Eğitim ve adalet

Bir ülkenin kalkınmasında ve vatandaşlarının refahında en önemli etkenlerin başında eğitim ve adalet gelir. Çünkü eğitim seviyesi yüksek bireylerden oluşan toplumda, her konuda emanet ehline verilir. Liyakatli bireylerin çokluğunda, sorunlara yeni ve gerekli çözümler üretilerek milletinin refah seviyesi yüksek bir devlet meydana gelir.

Elbette bunun da toplumda meydana gelmesi için mutlak adaletin tesis edilmesi şarttır. Adaletin tesis edilmesi için de ahlaki erdemlerin, yediden yetmişe herkeste kabul görmesi şarttır. Bununla beraber bu erdemli yaşantının vatandaşlar tarafından kabul görmesi ve korunması gereklidir.

"Bir memlekette ne kadar mükemmel nizam ve kanunlar olursa olsun, o mükemmel nizamı ve kanunları uygulayacak erdemli, ilkeli insanlara ihtiyaç vardır." Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan bu güzel söz toplumlar için eğitim ve adaletin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

24 Kasım'da kıymetli öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutladık.

Adaletli fertler bu kıymetli öğretmenler sayesinde topluma kazandırılır.

Kanunlar Meclis tarafından yapılır. İnsanların bunlara uyması istenir. Yetersiz kaldıklarında değiştirilir. Bir ihtilaf durumunda mahkemeler devreye girer. Fakat her hukuki olan adaleti ortaya çıkarmaz.

Çok felsefeye dalmadan adalet için; kanun ve nizamın uygulanmasını sağlamak, eğitimli bireyler toplumda çoğunluğu elde etmesiyle oluşturulur.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de yapmak istediği tam da budur.

Türk toplumunun kadın erkek her ferdinin eğitim ve öğretim görmesi için hızlı, gayretli adımlar attı.

Eğitim için fırsat eşitliği sağlayarak, milletin her kesiminden aydın insanların bir cevher gibi bulunup ortaya çıkmasını sağladı.

Bu sayede sadece parası olanlar değil de, köylüsü kentlisi herkes bu haktan istifade etti.

Yeni harflerle Türk toplumu olarak, ana dilimizle daha kolay yazdık, okuduk ve anladık.

Okullarımızda temel bilimlerin yanında, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, ahlaki vb. birçok dersler müfredatta titizlikle okutuldu.

Eğitimde seçici davranılarak, kabiliyetlerine göre insanlar yönlendirildi. Onlara imkân sağlandı.

Yeni kazanılan idealist öğretmenler sayesinde, suya atılan büyük taş misali dalgalar hızla toplumda yayıldı. Cumhuriyetimizin değerlerine sahip, eğitimli, erdemli, çalışkan, adalet sahibi insanlar Türk toplumunda çoğaldı.

Dolayısıyla liyakatli insanlara teslim edilen işler ve görevler sayesinde, Atatürk'ün Fazilet dediği "cumhuriyetimizin" nesilleri yetişti.

Cumhuriyetimizin 100. yılında bu anlayışla yetişen fertlere ne kadar da ihtiyacımız var.

Eğitimde ihtiyacımız olan;

Matematik, fizik, kimya, biyoloji ve astronomiyi kapsayan temel bilimler. Son yıllarda gerekli ilgiyi maalesef milli eğitim müfredatında görmüyor. Bu da toplumumuzda her sahada liyakatli, işinin ehli, uzman kişilerin çok sayıda yetişmesini engelliyor.

Uzun yıllardan beri bu temel bilimleri oluşturan dallarda, sınav sonuçlarında alınan puanların düşüklüğü ve hatta sıfır çeken öğrencilerin sayısının çoğalması, izlenilen eğitim politikalarının yanlışlığının göstergesi.

Üstelik bir de tercih edilen kapitalist ekonomi modelinin sonucu olarak, sürekli, hızla fakirleşen toplumumuz, çocuklarını okutamaz hale geldi. Tıpkı bataklıkta yaşam mücadelesi veren bir toplum olduk.

Bunlar bizim millet olarak doğru düşünmemizi ve doğru tercihler yapmamızı engelliyor.

Çözüm gözümüzün önünde olmasına rağmen görmekten aciz bir durumdayız.

Cumhuriyetimizin kuruluş ayarlarına bizi getirecek olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve sosyal devlet anlayışıdır. Bu model yirmi yıldan fazla bir zamandan beri açık ve net anlatıldı. Dünyada da uygulanıyor.

Hukukun adaletle uygulanması, refah seviyesi yüksek, eğitimli bir toplum sayesinde olur.

Önümüze iktidar ve muhalefet tarafından konulan çaresiz dayatmalara mahkûm değiliz. Çözümün adresi BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın yanında, kadrolarının içinde yer alırsak, hakkımız olan şerefiyle yaşamaya kavuşuruz.