Değerli okuyucularımızı Kerim Kitabımıza yönlendirmek için zaman zaman yazılarımızı ayet mealleri ile süslüyoruz, bir kısmını hatırlatarak kalan kısmının kaynağından araştırılmasını salık veriyoruz.
Hayatın kargaşası, günlük koşmalar ve koşturmalar günümüz Müslümanını aşırı derecede meşgul ediyor ve Kur’an ile yeterince haşir-neşir olmasını engelliyor. Yazılarımız içinde bazı göndermeler yaparak, bazı ayet numaraları, bazı sure adları zikrederek bu irtibata vesile olmaya çalışıyoruz.
Mesela:
“Âd kavminin kardeşini, Hûd’u hatırlayarak insanlara anlat. Hani o, kum tepelerinde, Ahkaf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O bölgede, ondan önce ve ondan sonra sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan nice uyarıcılar, peygamberler vazifelerini ifa ederek geçip gitmiştir. Hûd, kavmine:
'Yalnızca Allah’ı ilâh tanıyın, candan Müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olun, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanın, Allah’a boyun eğin. Ben sizin adınıza, büyük bir günün azâbından korkuyorum.' demişti.
Onlar, 'Sen, bizi, ilâhlarımızdan vazgeçirmek için mi, geldin? Eğer sözünde doğru isen, bizi tehdit ettiğin azâbı hemen getir' dediler.
Hûd da, ‘Bilgi ancak Allah'ın katındadır. Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum’ dedi.
O azâbı, vâdilerine doğru ansızın yayılan, akan bir bulut halinde gördükleri zaman, ‘Bu, bize yağmur yağdıracak, ufukta beliren bir buluttur’ dediler. Hûd ise, ‘O, sizin küstahça acele gelmesini istediğiniz şeydir. O, içinde can yakıp inleten müthiş azap olan bir rüzgârdır' dedi.
'O rüzgâr, Rabbinin icra planı dâhilinde her şeyi yıkar, mahveder' dedi. Nihayet o kasırga gelince, sabahleyin onların evlerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, İslâm’a planlı cephe alarak, Müslümanlığı, Müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr bir kavmi işte böyle cezalandırırız.” (Ahkaf, 21-25).
Biz de dahil olmak üzere İslam coğrafyasının bu gün yaşadıklarına, içinde debelendiği girift problemlere bakınca, “kan gövdeyi götürüyor” vaziyetini bin bir acı ile tefekkür edince, acaba diyorum kaç defa, ne kadar zamandan beri “azap bulutlarını” yağmur taşıyan bulutlar olarak zannettik, bu zannımızı kesin bilgi olarak etrafımıza yaydık ki sonunda kendimizi korkunç alevlerin ortasında bulduk.
Hayatın kargaşası, günlük koşmalar ve koşturmalar günümüz Müslümanını aşırı derecede meşgul ediyor ve Kur’an ile yeterince haşir-neşir olmasını engelliyor. Yazılarımız içinde bazı göndermeler yaparak, bazı ayet numaraları, bazı sure adları zikrederek bu irtibata vesile olmaya çalışıyoruz.
Mesela:
“Âd kavminin kardeşini, Hûd’u hatırlayarak insanlara anlat. Hani o, kum tepelerinde, Ahkaf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O bölgede, ondan önce ve ondan sonra sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan nice uyarıcılar, peygamberler vazifelerini ifa ederek geçip gitmiştir. Hûd, kavmine:
'Yalnızca Allah’ı ilâh tanıyın, candan Müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olun, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanın, Allah’a boyun eğin. Ben sizin adınıza, büyük bir günün azâbından korkuyorum.' demişti.
Onlar, 'Sen, bizi, ilâhlarımızdan vazgeçirmek için mi, geldin? Eğer sözünde doğru isen, bizi tehdit ettiğin azâbı hemen getir' dediler.
Hûd da, ‘Bilgi ancak Allah'ın katındadır. Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum’ dedi.
O azâbı, vâdilerine doğru ansızın yayılan, akan bir bulut halinde gördükleri zaman, ‘Bu, bize yağmur yağdıracak, ufukta beliren bir buluttur’ dediler. Hûd ise, ‘O, sizin küstahça acele gelmesini istediğiniz şeydir. O, içinde can yakıp inleten müthiş azap olan bir rüzgârdır' dedi.
'O rüzgâr, Rabbinin icra planı dâhilinde her şeyi yıkar, mahveder' dedi. Nihayet o kasırga gelince, sabahleyin onların evlerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, İslâm’a planlı cephe alarak, Müslümanlığı, Müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr bir kavmi işte böyle cezalandırırız.” (Ahkaf, 21-25).
Biz de dahil olmak üzere İslam coğrafyasının bu gün yaşadıklarına, içinde debelendiği girift problemlere bakınca, “kan gövdeyi götürüyor” vaziyetini bin bir acı ile tefekkür edince, acaba diyorum kaç defa, ne kadar zamandan beri “azap bulutlarını” yağmur taşıyan bulutlar olarak zannettik, bu zannımızı kesin bilgi olarak etrafımıza yaydık ki sonunda kendimizi korkunç alevlerin ortasında bulduk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025