"Ben yürürüm yane yane, aşk boyadı beni kaneNe âkilem ne divâne, gel gör beni aşk n'eyledi?" (Yunus EMRE)Sohbetlerimizde sînemizden taşanları, dostlar önemsiyorlar sağ olsunlar. Sonra; "Hocam! Filan gün, falan yerde bir şey demiştiniz, tekrarlar mısınız?" diyorlar, beceremiyorum!Mütevekkilâne yaşayıp, irticâlen/doğaçlama konuştuğum için, bir konuşmamın tekrarı bende asla mümkün değil!Atalarımız; "Yalan söylemeyin ki aklınızda tutma zahmetine katlanmayasınız" demişler. Hâfızları, hafızaları istisnâi derecede kuvvetli olan dostlarımızı tenzîh ederek hayatın öğrettiklerinden bilirim ki yalancıların hafızaları kuvvetlidir! Çünkü söyledikleri yalanı unuturlarsa perişan olurlar!Samîmi insanlar, hangi yaşta olursa olsun çocuk sâfiyyetindedir. Sevilmediği, sevmediği yerde ya çocukça içine kapanır, ya da çocukça şirretleşir ama sevdiği ve sevildiği yerdeyse bütün duygu ve düşünceleri çocuk sâfiyyetiyle alenîdir, âşikârdır...Her ilimizde ve her yerde yapılıyordur, İzmir'de de her ay bir kaç kere, müsait bir yerde toplanır; yârenlerle, cânlarla sohbetler eder, hemhâl oluruz. O toplantılardan birinde, yine irticâlen; "Arkadaşlar! Elin oğlu; hırsızını-arsızını, nursuzunu-uğursuzunu, yalancısını-dolancısını, câhilini-nâdanını savunuyor! Biz, bütün dünyada vahşi kapitalizmin sonu olarak algılanan Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet/Sosyal Devlet Projesi'nin mûcidi, üst üste koyulduğunda boyunu aşacak hacimde, elli cilde yakın eserler üretmiş, İslâm'ı takva yaşayan ve yaşatan, Türk'üm demenin yasaklanmaya çalışıldığı bir zamanda; "Türk oğlu Türk'üm" diye kükreyen, Muhteşem Türk Atatürk'e saçının telinden tırnağına kadar -olduğu gibi- sahiplenen ve yeniden Türkiye'ye tanıtmaya soyunan; 1334 yıllık Emevî Şövenizmini İslâm diye dayatan bütün tarîkat-cemaat maskeli dindışı dayatmaları ters yüz eden; Müslüman Türk dünyasını yeniden Ehl-i Beyt sevgisinin farziyyâtı ile tanıştıran; Hünkâr Hacı Bektaş'ın arslanla ceylanı kucakladığı gibi Türkiye'nin gerçek vatansever devrimcileri ile gerçek vatansever ve milliyetperver ülkücülerini, "Kâinat Devleti" ideali etrafında birleştiren Haydar Hocamızı anlatmakta yetersiz kalıyoruz! Böyle bir şey olabilir mi? Oysa biz; herhangi bir yere girdiğimizde; "Selamün aleyküm Haydar Hocam; Ve aleyküm es'selam Haydar Hoca'yı seven!" diye yapsak bile yeridir! Benzeri bir şeyler söylemiştim.Arkadaşlarımız, bu hamâsî konuşmamı sevmişler, sevmekle de kalmayıp -o günden beri- benden o konuşmanın tekrarını rica ediyorlar, Vallahi mümkün değil! Şu ân irticâlen o günkü söylediklerime benzetmeğe çalışarak bir şeyler yazmaya çalıştım! Benzedi mi bilmiyorum ama samîmi düşüncelerimin temeli bu...Sosyal Medya'da da, klavyemden sızıntılar olur. Meselâ;Hükümet öldü ortada bir cenaze var ve "Şimdi bu cenaze nasıl kalkacak?" diye sorulmuş! Resûlullah'ı (s.a.v.) cesurca çarpışıp epey müşrîki itlâf ettikten sonra savaş meydanında ölen sahâbiden birinin, savaş ganîmeti ufacık bir kolye veya takıyı izinsiz alıp heybesine koyduğu için cenâze namazını kıldırmadığını ve "O cehennemdedir!" dediğini bildiğimiz halde; "Bunların cenâze namazı kılınacak mı, kılınacaksa kim kıldıracak?" Benim sorum da bu! Diyorum!* * *"Tayyip tutmuş, Recep kesmiş, Bilal yemiş; Fetullah hani bana, hani bana demiş, kızılca kıyâmet de kopmuşmuş" diyorum!* * * İkindi güneşini arkalarına almış uzun gölgeli cücelerin cüce küçüğü dev(!)lerle yarışa gireceğim diye, günlerdir açıklayacağım "Mal Varlığım"ın hesâbını yapamıyorum! Öylesine hesapsız varlıklıyım ki! Kitaplığımdaki her biri üç-beş ayakkabı kutusundan saçılan milyon dolarlara bedel kitaplarım ve daktilo yerine kullanmaktan başka işime yaramayan bilgisayarımdan; özel günlerde Eşim Hanfendi ve Çocuklarımın hediye aldığı birbirinden özel ve güzel kalemlerimden başka malım yok! Bilgisayarımı da Oğlum aldığı için faturası onun üzerine!Benim bu zenginliğimle yarışabilecek Bin-ali, Milyar-ali, Trilyon-ali veya diğer partilerin başka paralı cimrîleri var mıdır ki? Madden bana güç mü yeter? Eşit şartlarda olmayacak ama bir kere de ben insafsız davranacağım!İzmir'deki bütün partilerin, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen cömertlikteki harîs cimrîlerini, mal varlığımla boğacağım! Haydar Hocam'ın Ehl-i Beyt Gemisi'ne binenler kurtulurlar, onlara bir sözüm olmaz! Vallahi iş BAŞ'a düştü, Ben Yürürüm Hepimizin Yerine diyorum!Ve şu ân ki bir ilhamla da; "Kurban söz konusu olduğunda, bütün bakışlar koçlara çevrilir" demiş Atalarımız! İzmir'e kurban olmak için adayım! Diyorum...Vallahi iş, BAŞ'a düştü! Baştürk'ümüzün itimadına layık olabilmek şevk ve heyecânıyla; Ben Yürürüm Hepimizin Yerine!..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017