Bir ada hikayesi

Korsika Fransa'nın bir parçasıdır fakat öteden beri "ayrılıkçı" bir karakter taşır. Akdeniz'deki bu küçük adanın Fransa'dan kopma isteği bir türlü bitmez ve gizli açık devam edip durur. Ada bir "süper vali" aracılığı ile yönetilir, ama bir süre önce bu valilerden Claude Erignac da bir suikaste kurban gitmişti.

François Santoni eskiden Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLNC) adlı illegal bölücü örgütün militanı idi.

"Küreselleşen" dünya koşulları gereği örgüt bir süre önce silahlı mücadeleyi bıraktı ve "siyasallaşmaya" başladı. Ortaya "Cuncolta Naziunalista" adıyla çıktı, Fransa'dan ayrılma mücadelesini bu "legal" kimlikle yürütmeye başladı. Eski militan Santoni de bir süre bu legal örgütün genel sekreterliği görevinde bulundu.

Santoni bu küçük adada yaşamaya devam ederken felsefeye ve yazarlığa merak sardı. FLNC kurucularından Jean-Michel Rossi ile birlikte kitap yazdı. Bu kitapta , eski mücadele arkadaşlarını silah ve uyuşturucu kaçakçılığıyla suçladı.

Rossi yaklaşık bir yıl önce öldürüldü.

Santoni geçen hafta yaşadığı küçük adanın Monaccia d'Aullene köyünde, katıldığı bir düğünden geceyarısı ayrılırken, aniden açılan otomatik silah ateşiyle başından vurularak öldürüldü. Davetlilerin gözleri önünde meydana gelen dehşet verici saldırıda, damat ve bir koruma da serseri bir kurşunla bacağından yaralandı. Korumalar ateşle karşılık vermelerine rağmen saldırganlar kaçmayı başardı.

Eylemin ardından saldırganlar, bir otomobille kaçmayı başardılar. Olay yerine gelen polis, otomobili köy dışında terkedilmiş ve yakılmış bir durumda buldu. Otomobilin çalıntı olduğu anlaşıldı. Fransız polisi, saldırganları el kadar adada bulamadı. Olaydan kısa bir süre sonra polis, saldırganların kaçtığını ve izlerini kaybettirdiklerini duyurdu.

Santoni'nin suikasta kurban gitmesi, Fransa'yı karıştırırken, muhalefet, hükümeti topa tuttu. Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Birlik Partisi, hükümetin Korsika'da uyguladığı siyasi sürecin şiddetin durmasına yardımcı olmadığını belirtti. Muhalefette yer alan Demokratik Liberal Parti ise siyasi sürecin işlemesi için şiddetin durmasının şart olduğunu kaydetti. Fransa Demokrasi Birliği Partisi de suikasttan sonra hükümetin Korsika ile ilgili uyguladığı siyasi süreci askıya alması gerektiğini bildirdi.

Düğünden çıkarken silahla taranan Korsikalı bölücü François Santoni, Hürriyet Paris Temsilcisi Muammer Elveren'le bir süre önce yaptığı görüşmede "Beni de öldürecekler" demiş. Santoni Elveren'e, Korsika'da işlenen üç ayrı cinayetin arka perdesini anlatan "Üç Cinayetin Kontra Araştırması'' adlı kitabı yüzünden kendisinin de bir cinayete kurban gidebileceğini söylemiş.

Santoni bu kitapta, Süper Vali Claude Erignac ile bağımsızlık yanlısı militanlardan Jean-Michel Rossi ve Jean-Claude Fratacci'nin öldürülmesiyle ilgili iddialarda bulunmuş ve şöyle ilâve etmiş; "Bu cinayetlerin sorumlusu Fransız devletidir. Ama Devlet bu cinayetleri, Korsika'daki örgütlerin iç hesaplaşması olarak göstermeye çalışmaktadır"

Ben Türkiye ile ilgili olmayan bu bölücülük olayını teferruatı ile anlatırken "ada, eski bölücünün rahatça yaşaması, felsefe ve yazarlığa merak sarması, bölücülüğün siyasallaşması, bölücü örgütün uyuşturucudan para kazanması, süper vali, süper valiye suikast, örgüt elebaşlarının iç hesaplaşması" gibi bir takım benzerliklerin üzerinde durmuyorum. Asla öyle bir niyetim ve kastım yok.

Fakat bakın örgüt adına haraç toplamak suçundan hakkında dört yıl hapis cezası bulunan Santoni, öldürülmeden önceki bu son röportajında ne diyordu:

"Fransız hükümeti bir kulp bulup beni de içeri tıkmak istiyor ama bunu yapacaklarına halen Paris'te bazı üst düzey yetkili ve polislerin bilgisi dahilinde haraç toplamayı sürdüren ayrılıkçı Kürt örgütü PKK'yı kontrol etsinler". (18.8.2001 Hürriyet)

Ben hiç İmralı, PKK, Öcalan dedim mi?

Santoni dedi.