Bazı resmi kurumların tabelalarında ve internet sitelerinde isimlerinin başından Türkiye Cumhuriyeti (TC) ifadesi kaldırılınca halkımız ciddi bir tepki gösterdi ve ilgililer geri adım atmak durumunda kaldılar.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın da yazısında ifade ettiği gibi bu ve benzeri olaylar kamuoyunun nabzını yoklama amaçlıydı.
Bu tür yoklamalar niçin yapılıyor? Elbette ki “bir adım attık, yanlış oldu, bu adımı bir daha atmayalım” demek için değil.
Ülkeyi ve milleti parçalamaya yol açacak ciddi taviz adımları atılıyor, millet bunu bugün hazmedebilecek mi hazmedemeyecek mi bunu tespit etmek için…
Ses seda çıkmıyorsa, meydanlar sokaklar dolmuyorsa, millette “bana ne” tavrı varsa, sanal ortamlarda gündemlere taşınmıyorsa, yer yerinden oynamıyorsa, adamlar tamam bu noktada geri adım atmaya gerek yok, “durmak yok yola devam” diyorlar.
TC isminin çıkarılması hadisesinde millet gereken tepkiyi ortaya koydu ve yetkililere geri adım attırdı ama aynı duyarlılığı diğer mevzularda gösterebiliyor muyuz?
Meclis içerisindeki iktidarıyla muhalefetiyle partilerin yeni anayasa taslaklarını hepimiz okuduk. Taslaklarda ilk dört maddenin dokunulduğunu, “Türk milleti” kavramının değiştirildiğini, bölünmez bütünlüğe, başkente, dil birliğine müdahale edildiğini vs gördük.
CHP bile “Türkiye Cumhuriyeti ahalisi” ifadesini kullanarak, Atatürk’ün CHP’sinden ne kadar uzaklaştığını açıkça gösterdi.
Fakat ne ilginçtir ki, TC’nin kurum isimlerinden kaldırılmasına tepki gösteren milletimiz bu Anayasa taslaklarına gereken tepkiyi göstermediler.
Milletimizde enteresan bir durum söz konusu…
TC’yi kurumlar kaldırdığı zaman bu büyük bir hadise oluyor, tepkiler yağıyor ama kendi seçtikleri siyasiler Anayasa’da bile ciddi temel değişikliklere gittiği zaman ses seda çıkarmıyorlar. Takım tutar gibi parti tutuyoruz.
AKP’ye oy verenlerin çoğuna göre “domuz eti haramdır.” Peki, AKP Hükümeti, çıkardığı yasa ile domuz etini kasaplık hayvan statüsüne aldığı zaman neden AKP tabanı buna tepki göstermedi? Çünkü bu yasayı oy verdikleri AKP’nin hükümeti çıkardı.
Eğer CHP hükümet olsaydı ve bu yasayı çıkarsaydı, emin olun ki yer yerinden oynardı, Cuma namazları çıkışları protestolar olurdu.
Vatandaşın genelinde “benim partim ne yaparsa yapsın doğrudur” mantığı var. Ülkemizde bir partiye bağlılık maalesef bir dine bağlılık gibi görülüyor. İcraatlarıyla değerlendirilmesi gereken siyasiler, göründükleri eğilimlerle önceden notları verilip, ne yaparsa yapsın tabanı tarafından sahip çıkılıyor. Bu anlayışa sahip bir ülkeyi bölmekte ne var, işin başındakileri satın alıyorsunuz gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Anayasa’daki APO güdümlü köklü değişiklere ses seda çıkarılmamasının bir nedeni de iktidarıyla muhalefetiyle Meclis içerisindeki bütün partilerin sürece verdikleri destektir.
En çok tepki göstermesi gerekenlerin lideri bile tabanına sakin olun çağrısı yapıp, tepkileri yatıştırıyor. Hatta Anayasa komisyonuna gönderdikleri temsilcileri “AKP bırakırsa, süreci biz devam ettiririz” diyerek, sürece olan gönülden desteklerini ilan ediyorlar.
Millet de sağına bakıyor, soluna bakıyor, hiçbir yerde tepki yok, “bizimkiler bu ‘milletsiz’ anayasa taslaklarına evet dedilerse bir sorun yoktur herhalde” diyerek oturdukları yerde oturuyorlar. Kimileri ABD ve AB’den aldıkları akılla, kimileri verdikleri krediyle, kimileri tepkisizlikle, kimileri de terörle, söylemlerle, icraatlarla Türkiye’nin parsellenme sürecine hep birlikte destek veriyorlar.
