"Kapitalizmin laboratuvarı pokerdir. Yani kumar veya aldatma. Pokerin maddesi para, ruhu blöftür. Hedef karşısındakinin eline bahse girip kazanmak. Blöfün özü ise kuvvetli eli zayıf, zayıf eli kuvvetli hissettirme numarasıdır". John Mc Donald, kapitalizmi işte böyle tarif ediyor. kapitalizmi kısa ve özlü olarak tarif etmek için bir yarışma açılsa, herhalde John Mc Donald'ın tarifi birinci gelir.
John Mc Donald'ın tarifinin doğruluğu, ABD'nin yedi numaralı şirketi konumunda olan Enron'un iflasıyla bir kere daha teyit edildi. ABD tarihinin en büyük şirket iflasını Enron ile yaşadı. Enron'un iflası ABD kongresinin birinci gündem maddesi oldu. Bu iflasla yüzbinlerce kişi işinden, sigortasından ve emeklilik yatırımlarından mahkum kaldı. Enron üzerinde bağımsız denetçi kuruluşların yaptığı araştırma, Enron'un bilanço oyunları ile şirket gelirlerini şişirerek hisse senetlerinin değerini yükselttiğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca Enron'un denetimini üstlenen denetçi şirketin, şirketle ilgili pekçok bilgiyi imha ettiği belirlendi.
Haftalık Business Week Dergisi Enron'un iflasını kapak konusu yaptı. Dergide yer alan makalede şöyle deniliyor: "Dünya tarihinde kurumsal kültürümüzü sarsan, derinden etkileyen bazı olaylar vardır. Enron olayı bunlardan birisidir". Dikkat edilirse, üzerinde durulan konu şirketin iflası değildir. Zira kapitalizmde her yıl belli sayıda şirketin iflası, kapitalizmin sağlıklı işlediğinin işareti sayılır. Yani kapitalizmde iflas, ne suçtur, ne de ayıptır. Gayet normal bir durumdur. Bundan dolayı kapitalistlerin şöyle bir sloganı vardır: "Şirketleri iflas etmeyen ülkenin, ekonomisi iflas eder".
O halde Enron'un iflası, niçin ABD yöneticilerini bu kadar korkuttu ve endişeye sevk etti? ABD'nin dünyaca ünlü ekonomisti Prof. Paul Krugman neden "bu iflası bir şirketin değil, bir sistemin iflası" olarak nitelendirdi? Sebebi şu: Amerikan şirketlerinin en önemli kaynağı borsadır. Borsada şirketlerin bilançolarına göre senetleri yükselir veya düşer. Enron'un bilançolarında şişirme yapması ve iflası, borsa yatırımcılarını ürküttü. Borsa yatırımcıları, hisse senetlerini satın aldıkları diğer şirketlerin de, Enron gibi yapıp yapmadıklarını nereden bilecekler? Öyle ya, ABD'nin en büyük şirketlerinden biri olan Enron, bu sahtekârlığı yaptığına göre, diğerleri de hayli hayli yaparlar. Diğerlerinin yapmadığı ne malum?
Eğer bu şüphe borsa yatırımcılarının arasında dalga dalga yayılırsa, borsa çöker. Borsa çökünce, ABD'de şirketler çöker. Sonuç, Paul Krugman'ın dediği gibi "sistemin iflası olur". Başka bir deyişle, borsada hayallerin alınıp satıldığı anlaşılınca, ABD'de şirketler, şirketler çökünce de, ABD çöker. İşte ABD yöneticileri bundan korkuyor. Kağıttan kaplan oldukları anlaşılacak diye ödleri patlıyor. Onun içindir ki, Enron'un iflası üzerinde ciddi ciddi duruyorlar. Başka türlü olsaydı, bu iflas, ABD'de gündem dahi edilmezdi.
Korkunun ecele faydası olmaz. ABD'inin korktuğu eninde sonunda başına gelecektir. Bazı ekonomistlere göre Enron'un iflası, sistemin iflasının bir başlangıcıdır. Gerçekten öyle olacak mı? Bu iflas,sistemin iflasını getirir mi, getirmez mi? Bunu zaman gösterecektir. Ama şu bir gerçek ki, ABD'nin sistemi büyük bir yara almıştır. Şimdi hep birlikte izleyelim. Bu sistemi bize örnek gösterenler ne yapacaklar? "Bu sistemde de iş yok, gelin kendi milli ekonomik sistemimize dönelim" mi diyecekler, yoksa "başka yol yok" yalanı ile yine halkı aldatmayı mı deneyeceklerdir? Bizi ilgilendiren işte burasıdır.
