Yıllardır "stratejik müttefik", "medeniyet projesi" diye peşinden koşulan Batı, yine yapacağını yaptı, mülteci bombasının pimini çekti ve elimize verdi.Almanya Başbakanı Merkel yaptığı açıklamada 1 milyon mülteci alacağını ifade etti, bunun üzerine Suriyeli mülteciler Ege'ye ve Edirne'ye akın ettiler.Uluslar arası kurallara göre Türkiye'nin mültecileri sınırdan geçirmesi mümkün değil, öyle ya da böyle geçerse de zaten AB ile 2013 yılının Aralık ayında imzalanan Geri Kabul Anlaşması'na göre bunlar yine geri iade edilecek.Diğer taraftan Ege'den kaçak geçişlere göz yumulsa özellikle minik Aylan'ın Bodrum sahiline cansız bedeninin vurmasından sonra buna da büyük tepkiler oluyor.Almanya başta olmak üzere Batılı ülkeler mülteciler için timsah gözyaşları dökerken, bir taraftan da insan hakları havarisi kesilirken, diğer taraftan mültecilerin batıya geçişinin bütün kapılarını da kapatıyor.Suriyeli mülteciler gelmesin diye Schengen vizesini askıya alan Almanya'nın gerçekten 1 milyon mülteci alacağına inanmak safdillik olmaz mı? Her şeye rağmen Avrupa'ya geçenler olabilir endişesiyle arada bulunan ülkelere de el altından "mani olun" talimatı veriliyor. Bunun üzerine Avusturya, Slovakya, Slovenya gibi ülkeler de Schengen'e mülteci ayarlaması yapıyor, Bulgaristan 1000 kadar askerini sınıra yerleştiriyor.Macaristan ise dün de bahsettiğimiz gibi daha sert önlemler alıyor, mültecilere terörist muamelesi yapıyor. Bu ülkelerin Almanya'ya rağmen bu uygulamaları hayata geçirmesi mümkün değil.Bunlar bir şekilde AB'ye ayak basanlara yapılan engellemeler ama AB asıl engellemeyi Türkiye'ye baskı yaparak, "bunları geçirmeyin" talimatı vererek gerçekleştiriyor.Bunun neticesi olarak İstanbul Otogarı, Edirne sınırı ve Ege sahilleri Batıya geçme umuduyla gelen mültecilerin acı manzaralarına sahne oluyor.Otobüslere binmeleri istenmiyor, bunun üzerine günlerce aç, susuz yürüyorlar; sınırdan Yunanistan'a geçmeleri mümkün değil, açlık grevleri yapıyorlar; Ege'den kaçak geçmeye çalışıyorlar ama yakalanıp geri gönderiliyorlar.Ve karşımıza şöyle bir manzara çıkıyor: AB'nin lokomotifi Almanya kucağını açmış 1 milyon mülteciyi babasının hayrına bağrına basacak ama Türkiye buna müsaade etmiyor!Dolayısıyla Suriyeli Müslüman mülteciler Haçlı Almanya'dan umut duyuyorlar, Müslüman Türkiye'den ise nefret ediyorlar.AKP'nin derin stratejili, sıfır sorunlu(!) Suriye politikasının ülkemizi getirdiği noktayı görebiliyor musunuz?Bir taraftan ABD, İsrail ve AB'nin talimatları doğrultusunda "dost Esad", "zalim Esed" oluverdi, en sağlam komşu ülkemizi bir anda BOP uğruna kaybettik, bir taraftan sınırlarımız kevgire döndü, küresel terörün ana güzergahı haline getirildik ve bu terör bugün bizi de vuruyor, bir taraftan da Arzı Mevut temizliği sebebiyle göçe zorlanan milyonlarca Suriyelinin Kilis'ten Edirne'ye, Artvin'den Muğla'ya açık mülteci kampı oluverdik.Hem de son hadiselerle içimizde bulunan bu milyonlar bizden nefret eder hale getirildiler.Bu tehlikeli durum, zaten BOP kapsamında etnik bir iç savaş planlanan Türkiye'nin başına başka bir ciddi sıkıntı anlamına gelmektedir ki, maalesef bunun sonuçlarını çok yakında göreceğiz.Türkiye'de sıkışıp kalmış, Türkiye'den nefret eden ve zaten kaybedeceği bir şey de kalmamış milyonlar? Sizce nasıl bir sonuç ortaya çıkar.AB ile Geri Kabul Anlaşması imzalandığı dönemlerde Başbakan olan Erdoğan, "AB'de sanki vizeler kalkarsa T.C vatandaşları Avrupa'ya akın edecekmiş gibi bir hava yaratılıyor. Avrupa'ya vize uygulaması 1980 darbesi sonrasında Türkiye'den çıkışı yasaklamak için uygulanan, Türkiye'nin talep ettiği bir şeydi. Artık bunlar bizim için tarih oldu. Türkiye kaçılan bir ülke değil, dönülen bir ülke oldu" ifadelerini kullanmış.AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström ise, "Geri Kabul Anlaşması'nı imzaladık. Bu aynı zamanda yeni bir işbirliği süreci de başlatıyor. Düzensiz göç ile ilgili Avrupa ile Türkiye bir araya geliyor" açıklaması yapmış.Mülteci krizinde gördük ki, Türkiye kaçılan bir ülke oldu. Anlaşmanın imzalandığı Aralık 2013 tarihlerinde Türkiye'den AB'ye düzensiz bir göç yoktu, ama bugün var.Demek ki, AB böyle bir düzensiz göçün olacağını gayet iyi biliyordu.Bu da gösteriyor ki, büyük İsrail kapsamındaki coğrafyalarda Arzı Mevut temizliği çok öncelerden planlanmış ve bu Geri Kabul Anlaşması da bunun için yapılmış.Bizler AB hayali ile yanıp tutuşmaya, gözü kör olmaya devam ettiğimiz müddetçe, bu tür kazıkları yemeye devam edeceğiz. Bu kafayla Elimize daha çook pimi çekilmiş bomba bırakılır.Bu sebeple, 1 Kasım seçimlerinde yıllarca Türkiye'yi AB kapısında acziyete düşüren siyasilerimizi Meclis'e sokmayıp, "Ne AB, ne ABD, ne de IMF; tek çözüm bağımsız Türkiye" diyen, her yönüyle milli projeler ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'ı, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadrolarını ve de bugünün tek çözümü olan Milli Ekonomi Modeli'ni Meclis'e ve iktidara taşıyalım.Millet olarak bunu başarmadan elimizde bayrakla sokaklarda yürümemiz hiçbir problemi çözmeyecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025