Bugün her zamankinden daha fazla millet olarak birliğe ihtiyacımız var. Maalesef yöneten siyasetçilerin kullandığı ayrıştırıcı dil ve ötekileştirici tavırlar, toplumumuzun birbirinden uzaklaşmasına sebep oluyor. Siyasette bu tarz çok tehlikeli. Bu bilindiği halde, bir koltuk ve menfaatleri koruma adına niçin böyle bir yol izleniyor. Bunun Türk milletine ne faydası var. Doğrusu bu konu Türk milleti için çok ciddi bir beka sorunudur.
Çünkü bizi biz yapan kültürel değerleri, inanç, örf, adet ve gelenekleri koruduğumuz müddetçe, bir oluruz, millet olup diri oluruz. Asırlar boyu Türk inanç ve kültürü, hoşgörü temelindedir. Yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevmek, bizim birlik mayamızdır. Onun için asırlar boyu, milletimizin arasına fitne tohumu ekmek için, ara ara uğraşılmışsa da millet nezdinde kabul görmemiştir. Hangi görüş, düşünce, mezhep ve meşrepten olursa olsun. Türk milletinde Ehl-i Beyt yolu, Hacı Bektaş anlayışı galip gelmiştir.
Ehl-i Beyt mantığı ve öğretisi Türk İslam anlayışında baskın olmuştur. Çünkü Türkler kadim kültürlerini, İslam'da tek yol olan Ehl-i Beyt'in anlayışıyla yoğurarak yaşamayı çok güzel başarmışlardır. Bunda İslam inanç ve yaşantısını direkt Ehl-i Beyt imamlarından ve onların yarenlerinden almaları çok önemlidir. Böylece tüm Türk toplulukları olarak, geçmişle gelecek arasındaki bağı çok güçlü tutmuşlardır.
Asırlar boyu kurulan Türk devletlerinin adları değişse de, tevhidin merkezi Ehl-i Beyt inancı bütün fitneleri bozup, milli birliğimizi tesis etmemizi sağlamıştır. Özellikle Anadolu'da Hünkar Hacı Bektaş Veli ve yarenlerinin gayretli inanç ve kültür çalışmaları bu konuda çok çok önemlidir. Emevi din anlayışının milletimiz arasında kabul görmemesi Ehl-i Beyt ocağına bağlılığımızdandır.
Dönem dönem saltanat, Emevi din anlayışını, Halidi Nakşibendi ekolü anlayışının medreseleri ele geçirmesiyle Türk milletine zorla dayatmışsa da bu genel kabul görmemiştir. Bu anlayıştan Türk milleti ve devletleri hep zarar görmüştür. Milli birliğimiz zayıflamış, kargaşa ve huzursuzluk hakim olmuştur. Bu da hep dış güçlerin işine yaramıştır. İçerde de kendilerine bu yobaz zihniyetten yandaşlar bulmuşlardır.
Tıpkı kurtuluş savaşı sırasında Nakşibendi anlayışa sahip kişilerin İngilizlerle, Yunanlılarla vs. birlik olup Mustafa Kemal Paşa'nın ve Kuvâ-yi Milliyeci arkadaşlarının katli vaciptir, fetvalarıyla karşısında olup, savaşmaları gibi.
Fakat bu oyunlar hep vicdanı hür, Ehl-i Beyt kültür ve sevdasıyla yoğrulmuş, âlimlerle, ariflerle, asker, sivil, kadın, erkek tüm Türk milletiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde çok acılar çekilip, destanlar yazılarak bertaraf edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti de bu tarihi kültür ve anlayış üzerine temellendirilmiştir. Elbette bu kültürden yetişmiş bir Türk oğlu Türk olan Atatürk'te çok iyi bildiği bu toplumsal birliğin unsurlarına dikkat etmiştir. Atatürk düşmanlığının temelinde tevhidin merkezi Ehl-i Beyt inancına ve kültürüne sahip olması yatıyor.
Seksenli yılların öncesi ve sonrasında, yenidünya düzeni adı altında ortaya koyulan planda, Türk milletinin birliğini bozmak için; sağ, sol, Alevi, Sünni vb. gibi çalışmalarla tarihi oyunu yine uygulamaya koydular. Çeşitli toplum örgütleri ve siyasilerde bu oyuna maalesef zaman zaman geldiler.
Tam da bu zamanda Prof. Dr. Haydar Baş oyunları bilen ve ileriyi görüp çözüm yolları ortaya koyan bir bilge insan olarak, Türk milletine yolunu gösteren, aydınlatıcı ışık oldu. Tıpkı Ehl-i Beyt yolunu kendine rehber edinen, Hünkâr Hacı Bektaş, Sarı Saltuk, Abdal Musa, Yunus Emre, Mevlana gibi çağın gereklerini bilen bilge bir kişi olarak yollara düştü.
Milli birliğin temel unsurlarını, tevhidin merkezi Ehl-i Beyt yolunu, ekonomik bağımsızlık için Milli Ekonomi Modeli'ni, tüm vatandaşlarımızın Atatürk'ün çizgisinde buluşması için Hoş geldin Atatürk eserini, konferans panel ve açık oturumlarla çok sevdiği Türk milletine anlattı. Bunu yaparken hiç bir kınayıcının kanamasından çekinmedi. Bu inançla yetişen kadrosuyla milleti için çalıştı. Bununla da kalmadı görüşlerini uluslararası toplantılarla, tüm dünyaya duyurdu ve kabul görmesini sağladı.
Her kesimden insanın bilgesi, Haydar Hoca'sı oldu. Bu karanlık oyunların en sinsi şekilde oynandığı ortamda, iyi ki onu tanımışız, iyi ki Haydar Hocamız fikirleriyle, fiiliyatıyla önümüzü açtı. Her kesimden insan tıpkı Atatürk gibi onunla da bir oldu ve istifade etti.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın hazırlattığı, babası Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın hayatı, fikirleri, eserleri ve mücadelesini anlatan "Benim" isimli belgeselde çok net gördüğümüz bir gerçek var. Onun şu veya bu şekilde fikriyle, haliyle, eserleriyle, mücadelesiyle, dokunduğu akademisyen, siyasetçi, kanaat önderleri, esnaf, sanayici, kadın, erkek, genç, yaşlı herkes ama herkes için Prof. Dr. Haydar Baş bilge, arif kişiliğiyle, can simidi, yol gösterici bir önder.
Hep söylediği gibi, "Biz öyle tohumlar ektik ki, milletimiz için asırlar boyu sürecek bir yol. Artık bundan sonra bizim dönemimiz başladı." Bu sözünün karşılığını bugün toplumda Bağımsız Türkiye Partisi genel başkanı Hüseyin Baş'a olan teveccühten görüyoruz. Sosyal medyada milyonlarca izlenen videolarının karşılığını BTP kadroları sahadaki çalışmalarında ve anketler yansımasında net görülüyor.
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023