‘Bana kalp gözünle bak’
Cenab-ı Hak Hz. Davud’a buyurdu ki: “Beni iki gözün tam göreceği bir yere al. Bana kalp gözünle bak. Kalpleri perdelenmiş ve karışmış kimselere bu gözlerini baktırma. Sevabım kesildiği için, kuruyan kalplere de bakma”
16.11.2023 08:55:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri, adlı eserinde şöyle anlatıyor:
Cenab-ı Hak Hz. Davud'a şöyle buyurdu: "Ya Davud, muhabbet ehlinin işine iyilik ve güzellik karıştı. Dünya ehlinin işine ise, bozuk düzen haller karıştı.
Din işlerinde bana özen. Bu yolda öyle bir hale sahip ol ki, ne kimse seni taklit edebilsin, ne de sen kimseyi taklide ihtiyaç duyasın.
Bir kimsede muhabbetime uygun iş görürsen ona yapış, şüpheye kapıldığın takdirde onu bırak, Beni taklit et. Bunu gerçekten yap. Öyle ki, gittiğin yönü ve vakitlerini Ben tayin edeyim. Seni yola süren ve yol gösteren delilin olmalıyım. Bu hali bulduktan sonra, istemeden veririm. Güç işler karşısında sana yardım ederim.
Ben, varlığıma yemin ettim, hiçbir kula sevap yazmayacağım. Ancak, kimi arzuluyor ve makamıma karşı korkusu ne kadardır, bunu bileceğim, ondan sonra yaptıklarına sevap yazacağım. Bir kul için, Benden daha varlıklı, zengin yoktur.
Sen istediğim gibi ol. İstediğim gibi olursan, senden zillet ve vahşet halini alırım. Kalbine zenginlik yerleştiririm. Nefsine itimat etmeyen, kendi hatalarını daima gözeten kulun vekili olacağım, buna da yeminliyim.
Bütün eşyayı bana bağla. Böyle yaparsan, yaptığın işlerin zararını görmezsin. Her işinden emin olursun. Bu durumda artık başkalarına da faydalı olman kabil olur. Aksi halde, seninle sohbet eden fayda alamaz.
Bana karşı irfan duyguna bir had çizme. O bir ummandır. Ucu bucağı yoktur. Her istedikçe daha fazlasını veririm. Verdiğim ziyadelik için bir son yoktur.
Sonra, İsrailoğullarına şunu bildir: Yarattığım kulların hiçbiriyle bir benzerliğim yoktur. Onların rağbetini Benim katımda olan şeylere yönelt. Arzuları, Benim katımda olan şeylere olsun. Böyle olursa, onlara hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşer kalbine gelmeyen iyilikler veririm.
Beni iki gözün tam göreceği bir yere al. Bana kalp gözünle bak. Kalpleri perdelenmiş ve karışmış kimselere bu gözlerini baktırma. Sevabım kesildiği için, kuruyan kalplere de bakma.
İzzetime, celâlime yemin ediyorum; 'bugün yaparım, yarın yaparım' diyene ve deneme yollu ibadet eden kula sevap namına bir şey yazmam.
Ya Davud, bir şeyler öğrettiğin kimseye karşı engin gönüllü ol. Hakkı arayan yolculara karşı kendini yüksek tutma. Eğer Beni seven muhabbet ehli Hak yolcularım, katımdaki derecelerini bilseler, yer olurlar da, halk onların üzerine basıp da geçer.
Ya Davud, Beni isteyen bir müridi, bulunduğu sekr halinden alıp ayıktırman, Benim için üzerine güneş doğan cümle eşyadan üstündür. Böyle yaparsan, seni tam bir cihad ile yazarım. Ben bir kuluma bu şekilde yazdım mı, onun için kullara karşı ihtiyaç arz etmek ve onlardan korku yoktur."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Cenab-ı Hak Hz. Davud'a şöyle buyurdu: "Ya Davud, muhabbet ehlinin işine iyilik ve güzellik karıştı. Dünya ehlinin işine ise, bozuk düzen haller karıştı.
Din işlerinde bana özen. Bu yolda öyle bir hale sahip ol ki, ne kimse seni taklit edebilsin, ne de sen kimseyi taklide ihtiyaç duyasın.
Bir kimsede muhabbetime uygun iş görürsen ona yapış, şüpheye kapıldığın takdirde onu bırak, Beni taklit et. Bunu gerçekten yap. Öyle ki, gittiğin yönü ve vakitlerini Ben tayin edeyim. Seni yola süren ve yol gösteren delilin olmalıyım. Bu hali bulduktan sonra, istemeden veririm. Güç işler karşısında sana yardım ederim.
Ben, varlığıma yemin ettim, hiçbir kula sevap yazmayacağım. Ancak, kimi arzuluyor ve makamıma karşı korkusu ne kadardır, bunu bileceğim, ondan sonra yaptıklarına sevap yazacağım. Bir kul için, Benden daha varlıklı, zengin yoktur.
Sen istediğim gibi ol. İstediğim gibi olursan, senden zillet ve vahşet halini alırım. Kalbine zenginlik yerleştiririm. Nefsine itimat etmeyen, kendi hatalarını daima gözeten kulun vekili olacağım, buna da yeminliyim.
Bütün eşyayı bana bağla. Böyle yaparsan, yaptığın işlerin zararını görmezsin. Her işinden emin olursun. Bu durumda artık başkalarına da faydalı olman kabil olur. Aksi halde, seninle sohbet eden fayda alamaz.
Bana karşı irfan duyguna bir had çizme. O bir ummandır. Ucu bucağı yoktur. Her istedikçe daha fazlasını veririm. Verdiğim ziyadelik için bir son yoktur.
Sonra, İsrailoğullarına şunu bildir: Yarattığım kulların hiçbiriyle bir benzerliğim yoktur. Onların rağbetini Benim katımda olan şeylere yönelt. Arzuları, Benim katımda olan şeylere olsun. Böyle olursa, onlara hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşer kalbine gelmeyen iyilikler veririm.
Beni iki gözün tam göreceği bir yere al. Bana kalp gözünle bak. Kalpleri perdelenmiş ve karışmış kimselere bu gözlerini baktırma. Sevabım kesildiği için, kuruyan kalplere de bakma.
İzzetime, celâlime yemin ediyorum; 'bugün yaparım, yarın yaparım' diyene ve deneme yollu ibadet eden kula sevap namına bir şey yazmam.
Ya Davud, bir şeyler öğrettiğin kimseye karşı engin gönüllü ol. Hakkı arayan yolculara karşı kendini yüksek tutma. Eğer Beni seven muhabbet ehli Hak yolcularım, katımdaki derecelerini bilseler, yer olurlar da, halk onların üzerine basıp da geçer.
Ya Davud, Beni isteyen bir müridi, bulunduğu sekr halinden alıp ayıktırman, Benim için üzerine güneş doğan cümle eşyadan üstündür. Böyle yaparsan, seni tam bir cihad ile yazarım. Ben bir kuluma bu şekilde yazdım mı, onun için kullara karşı ihtiyaç arz etmek ve onlardan korku yoktur."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.