüne taşımaktı.

Esasen bu, Türkiye'yi dünyada lider ülke yapmak, kainat devleti yapmak anlamına geliyor.

Bazıları bunu kasıtlı olarak "Batı medeniyetine ram olmak" olarak algıladılar ve bu şekilde Türk milletine empoze ettiler.

Bu mandacı anlayışın bir sonucu olarak ülkemiz ve milletimiz, dün Atatürk'ün milli mücadeleyle vatanımızdan kovduğu, denize döktüğü küresel sömürücülerin yeniden boyunduruğuna girdi.

Şimdilerde 3 kuruş borç alabilmek için 7 takla atıyoruz, taviz üstüne taviz veriyoruz. Sizce bu gidişatın sonu ne olur? Adamların dolar, euro dedikleri boyalı kağıtları bitmez ama senin taviz olarak saçıp savurduğun maden sahalarının, kamu şirketlerinin, vatan topraklarının bir sınır var.

Dün can verip kan dökerek kurtardığın bu aziz vatanın topraklarını bugün 3 kuruş borç almak için kendi ellerinle işgalcilere teslim ediyorsun.

Maalesef iktidarıyla muhalefetiyle siyasilerimiz bu vatanı öğüten, devleti, milleti öğüten bu değirmene hep su taşıdılar.

Artık buna bir dur demek gerekiyordu ve Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideriyle, kadrosuyla bu milli ve kutsal vazifeyi üstlendi.

BTP, kurulduğundan bu yana "tam bağımsızlık" diyor, "Atatürk kırmızıçizgimizdir" diyor, "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk tam bağımsızlıktır" diyor, "milli ekonomi" diyor, "milli para" diyor, "birlik ve beraberlik" diyor. "gelir adaleti" diyor, "ranta son, millete hizmet" diyor, "önce insan" diyor, "güçlü devlet, güçlü millet ve güçlü asker" diyor, "sosyal devlet milli devlet" diyor.

Ve her şeyden önemlisi, Milli Ekonomi Modeli ile, Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle, Hoş Geldin Atatürk eseriyle bütün bunların yol haritasını önümüze koyuyor.

BTP, Atatürk'ün çizgisinde, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yolunda genç genel başkanı Hüseyin Baş ile beraber emin adımlarla geleceğe yürüyor.

BTP'nin 81 ilde 922 ilçede gösterdiği tüm belediye başkan adaylarına bakın, hepsinin yetişmiş, liyakat sahibi ve yukarıda saydığımız değerlere sahip olduklarını görürsünüz. O zaman diyorsunuz ki, işte Atatürk'ün "muasır medeniyetin üstüne çıkarmak" idealini gerçekleştirecek lider ve kadro bu.

Bugünkü iktidarıyla, muhalefetiyle siyasilerimiz vatandaşların en temel hakları olan beslenme, barınma, ulaşım, iletişim, eğitim, sağlık haklarını bile sağlayamıyor.

Bunun içindir ki, genel ya da yerel her seçim öncesi bu konularda vatandaşlara vaat üstüne vaat veriliyor. Halbuki bunlar vaat konusu değil, zaten yapılması gereken şeyler.

Yıllardır bir ilde, ilçede ya da beldede belediye başkanlığı yapmış olan birisi kalkıp da size, şu yolu yapacağım, suyunuzu açacağım, çöpünüzü toplayacağım diyorsa, bu zaten ilk ağızdan bugüne kadar hiçbir şey yapmadığının bir itirafı değil midir? Vatandaş seni seçti ve o koltuğa oturttu, peki, neden şu kadar yıldır bunları yapmadın, demezler mi adama.

Adayların isimleri değişebilir ama partileri 22 yıldır aynı. Aynı partilerin farklı adayları dahi olsa bu soru onlara da sorulması lazım. Çünkü o görevini yapmayan başkanlara bu kapıyı açan, temsil imkanını veren yine o partiler. 

Sonuç aynen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın şu sözlerle ifade ettiği gibi oluyor: "Dünyanın en çok çalışan ama bunun karşılığında en az kazanan milletiyiz. Sebebi de birileri hayatlarının son dönemlerini mutlu mesut geçirsin diye."

85 milyonun hakkı olan milli gelir, azınlık birilerinin arasında pay edilince millet alın terinin karşılığını bulamıyor ama birilerinin daha fazla zengin olma hırsı da bir türlü dinmiyor. İhtiyaçların sınırlı ama ihtirasların, açgözlülüğün, mal biriktirme, güç sahibi olma hırsının sınırsız olduğunu asla unutmayalım.

BTP lideri Hüseyin Baş'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) için paylaştığı şu mesaj da oldukça dikkat çekiciydi:

"İBB'de eti, sütü, akbili konuşacağımıza, dijital belediyeciliği, otonom sistemlerini, doğrudan demokratik yerel yönetim bilişim sistemlerini, afet duyarlılık donanım sistemlerini falan konuştuğumuz sürece başlasak mı?"

Belirttiğimiz gibi, et, süt, akbil ve diğer hizmetler sürekli konuşulması gereken şeyler değil, vatandaşların bunlara ulaşmasını temin etmek zaten devletin, belediyelerin görevi. Bunların da ötesinde belediyecilikte çağ atlamak, çağın üstüne çıkmak, tüm dünyada örnek bir belediyecilik ortaya koymak işte ulaşılması gereken hedef bu olmalıdır.

Bu arada BTP'nin İstanbul için düşündüğü genç belediye başkan adayını merakla ve heyecanla bekliyoruz.

Kurulduğundan bugüne çözümün tek adresi olan BTP, görünen o ki yerel yönetimler anlamında da çok büyük farklılıklar ortaya koyacak.