Bahçeli! Sen çok yaşa emi. Şu "başkanlık" işi küllenmişken bir üfledin ortalık toz duman oldu. Gündem değiştirme hüneri sana da bulaşmış besbelli. AKP hemen atladı bunun üstüne ve birilerinin vuslat umutları depreşti başkanlık için. Erdoğan ezelden sevdalısıydı amenna da, Başbakanlığını hükümden düşürecek Binali Yıldırım'ın başkanlık için heves ve heyecanını anlamakta güçlük çekiyoruz.
Başkanlıktan meramları "Seçimle gelen krallık" ise (bu deyimi Prof. Dr. Haydar Baş'tan ödünç alıyorum) Binali Yıldırım kraldan çok kralcı oluyor. Ya da başkanlık için aday olacak.
Erdoğan tüm sorunların kaynağını rejimde görüyor ve başkanlık sistemine geçilirse hepsinin çözüleceğini iddia ediyor.
Anladık da, bu devleti yönetenlerin hiç mi kusuru yok! Başarısızlığın faturasını başkalarına yüklemek işin en kolay yolu.
Gelelim asıl meseleye; arkadaşların ağızlarında sakız ettikleri ve her derde deva olacak dedikleri başkanlık neye benziyor?
17 Eylül 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Anayasasında yer alan sistemin adı "Başkanlık" tır.
Tanzanya ve Zambiya'da da başkanlık sistemi mevcut.
Bizim anayasamızda devletin şeklinin "Cumhuriyet" olduğu yazılıdır (madde:1). Nasıl bir cumhuriyet, muz cumhuriyeti gibi bir şey mi? Hemen 2. maddesinde cumhuriyetin nitelikleri belirtilir: İnsan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Bu anlaşılıyor, devletin şekli şemaili belli. Peki, gündeme yeniden oturtulan başkanlık sistemi nedir, nasıldır, bilen varsa beri gelsin.
Diyorlar ki, ABD'deki gibi değil, bizimkisi "Türk usulü başkanlık sistemi" olacak! Yani başkanlığı benzetecekler. Türk usulü dediklerine bakmayın aslında kendilerine benzetecekler. Eyvah ki eyvah! Zaten parlamenter sistemi benzettiler, Meclis'i dumura uğrattılar. Perşembenin gelişi belli oldu.
Başkanlık anlayışı diktatörlüğe çeyrek kala ise, yasama ve yargıyı unutun. Kuvvetler ayrılığı tarih olur. Gücünü halktan alsa da, Anayasanın ona ve diğer anayasal aktörlere çizdiği kurumsal çerçeve değişmemiştir. Erdoğan, halkın seçtiği cumhurbaşkanıyım gerekçesiyle fiilen sistemin değiştiğini anayasal çerçeveyi tanımadığını ilan etmiştir. Böylece sistem melez hale gelmiştir. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı güçlü yetkilerle de donatılmışsa artık parlamenter rejimden bahsedilemez; belki başkanlı-parlamenter, yani ne kuş ne deve misali bir melez yönetim şekli ortaya çıkmıştır.
Bu kertede yapılacak iş, referanduma sunmak istedikleri başkanlık modelini iyice bir açıklasınlar. Ahali ne için sandık başına gideceğini bilsin. Halkoylamasından önce tüm siyasi partilerin barajsız biçimde oluşturacağı "Kurucu" mecliste müzakere edilsin. Sivil Toplum Kuruluşlarında, tüm kamuoyunda aydınlatıcı görüşmeler yapılsın. Akademik özgürlük ortamında YÖK'ün ve siyasal iktidarın baskısından uzak şekilde fikirler tartışılsın. Ülkenin mi, birilerinin menfaatine mi olduğu belirginleşsin. Kimin eli kimin belinde olduğu görülecek şekilde ortalık aydınlansın. Ve halkımız o zaman sağlıklı karar verebilsin.
Başkanlıktan meramları "Seçimle gelen krallık" ise (bu deyimi Prof. Dr. Haydar Baş'tan ödünç alıyorum) Binali Yıldırım kraldan çok kralcı oluyor. Ya da başkanlık için aday olacak.
Erdoğan tüm sorunların kaynağını rejimde görüyor ve başkanlık sistemine geçilirse hepsinin çözüleceğini iddia ediyor.
Anladık da, bu devleti yönetenlerin hiç mi kusuru yok! Başarısızlığın faturasını başkalarına yüklemek işin en kolay yolu.
Gelelim asıl meseleye; arkadaşların ağızlarında sakız ettikleri ve her derde deva olacak dedikleri başkanlık neye benziyor?
17 Eylül 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Anayasasında yer alan sistemin adı "Başkanlık" tır.
Tanzanya ve Zambiya'da da başkanlık sistemi mevcut.
Bizim anayasamızda devletin şeklinin "Cumhuriyet" olduğu yazılıdır (madde:1). Nasıl bir cumhuriyet, muz cumhuriyeti gibi bir şey mi? Hemen 2. maddesinde cumhuriyetin nitelikleri belirtilir: İnsan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Bu anlaşılıyor, devletin şekli şemaili belli. Peki, gündeme yeniden oturtulan başkanlık sistemi nedir, nasıldır, bilen varsa beri gelsin.
Diyorlar ki, ABD'deki gibi değil, bizimkisi "Türk usulü başkanlık sistemi" olacak! Yani başkanlığı benzetecekler. Türk usulü dediklerine bakmayın aslında kendilerine benzetecekler. Eyvah ki eyvah! Zaten parlamenter sistemi benzettiler, Meclis'i dumura uğrattılar. Perşembenin gelişi belli oldu.
Başkanlık anlayışı diktatörlüğe çeyrek kala ise, yasama ve yargıyı unutun. Kuvvetler ayrılığı tarih olur. Gücünü halktan alsa da, Anayasanın ona ve diğer anayasal aktörlere çizdiği kurumsal çerçeve değişmemiştir. Erdoğan, halkın seçtiği cumhurbaşkanıyım gerekçesiyle fiilen sistemin değiştiğini anayasal çerçeveyi tanımadığını ilan etmiştir. Böylece sistem melez hale gelmiştir. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı güçlü yetkilerle de donatılmışsa artık parlamenter rejimden bahsedilemez; belki başkanlı-parlamenter, yani ne kuş ne deve misali bir melez yönetim şekli ortaya çıkmıştır.
Bu kertede yapılacak iş, referanduma sunmak istedikleri başkanlık modelini iyice bir açıklasınlar. Ahali ne için sandık başına gideceğini bilsin. Halkoylamasından önce tüm siyasi partilerin barajsız biçimde oluşturacağı "Kurucu" mecliste müzakere edilsin. Sivil Toplum Kuruluşlarında, tüm kamuoyunda aydınlatıcı görüşmeler yapılsın. Akademik özgürlük ortamında YÖK'ün ve siyasal iktidarın baskısından uzak şekilde fikirler tartışılsın. Ülkenin mi, birilerinin menfaatine mi olduğu belirginleşsin. Kimin eli kimin belinde olduğu görülecek şekilde ortalık aydınlansın. Ve halkımız o zaman sağlıklı karar verebilsin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023