Libya'da kalıcı ateşkesin sağlanması amacıyla Berlin Konferansı toplandı. 19 0cak 2020 tarihli toplantının sonuç bildirgesinde öne çıkan maddeler:
* Libya Temsilciler Meclisi'nin onayladığı tek, birleşik ve kapsayıcı bir hükûmetin kurulmasının desteklenmesi,
* Koordinasyonu sürdürmek için BM (Birleşmiş Milletler) bünyesinde bir Uluslararası İzleme Komitesi oluşturulması,
* Ateşkesin başlamasından itibaren taraflara ve destekçilerine askeri faaliyetlerine son verme çağrısı.
Libya konusunda katılan tarafların uzlaştığı nokta siyasi, yani silahsız çözüm oldu. Siyasi sürecin sürdürülebilmesi için Şubat ayında ikinci bir konferans düzenleneceği açıklamaları da peşinden geldi.
Libya'yı iç savaşın pençesinden kurtarmak için silah ambargosu konulunca, Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme tezkeresi tartışmaya açılabilir mi?
Sorunun yanıtı hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk açısından masaya yatırılabilir;
İç hukuk yönünden konu Anayasa'nın 92.maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.
Yine aynı madde hükmüne göre, yabancı ülkeye asker gönderme, uluslararası hukukun meşru saydığı hallerde söz konusu olabilir. Libya'ya asker gönderme tezkeresi Meclis'ten (TBMM) geçmiştir ama bu, uluslararası hukukun meşru saydığı duruma uygun mudur? Doğu Akdeniz'deki enerji savaşları nedeniyle Libya ile vardığımız uzlaşı antlaşmaları ulusal çıkarlarımız gereğidir ve bu anlaşılır. Ancak asker göndermemiz hususu ne kadar milletlerarası hukuk açısından meşrudur? Bu açıdan tezkerenin, anayasaya aykırı görüntü verdiği, söylenebilir.
Uluslararası hukuk penceresinden baktığımızda: Uluslararası hukuk düzeninde genellikle devletlerin ve sınırlı olarak uluslararası örgütlerin, çeşitli uluslararası hukuk kaynakları ya da hukuksal işlemleri aracılığıyla kabul ettiği kurallar, sadece bu kuralları kabul eden uluslararası hukuk kişilerini bağlar.
Berlin Konferansının uluslararası hukuk kişileri, toplantıya katılan taraflardır. Burada alınan kararlar ve ateşkes mutabakatı, konulan silah ambargosu, uluslararası hukuki işlem niteliğinde olup tarafları bağlar.
Biz de alınan kararlara imza koyduğumuza göre, silahsız çözüme uyma yükümlülüğümüz doğmuştur. Aksine yönelik asker gönderme tezkeresini çalıştırmaya devam edersek, uluslararası hukuku ihlâl etmiş oluruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berlin Konferansı sonuçlarından memnu olmamış görünüyor. Nitekim, Libya'da Hafter'in ateşkese uymaması durumunda gereken karşılığı vereceğiz diyen Erdoğan, silah ambargosunu deler mi, bekleyip göreceğiz.
İşin bu kertesinde;
Uluslararası ilişkiler açısından, ulusal çıkarlarımızı gözeterek, BM İzleme Komitesi ile koordineli bir diplomasi yürütmemizin daha yerinde ve hukuki olacağı görüşünde olduğumuzu söylemeliyiz. Yoksa haklı olduğumuz Doğu Akdeniz konusunda haksız duruma düşürülebiliriz.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023