İlkokullarda okunan andımızın kaldırıldıktan sonra mahkeme kararıyla tekrar okutulması gündeme gelince, tatsız tartışmaların devam ettiğini bir önceki yazımızda dile getirmiştik.
İtiraz eden kişilerin andımızda geçen Türk ve Atatürk kelimelerine itirazı konusunda sarf ettikleri cümleler, milletimizi gerçekten rahatsız etmektedir.
Andımızın ilkokullarda okutulması kaldırılırken siyasilerin savunduğu tez: "Okullarımızda okuyan farklı ırka mensup çocuklar vardır ve Türk olmadığı halde her gün Türk olduğunu söylemesine gerek yoktur."
Bu tez milli devletten, ulus devletten bahseden hiçbir milletin kabul edebileceği bir şey değildir. Altında yatan sebepler, küresel güçlerin oyunudur ve "Türk milletini aidiyet duygusundan koparmaktır."
Dünyada hiçbir devlet yoktur ki kendi milletine, o milletten olduğunu hatırlatmasın. Ya da kendi milli kimliğini unuttursun. Aksine her fırsatta kendi milli değerlerini hatırlatan sözleri, kıyafetleri, örf ve adetlerini, tarihini, hafızasına kazımak ve unutturmamak için her yolu denemektedir.
Türk milletinin her ferdinin asırlardan beri hangi etnik kökten gelirse gelsin Türküm demekten hiçbir sıkıntısı yoktu. Çünkü Türklük kavramı, bu millet tarafından asla ırki manada kullanılmamıştır. Türküm demekle, kimlik olarak kendini hangi etnik kökten gelirse gelsin Türk kabul etmek duygusuyla hareket edilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesini kullanırken bu topraklar üzerinde etnik kökleri farklı olduğu halde herkesin kendini bu milletten saymasını, bu devlete ve millete sahip çıkmasını sağlamak maksadını taşımıştır.
Bugün tek devlet, tek bayrak, tek millet kavramını savunanlar; bu duyguyu millete nasıl aşılayacak. Ayrışan bu milleti, tekte toplamak (birleştirmek) o kadar kolay değildir. Bunun yolu, beşikteki ninniden, okuldaki andımızdan, eğitimdeki millilikten geçmektedir.
Eğitimde hala bir teklik sağlayamadık. Bilmem kaç vizyonu, bilmem kaç hedefleri diye hala yol arıyoruz. Hal bu iken, yavrularımızın her sabah heyecanla ve gururla okuduğu andımızla oynuyorsunuz. Bırakın kuru inadı da andımızı hem siz okuyun, hem de yavrularımıza okutun, ne manaya geldiğini öğrenin ve öğretin.
Cumhuriyet şöleninde salonu dolduran binlerce kişiyle, Prof. Dr. Haydar Baş'la birlikte, çoluk çocuk okuduğumuz andımızla biz o kadar duygulandık, o kadar heyecanlandık ki…
Adımızın okunmasına itiraz edenlere tavsiyem, çekilin bir köşeye, girin bir odaya, geçin aynanın karşısına ve andımızı okuyun. Sizde aynı heyecanı duyacaksınız ve belki de bu anlamsız inattan vaz geçmenin yolunu arayacaksınız. Belki de siz de çocuklarımızla birlikte andımızı okumaktan zevk alacaksınız.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Yalancıların akıbeti! / 27.12.2024
- ‘Faizi kaldıracağız inşallah’ diye yola çıkanlar! / 26.12.2024
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- ‘Faizi kaldıracağız inşallah’ diye yola çıkanlar! / 26.12.2024
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024