Milyarlarca insan yıllardır demokrasi hayali ile yaşamaktadır. Şu an tam bir demokratik ve sosyal devlet ortada yoktur.
Herkes biliyor ki, öncelikle insan hakları, demokrasinin temelidir. İnsan hakları dendiğinde, çok ülkede, en çok ayaklar altına alınmış bir yapışkan çamuru düşünürüm. O çizmelerini giyip, burunları kaf dağında, ülkesini yalanla dolanla idare edenlerin, insan haklarını çizmeleri ile çiğnerken sonunda çizmelerinin çamurda kalıp kendilerinin çamura gömüldükleri tarih boyu gözlenmiştir.
Her bir ferde sesleniyorum! Senin de benim de haklarım eşittir. Ne bir fazla ne de bir eksik. Hepimiz insanız. Bana göre "insan, karşısındakini, aynada kendisi olarak görebilendir." İnsan ihtiyaçları, Prof. Dr. Haydar Baş hocaya göre, elin parmakları sayısını aşmayacak kadardır. Ama ihtiraslarının sınırını belirlemek asla mümkün değildir. İşte, insan ihtirasları ile başkalarının hakkına tecavüz ettiğinde insanlıktan uzaklaşacaktır. Bu nedenle hakiki idarecilerin görevi, halkının tamamının temel ihtiyaçlarını temin etmektir.
Bu görev, devletin bağımsızlığına asla zarar verecek nitelikte olamaz. Bayrağına, vatanın bir karış toprağına, halkının mal ve can emniyetine ve namus emniyetine zarar vermeyecek şekilde kanun ve tedbirlerin belirlenmesi, devletin görevidir. Yüzde 12.9 oranı işsizlik oranıdır (son açıklanan verilere göre) aslında daha fazladır. Buna göre, Resmi rakamlarla Ülkemizde 100 kişiden 13 kişi işsiz demektir. Bunların içinde 30 bin ziraat mühendisi mevcuttur. Halihazırda çalışan (bakanlık kadrolarında 277 mühendis, 150 tekniker, 50 teknisyen) diğerleri görüldüğü gibi ortada.
Kendi arazileri olanların zaten işsizlerle sayılması olamaz. Bir zamanlar tarım yapan ülke nüfusunun yüzde 75'i tarım ve hayvancılık yaparken bu nüfus nerede ise yüzde 5'lere düşürülmüştür. Dış kaynakların emri ile yapıldığı kesin olarak bilinen bu durum, AB aşkının bir sonucudur. Bunun için uygulanan taktikler gizli değildir.
Bir an önce tarım ve hayvancılık tam destek almalıdır. Bunu dışarıdan borç alıp köylüye kredi vererek yapmak hiçbir şey kazandırmaz. aksine daha da vahim hale getirir. Borç artımını oluşturur.
Milli Ekonomi Modeli'nde sosyal devletin tanımında, halkımızın her kesimi tam ve karşılıksız destek alacaktır. Bunun ilk adımı elbette vatandaşlık maaşının devreye konmasıdır. Bu tam manası ile modelin olmazsa olmazıdır. Dışarıdan dolar borcu ile asla mümkün değildir. Maaşlarımızı bile alınan borçlarla ödeyen devletimiz işin içinden çıkamayacağımız borç ve faiz çukurunda çırpınmaktadır.
Borç yiğidin kamçısı olamaz, borç ancak yiğidin ayıbı olabilir. Modele göre iş denildiğinde, anlaşılan herkesin bir işinin olmasıdır. Yani iş ilanı verip 3-5 kişilik kadroya binlerce talipten 5 tanesini almakla işsizlik önlenemez. Bunun sonucu bu gün düşülen durumdur. Halbuki, kadroya göre kişi seçmek yerine kişiye göre iş düşünülse idi, en azından elinde bir diploma olan insan derhal iş sahibi olabilirdi.
Örnek verelim. Tarımdan başlayalım. 30 bini aşkın ziraat mühendisine sahip ülkemizde tarım yapılan veya uygun arazilere en azından birkaç mühendis görevlendirip, köylü kardeşlerimize rehberlik yapmaları, ürün ve toprak analizlerine göre tohum ve diğer ihtiyaçların tayininde, ürünlerin kalite ve değerlenmesinde görevlendirilmesinde, tarım tekniklerinin uygulanmasında, tohum seçiminde ve gerekli toprak bakımları ve ürünlerin pazarlanmasında yol göstermeleri ve gerekli işlemleri yapmaları sağlansa idi dışarıdan hiçbir ürüne ihtiyacımız olmaz ve sefaletimiz konu olmazdı.
Milyonlarca metre karelik ektirilmeyip sahiplerine dış borç alıp para ödenen toprak, özelliklerini 5 yılda kaybetmiştir. Buna hangi topluluk onay verebilir. Bu, tarıma vurulan büyük darbedir. Tarımdaki hatalardan bir diğeri üreticiye tohum yönünden İsrail tohumu baskısı ve GDO tahribatı. Bütün bunlara sebep diploma verip iş verememektir. Otuz bini aşkın ziraat mühendisi varken büyük bir tarım ülkesinde dışarıdan gelen tarım ürünleri ülkemiz için ayıbın ötesindedir.
Unutmayın borç alanın kaderi, her zaman sömürülmek ve sonunda maalesef esarettir. Elbette köyünde toprağını kaybeden insanlar aç kalmamak için şehirlere yığılmıştır. Yapacakları tek şey yaşamak için çalışmaktır. Durum malum. Diplomalısı bile işsiz olan ülkenin daha nesini anlatabilirsiniz. Daha başka bir taktikle, Büyükşehir ilanı ile köyleri mahalle yapıp topraklarını arsa yaparak nüfusunu şehir merkezlerine sürdük ve arazilerindeki çiftlikleri, meraları ellerinden aldık. Arsa yaparak hem tarımı hem de hayvancılığı yok ettik. Diğer diplomalı işsizleri de düşünürsek toplam işsiz mühendis sayısı 100 bin civarındadır. İçinde olmayan mühendislik dalı yoktur. Çok güzel ve faydalı şekilde iş sahalarında büyük bir potansiyeldir. Devlet bu gücü şu ana kadar heba etmiştir.
(Devam edecek...)
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017