Eski ortağına, eski yâranına göndermede bulunarak, "bunlar Şia'yı da geçti, Şia bunların eline su dökemez" diye meydanlarda bağıra bağıra nutuk atarken Alevi kardeşlerimizi yaraladığının farkında mıydın acaba! Onları "sû-i misâl" (kötü örnek) gösterirken, şimdilerde suçladığın ortaklarınla yola çıkarken, bu yolun sonu nereye varacak, diye endişe duydun, titizlik gösterdin mi?Yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları nedeniyle müstafi duruma düşen sâbık bakanın Egemen Bağış'a ne demeli? Biz, kendisine söyleyecek söz bulamazken o, sözünü çoktan söylemiş: Nekrofil! Ne için sarf etmiş bu lâfı; Berkin Elvan'ın ölümü nedeniyle ayağa kalkmış Türkiye'nin, sabrı taşmış, incinmiş, canı yanmış insanlarına? Ne demiş? "Nekrofil" yani ölü sevici. Edep yahu! Dervişin fikri neyse zikri odur. Bu takım hep böyle midir, belden aşağı mı vurur? Başbakanı Alevileri aşağılar, eski bakanı hüznün girdabındaki insanlara hakaret eder. Bunun adı nefret, nefret, nefret! Sonuç mu, kin ve nefretten beslenen korku imparatorluğu? Ve sevgisiz bir toplum? Mimarı mı? Siz, devletçilik oynayanlar!Birey ve toplum olarak hoşgörü, huzur, güven ve sevginin dibe vurduğu bir ortamda nefes almaya çalışıyoruz.Yine de umudumuz var; toplumların yaralarını sarabileceklerini, yakın tarihimizden biliyoruz. Cumhuriyeti kurduk, küllerinden doğan bir milleti ve devleti yedi düvele kabul ettirdik, sadece tarihin sayfalarına değil emperyallerin insaf nedir bilmeyen yüreklerine kazıdık adımızı.Yanımızda, yöremizde ve de tepemizde kızılacak çok adam varsa da, kin tutmayalım, düşünelim! Düşünen, aynı zamanda insana acıyandır, bize yakışan da budur. Acımasızlar düşünmeyenlerden çıkar. Cahillerde hatta okumuşlarda bile kızgınlık, kin ve nefrete dönüşüyor. Kinin şiddete dönüştüğü de bir gerçek; bireysel ve toplumsal yaşamımız bu süreçten geçerken, Hükûmetten meydan ve sokakların tansiyonunu düşürecek tutum ve davranış beklendiği bir sırada, tam aksine kin ve nefretle söylemlerini sürdürmeleri, polisin, cephede düşmana saldırır gibi, biber gazı, böcek ve Toma'larla demokratik protesto haklarını kullananlara müdahalesi büyük risk taşımaktadır. Toplumsal barışı, huzur ve güveni yok etme pahasına bu riski göze almak ateşle oynamaktır. Kin, nefret ve şiddetin kimseye faydası olmadığı gibi, en başta bu durumu Sayın Erdoğan'ın kendisi ve partisi için fırsata dönüştürmeye kalkışmasının doğuracağı zararlar, telâfi edilemeyecek yıkıntılar getirecektir.Sayın Başbakan'a yine de diyoruz ki, "sev kardeşim". Hatta o hiç sevemediğin hukuku bile sev! Sev ki, hukuk da seni sevsin. Yalnız hatırlatması bizden, hukuk hoyratlığı sevmez. Hukuk incelikler üzerine kurulmuştur.Bu sözlerimizi kulak ardı etmeyin, yoksa sizin de koltuğunuza söyleyebileceğiniz son bir sözünüz olur o da, "Allah'a ısmarladık!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023