44 gün süren bir savaş ve ardından şanlı bir zafer.
Azerbaycan, bizlere büyük bir mutluluk yaşattı, gurur duyduk.
Azerbaycan toprakları bir bir işgalden kurtarıldı, geri alındı.
Türk bayrakları dalgalanıyor, ezanlar okunuyor.
Azerbaycan Lideri İlham Aliyev'e, Azerbaycanlı tüm komutanlara, kahraman askerlerine, fedakâr milletine bu dönemde böyle bir duyguyu yaşattıkları için sonsuz teşekkürler.
"Bu dönem", çünkü 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan bu yana böylesine büyük bir zaferi maalesef yaşayamadık.
Kaybedilmiş topraklarımızı alamadık, bilakis 18 adamızı ve bir kayalığımızı Lozan'a göre bize ait olmasına rağmen Yunan'a kaptırdık.
Ermenistan'ın 1992 yılından bu yana, 28 yıldır işgal ettiği Azerbaycan toprakları artık özgürlüğüne kavuştu.
Hatırlarsanız, Dağlık Karabağ Savaşı 27 Eylül 2020'de Ermenistan'ın Azerbaycan'daki sivil yerleşim yerlerine saldırmasıyla başlamıştı.
44 gün süren savaşta Ermenistan bu hukuksuzluğunu sürekli devam ettirdi. Azerbaycan ise asla bir milim hukukun dışına çıkmadı.
Ermenistan sivil yerleşim yerlerine saldırıyordu çünkü istiyordu ki Azerbaycan tahrik olsun, Ermenistan'ı vursun.
Ama Azerbaycan bu oyuna gelmedi, Dağlık Karabağ'a odaklandı ve sürekli ilerledi.
Yapılan askeri operasyon neticesinde 5 kent merkezi, 4 kasaba ve 286 köy işgalden kurtarıldı.
Sahadaki bu mağlubiyet Ermenistan'ın yenilgiyi kabul etmesine neden oldu.
Rusya arabuluculuğuyla yapılan anlaşmada Ermenistan, Ağdam, Kelbecer ve Laçın'dan geri çekilmeyi, buraları boşaltmayı kabul etti.
Bu anlaşma gereğince, 20 Kasım'da Ağdam'dan, 25 Kasım'da Kelbecer'den, önceki gün de Laçın'dan çekildi.
Fakat çekilirken de hukuksuzluğa, saldırganlığa devam ettiler. Yerleşim yerlerini, altyapılarını tamamen tahrip ettiler.
Azerbaycan'ın bu mutlak zaferiyle, Dağlık Karabağ'da sis perdesi dağılmış, kim tilki, kim aslan ortaya çıkmış oldu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev daha önce yapmış olduğu ulusa sesleniş konuşmasında bu zaferin ekonomik bağımsızlık ve birlik beraberlikle kazanıldığını ifade etmişti.
Gerçekten de öyle, bunlar olmadan asla düşmana karşı bir zafer elde edilemez.
Ne demişti İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez."
Ekonomik olarak, sizler eğer özellikle de düşmanın dostu iradelerle borç ilişkiniz varsa, sahada başarı elde etmeniz mümkün değildir.
Ekonomik güç ve bağımsızlık devletlere büyük bir özgürlük kazandırmaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, daha Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmadan milli iktisat kongresi gerçekleştirmesi boşuna değildir. İşin temeli bağımsız bir ekonomidir.
Azerbaycan bu açıdan çok şanslı.
Çünkü ekonomik bağımsızlığın bugün tek adresi olan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, 14 yıl Bakü Devlet Üniversitesi'nde profesörlük yapmıştır.
Sayın Baş'ın bu dönem zarfında hem Azerbaycan'ın siyaset danışmanı önemli akademisyenlerle, hem de Azerbaycanlı siyasilerle çok iyi ilişkileri olmuştur. Rahmet Haydar Aliyev, Prof. Dr. Baş'ı çok severdi.
Milli Ekonomi Modeli'nin bir kongresi de Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de olmuş ve dünyanın birçok ülkesinden kongreye katılan ilim adamları Prof. Dr. Baş'ı bu kongrede Nobel'e aday göstermişlerdir.
Bizler Azerbaycan'ı çok kıymetli Hocam sayesinde tanıdık ve gerçekten Azerbaycanlı kardeşlerimizi gönülden sevdik. "İki devlet tek millet" Hocam sayesinde artık bizler için sadece bir slogan değil, gönülden yaşadığımız bir gerçek oldu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in önceki günkü ulusa sesleniş konuşması da muhteşemdi. Bu konuşmada özellikle Fransa'ya verdiği cevap çok dikkat çekiciydi.
Aliyev, Fransa Senatosu'nun Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığının tanınması yönünde Fransız hükümetine çağrıda bulunduğu kararına, "Binlerce kilometre uzaktaki ülkeler konuyu tartışıyor. Fransa Senatosunun bizim meselemizle ne ilgisi var? Fransa AGİT Minsk Grubunun eş başkanı. Bugüne kadar bir taşı taş üstüne koydu mu? Sorunun çözümü için adım attı mı? Çok istiyorlarsa versinler Marsilya'yı Ermeniler orada kendilerine devlet kursun" diye karşılık verdi.
Evet, biz de aynı kanaatteyiz. Fransa, Macron'un da itiraf ettiği gibi, "Bir Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ"ı Ermenistan'a sunacağına, Marsilya gibi kendi topraklarından bir parçayı Ermenistan'a versin.
Madem Ermenistan'ı çok seviyor, başkasının malını dağıtacağına, kendi malından versin, daha doğru olmaz mı?
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025