ABD'li ekonomistler "ABD'nin sistemi en iyi değildir ama, alternatifi de bulunamamıştır" diyorlar. Onlar böyle diyebilirler. Fakat Türkiye'de hiç kimsenin bu şekilde konuşma hakkı olamaz. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın sunduğu "Milli Ekonomi Modeli" ayna gibi önümüzde duruyor. Bu model, sadece bizim değil, bütün insanlığın yararınadır. Tabii ki, görene... Köre ne?
John Mc Donald'ın tarifinin doğruluğu, ABD'nin yedi numaralı şirketi konumunda olan Enron'un iflasıyla bir kere daha teyit edildi. ABD tarihinin en büyük şirket iflasını Enron ile yaşadı. Enron'un iflası ABD kongresinin birinci gündem maddesi oldu. Bu iflasla yüzbinlerce kişi işinden, sigortasından ve emeklilik yatırımlarından mahkum kaldı. Enron üzerinde bağımsız denetçi kuruluşların yaptığı araştırma, Enron'un bilanço oyunları ile şirket gelirlerini şişirerek hisse senetlerinin değerini yükselttiğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca Enron'un denetimini üstlenen denetçi şirketin, şirketle ilgili pekçok bilgiyi imha ettiği belirlendi.
Haftalık Business Week Dergisi Enron'un iflasını kapak konusu yaptı. Dergide yer alan makalede şöyle deniliyor: "Dünya tarihinde kurumsal kültürümüzü sarsan, derinden etkileyen bazı olaylar vardır. Enron olayı bunlardan birisidir". Dikkat edilirse, üzerinde durulan konu şirketin iflası değildir. Zira kapitalizmde her yıl belli sayıda şirketin iflası, kapitalizmin sağlıklı işlediğinin işareti sayılır. Yani kapitalizmde iflas, ne suçtur, ne de ayıptır. Gayet normal bir durumdur. Bundan dolayı kapitalistlerin şöyle bir sloganı vardır: "Şirketleri iflas etmeyen ülkenin, ekonomisi iflas eder".
O halde Enron'un iflası, niçin ABD yöneticilerini bu kadar korkuttu ve endişeye sevk etti? ABD'nin dünyaca ünlü ekonomisti Prof. Paul Krugman neden "bu iflası bir şirketin değil, bir sistemin iflası" olarak nitelendirdi? Sebebi şu: Amerikan şirketlerinin en önemli kaynağı borsadır. Borsada şirketlerin bilançolarına göre senetleri yükselir veya düşer. Enron'un bilançolarında şişirme yapması ve iflası, borsa yatırımcılarını ürküttü. Borsa yatırımcıları, hisse senetlerini satın aldıkları diğer şirketlerin de, Enron gibi yapıp yapmadıklarını nereden bilecekler? Öyle ya, ABD'nin en büyük şirketlerinden biri olan Enron, bu sahtekârlığı yaptığına göre, diğerleri de hayli hayli yaparlar. Diğerlerinin yapmadığı ne malum?
Eğer bu şüphe borsa yatırımcılarının arasında dalga dalga yayılırsa, borsa çöker. Borsa çökünce, ABD'de şirketler çöker. Sonuç, Paul Krugman'ın dediği gibi "sistemin iflası olur". Başka bir deyişle, borsada hayallerin alınıp satıldığı anlaşılınca, ABD'de şirketler, şirketler çökünce de, ABD çöker. İşte ABD yöneticileri bundan korkuyor. Kağıttan kaplan oldukları anlaşılacak diye ödleri patlıyor. Onun içindir ki, Enron'un iflası üzerinde ciddi ciddi duruyorlar. Başka türlü olsaydı, bu iflas, ABD'de gündem dahi edilmezdi.
Korkunun ecele faydası olmaz. ABD'inin korktuğu eninde sonunda başına gelecektir. Bazı ekonomistlere göre Enron'un iflası, sistemin iflasının bir başlangıcıdır. Gerçekten öyle olacak mı? Bu iflas,sistemin iflasını getirir mi, getirmez mi? Bunu zaman gösterecektir. Ama şu bir gerçek ki, ABD'nin sistemi büyük bir yara almıştır. Şimdi hep birlikte izleyelim. Bu sistemi bize örnek gösterenler ne yapacaklar? "Bu sistemde de iş yok, gelin kendi milli ekonomik sistemimize dönelim" mi diyecekler, yoksa "başka yol yok" yalanı ile yine halkı aldatmayı mı deneyeceklerdir? Bizi ilgilendiren işte burasıdır.
ABD'li ekonomistler "ABD'nin sistemi en iyi değildir ama, alternatifi de bulunamamıştır" diyorlar. Onlar böyle diyebilirler. Fakat Türkiye'de hiç kimsenin bu şekilde konuşma hakkı olamaz. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın sunduğu "Milli Ekonomi Modeli" ayna gibi önümüzde duruyor. Bu model, sadece bizim değil, bütün insanlığın yararınadır. Tabii ki, görene... Köre ne?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018