Sürece “hayır” diyen bir tek Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) var. Milletimiz anketlerde BTP’ye olan desteğini yüzde 18’lere çıkartıyor ama bu yapılan yanlışları düzeltmek için yeterli değildir. Çözüm için BTP’nin tek başına iktidar olması gerekiyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın da yazısında ifade ettiği gibi bu ve benzeri olaylar kamuoyunun nabzını yoklama amaçlıydı.
Bu tür yoklamalar niçin yapılıyor? Elbette ki “bir adım attık, yanlış oldu, bu adımı bir daha atmayalım” demek için değil.
Ülkeyi ve milleti parçalamaya yol açacak ciddi taviz adımları atılıyor, millet bunu bugün hazmedebilecek mi hazmedemeyecek mi bunu tespit etmek için…
Ses seda çıkmıyorsa, meydanlar sokaklar dolmuyorsa, millette “bana ne” tavrı varsa, sanal ortamlarda gündemlere taşınmıyorsa, yer yerinden oynamıyorsa, adamlar tamam bu noktada geri adım atmaya gerek yok, “durmak yok yola devam” diyorlar.
TC isminin çıkarılması hadisesinde millet gereken tepkiyi ortaya koydu ve yetkililere geri adım attırdı ama aynı duyarlılığı diğer mevzularda gösterebiliyor muyuz?
Meclis içerisindeki iktidarıyla muhalefetiyle partilerin yeni anayasa taslaklarını hepimiz okuduk. Taslaklarda ilk dört maddenin dokunulduğunu, “Türk milleti” kavramının değiştirildiğini, bölünmez bütünlüğe, başkente, dil birliğine müdahale edildiğini vs gördük.
CHP bile “Türkiye Cumhuriyeti ahalisi” ifadesini kullanarak, Atatürk’ün CHP’sinden ne kadar uzaklaştığını açıkça gösterdi.
Fakat ne ilginçtir ki, TC’nin kurum isimlerinden kaldırılmasına tepki gösteren milletimiz bu Anayasa taslaklarına gereken tepkiyi göstermediler.
Milletimizde enteresan bir durum söz konusu…
TC’yi kurumlar kaldırdığı zaman bu büyük bir hadise oluyor, tepkiler yağıyor ama kendi seçtikleri siyasiler Anayasa’da bile ciddi temel değişikliklere gittiği zaman ses seda çıkarmıyorlar. Takım tutar gibi parti tutuyoruz.
AKP’ye oy verenlerin çoğuna göre “domuz eti haramdır.” Peki, AKP Hükümeti, çıkardığı yasa ile domuz etini kasaplık hayvan statüsüne aldığı zaman neden AKP tabanı buna tepki göstermedi? Çünkü bu yasayı oy verdikleri AKP’nin hükümeti çıkardı.
Eğer CHP hükümet olsaydı ve bu yasayı çıkarsaydı, emin olun ki yer yerinden oynardı, Cuma namazları çıkışları protestolar olurdu.
Vatandaşın genelinde “benim partim ne yaparsa yapsın doğrudur” mantığı var. Ülkemizde bir partiye bağlılık maalesef bir dine bağlılık gibi görülüyor. İcraatlarıyla değerlendirilmesi gereken siyasiler, göründükleri eğilimlerle önceden notları verilip, ne yaparsa yapsın tabanı tarafından sahip çıkılıyor. Bu anlayışa sahip bir ülkeyi bölmekte ne var, işin başındakileri satın alıyorsunuz gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Anayasa’daki APO güdümlü köklü değişiklere ses seda çıkarılmamasının bir nedeni de iktidarıyla muhalefetiyle Meclis içerisindeki bütün partilerin sürece verdikleri destektir.
En çok tepki göstermesi gerekenlerin lideri bile tabanına sakin olun çağrısı yapıp, tepkileri yatıştırıyor. Hatta Anayasa komisyonuna gönderdikleri temsilcileri “AKP bırakırsa, süreci biz devam ettiririz” diyerek, sürece olan gönülden desteklerini ilan ediyorlar.
Millet de sağına bakıyor, soluna bakıyor, hiçbir yerde tepki yok, “bizimkiler bu ‘milletsiz’ anayasa taslaklarına evet dedilerse bir sorun yoktur herhalde” diyerek oturdukları yerde oturuyorlar. Kimileri ABD ve AB’den aldıkları akılla, kimileri verdikleri krediyle, kimileri tepkisizlikle, kimileri de terörle, söylemlerle, icraatlarla Türkiye’nin parsellenme sürecine hep birlikte destek veriyorlar.
Sürece “hayır” diyen bir tek Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) var. Milletimiz anketlerde BTP’ye olan desteğini yüzde 18’lere çıkartıyor ama bu yapılan yanlışları düzeltmek için yeterli değildir. Çözüm için BTP’nin tek başına iktidar olması gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025