Ülke yangın yeri...
Ateş kapıyı, pencereyi sarmış durumda! Acısını muhtemelen bölünme süreci tamamlandığında ta yürekten hissedeceğimiz yıkıntı, sarsıntı ve çöküşle karşı karşıyayız.
Öz ellerimizle çıkardığımız kanunlarla ve kurallarla, asker ve polisimizle -devlet gücüyle- devletimizi yıkıyor; ayağımıza kurşun sıkıyoruz...
Güneydoğumuzda yaşanan bu terör ve bölünme hiç şüphesiz iş bilmez ve dışarıya teşne olmuş siyasetin geldiği noktadır. Hiç kabahatli aramaya gerek yoktur. İşin bu derece dal-budak salması; birbirinden hiçbir farkı olmayan Meclis'teki siyasi partilerin yıllardan beri açılım ve saçılımla bölünmeye harç taşımalarındandır, gelinen bu süreç...
Bunca yıldır bu siyasiler kardeşkanı akmaması için hangi çabayı ortaya koymuşlardır? Hangi yaraya merhem olmuşlardır? Terörü kökünden kazıyıp atacak hangi projeleri ve çözümleri seslendirmişlerdir?
Hem AB'ci olup hem de terörü çözemezsiniz!
ABD'de icazet alıp, ABD'yi stratejik ortak görüp terörü çözemezsiniz!
İsrail'le kapalı kapılar ardında görüşüp, dost ilan ederek terörü yenemezsiniz! Barzani ve Talabani dostluğuyla terör bitemez!
Dışarıdan borç alarak terörü bitiremezsiniz!
Güneydoğu'da tarım ve hayvancılığı bitirip, üretimsizlik ve istihdamsızlıkla terör asla bitmez ve bitemez!..
Maalesef Meclis'te bulunan siyasi partiler, AB kapılarında ve Atlantik ötelerinde kendilerine ezberlettirilen bölünme oyununu körüklemekten başka hiçbir şey ortaya koymamış-koyamamışlardır. Ve gelinen bu süreçte topyekün elele vererek ayrılığın ve ayrışmanın anayasasını yazmışlardır.
Apo'nun İmralı'dan yönettiği bir Türkiye ve teslim aldığı bir hükümet profiliyle gelinen nokta ortada: Tıpkı Suriye gibi göçe mecbur bırakılan Sur halkı, Diyarbakırlı ve en nihayetinde Güneydoğu...
Bölünmeyi bu millete yedirdi ve içselleştirdiler...
Her şey terör lehine işledi ve Selahattin Demirtaş geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da yaptığı konuşmada son noktayı koydu: "Özerklik istiyoruz, Kürdistan'ı kuracağız"...
Gelinen bu bölünme sürecinde diyebiliriz ki, çözüme yönelik tek ve anlamlı çıkışı ortaya koyan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Sayın Baş, bölgedeki her insana vatandaşlık maaşı vereceklerini dile getirerek aynen şöyle demiştir: "Bu maaşı her aileye vereceğiz. Anneler-babalar mutlu olacak, devletine baba diyecek. Bu maaşı alan hangi anne-baba evladının dağa çıkmasına müsaade eder ki?"
Prof. Dr. Haydar Baş, gençleri kazanmak adına da, "İstanbul'daki bir gençle Hakkari-Şemdinli'deki bir genci aynı üniversite sınavına sokmak adil midir?" sorusunu sormuş, bir baba şefkatiyle tüm halkımızı bağrına basıp, kardeşliğin ve olması gereken adaletin anayasasını yazmıştır. Bugün birlik ve beraberliğin, çözümün, adaletin, kardeş olmanın, huzurun adı Haydar Baş'tır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlediğimiz ve kulak verdiğimiz gün, yüzümüzün güldüğü ve iki yakamızın bir araya geldiği gün olacaktır?
Ateş kapıyı, pencereyi sarmış durumda! Acısını muhtemelen bölünme süreci tamamlandığında ta yürekten hissedeceğimiz yıkıntı, sarsıntı ve çöküşle karşı karşıyayız.
Öz ellerimizle çıkardığımız kanunlarla ve kurallarla, asker ve polisimizle -devlet gücüyle- devletimizi yıkıyor; ayağımıza kurşun sıkıyoruz...
Güneydoğumuzda yaşanan bu terör ve bölünme hiç şüphesiz iş bilmez ve dışarıya teşne olmuş siyasetin geldiği noktadır. Hiç kabahatli aramaya gerek yoktur. İşin bu derece dal-budak salması; birbirinden hiçbir farkı olmayan Meclis'teki siyasi partilerin yıllardan beri açılım ve saçılımla bölünmeye harç taşımalarındandır, gelinen bu süreç...
Bunca yıldır bu siyasiler kardeşkanı akmaması için hangi çabayı ortaya koymuşlardır? Hangi yaraya merhem olmuşlardır? Terörü kökünden kazıyıp atacak hangi projeleri ve çözümleri seslendirmişlerdir?
Hem AB'ci olup hem de terörü çözemezsiniz!
ABD'de icazet alıp, ABD'yi stratejik ortak görüp terörü çözemezsiniz!
İsrail'le kapalı kapılar ardında görüşüp, dost ilan ederek terörü yenemezsiniz! Barzani ve Talabani dostluğuyla terör bitemez!
Dışarıdan borç alarak terörü bitiremezsiniz!
Güneydoğu'da tarım ve hayvancılığı bitirip, üretimsizlik ve istihdamsızlıkla terör asla bitmez ve bitemez!..
Maalesef Meclis'te bulunan siyasi partiler, AB kapılarında ve Atlantik ötelerinde kendilerine ezberlettirilen bölünme oyununu körüklemekten başka hiçbir şey ortaya koymamış-koyamamışlardır. Ve gelinen bu süreçte topyekün elele vererek ayrılığın ve ayrışmanın anayasasını yazmışlardır.
Apo'nun İmralı'dan yönettiği bir Türkiye ve teslim aldığı bir hükümet profiliyle gelinen nokta ortada: Tıpkı Suriye gibi göçe mecbur bırakılan Sur halkı, Diyarbakırlı ve en nihayetinde Güneydoğu...
Bölünmeyi bu millete yedirdi ve içselleştirdiler...
Her şey terör lehine işledi ve Selahattin Demirtaş geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da yaptığı konuşmada son noktayı koydu: "Özerklik istiyoruz, Kürdistan'ı kuracağız"...
Gelinen bu bölünme sürecinde diyebiliriz ki, çözüme yönelik tek ve anlamlı çıkışı ortaya koyan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Sayın Baş, bölgedeki her insana vatandaşlık maaşı vereceklerini dile getirerek aynen şöyle demiştir: "Bu maaşı her aileye vereceğiz. Anneler-babalar mutlu olacak, devletine baba diyecek. Bu maaşı alan hangi anne-baba evladının dağa çıkmasına müsaade eder ki?"
Prof. Dr. Haydar Baş, gençleri kazanmak adına da, "İstanbul'daki bir gençle Hakkari-Şemdinli'deki bir genci aynı üniversite sınavına sokmak adil midir?" sorusunu sormuş, bir baba şefkatiyle tüm halkımızı bağrına basıp, kardeşliğin ve olması gereken adaletin anayasasını yazmıştır. Bugün birlik ve beraberliğin, çözümün, adaletin, kardeş olmanın, huzurun adı Haydar Baş'tır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlediğimiz ve kulak verdiğimiz gün, yüzümüzün güldüğü ve iki yakamızın bir araya geldiği gün olacaktır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025