Ufku dar ve ekonomi bilgisi sıfır olan kimi yazar-çizer takımı bu başlığı görünce, "Salladı yine Yeni Mesaj yazarı" diye gürleyecekler.
2025 yılı ocak ayında yapılması öngörülen asgari ücret artışının yüzde 25 olacağı ve bununda 21.200 lira civarı bir rakama tekabül edeceği konuşuluyor.
Yüzde 25 olsa ne olur, 30 olsa ne olur!
Böyle bir öngörüde bulunanların referans aldığı kaynak, elbette ki Sn. Şimşek ve onun bu yönde yaptığı açıklamalar oluyor.
Bu mantıkla bakıldığında emeklilere verilecek rakamın 15 bin TL'yi geçmeyeceği çok net olarak görülüyor.
Bütün bunların enflasyonu düşürmek maksadıyla yapıldığını ileri sürmek, tamamen safsatadır ve bilim dışı bir yaklaşımdır.
Türkiye'nin nüfusu 90 milyon olmuştur.
2024 yılı bütçesinin 11 trilyon 89 milyar 37 milyon TL olduğu gerçeğinden yola çıkılırsa, yeni dönem bütçesi için bu oranların çok fazla artış sağlamayacağı öngörülüyor.
Bu da bütün yatırımların askıya alınacağını ve istihdamın hızla aşağı eğimli azalacağını gösteriyor.
Anlayacağınız 2025 yılı buzdolabında geçecek bir yıl olacak.
Kimse yemeyecek, içmeyecek, alışveriş yapmayacak ve böylece fiyatlarda aşağı düşmüş olacakmış.
Peki, konut fiyatları ve kiraları nasıl baskılayacaksınız?
Market ürünlerinin fiyatlarını nasıl düşürmeyi öngörüyorsunuz?
Piyasalarda dolaşımda olan emisyon miktarı 500 milyar TL civarı iken, bankaların kasalarında derin uykuya dalmış ve hiçbir katma değer üretmeyen para miktarı 23 trilyon TL.
17 bin TL olan asgari ücret en az 40, normal koşullarda 50 bin TL olması gerekir.
Aynı oranda emeklilerin maaşları da bu seviyelerde olmalı.
Bu kadar kaynak nerede, şeklindeki soruları artık muhatap almıyorum.
Zira böyle bir soruyu sorma gereği duyanların ya hiç ekonomi bilgisi yok, veyahut da dış odakların ajanlığını yapıyorlar.
Türkiye bugün sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynakları sayesinde bırakın 17 bin TL'yi, asgari ücreti 100 bin TL'ye kadar rahatlıkla çıkarabilecek güce sahiptir.
Vallahi de sahiptir billahi de sahiptir.
O kadar iş bilmez adamlar tarafında yönetiliyoruz ki, Türkiye anlık savrulmaların etkisinden bir türlü kurtulamıyor.
Türkiye'de en büyük sorun, iktidar sorunudur.
Milli bir ittifak kurulur ve iktidar olursa, 6 ayda Türkiye dünyanın cazibe merkezi haline gelir.
Bu olur veya olmaz benim meselem değil.
Ancak böyle bir hükümet modeli oluşturulur ve milletin de desteği tam olarak alınırsa, Türkiye Cumhuriyeti devleti o zaman Atatürk'ün hayalini kurduğu 'Tam bağımsız Türkiye' idealini gerçekleştirmiş olur.
Milli hükümetin temel hedefi, 'Tam bağımsız Türkiye' olmalıdır.
Başka, dünyanın en güçlü ordusunun Türk ordusu olması için, Milli Savunma Sanayi bütçesinin bugünkünün en az 10 katı olması sağlanmalıdır.
Türkiye'de her şey bir anda değişebilir.
Yakında "Milli bir ittifakın" ilk bileşenlerinin bir araya geldiğini göreceksiniz.
Türkiye'de çok fazla sayıda milli ve Atatürkçü siyasetçi bulunmaktadır.
Oluşturulması düşünülen "Milli ittifakın" ilk tuğlasını koyacak isimler arasında, Hüseyin Baş, Muharrem İnce ve Ümit Özdağ'ın yer aldığı kulislerde konuşuluyor.
Bence artık kulislerden çıkıp "Tam bağımsız Türkiye" yüksek ideali için kollar sıvanmalı ve bu partilerin teşkilatları kol kola girmelidir.
Zira bu partilere ilave olacak diğer Atatürkçü partilerle Türkiye'de yer yerinden oynatılır.
Son bir uyarı!
Mesele koltuk meselesi değil, "Tam bağımsız Türkiye" olmalıdır.
- Emekli maaşı senin sabah kahvaltın / 19.11.2024
- Halk ‘Mansur Yavaş’ diyor / 18.11.2024
- Sağlık Bakanı istifa etmeli / 14.11.2024
- Milli olmayan partiler kapatılmalı / 13.11.2024
- İktidara kızıp, devlete ateş etme! / 12.11.2024
- TS küme düşecek / 11.11.2024
- Düzenbaz, sahtekâr Standard & Poor's / 07.11.2024
- Sağlık Bakanlığı delirmiş olmalı! / 06.11.2024
- Atatürk başlattı, Haydar Baş tamamladı / 05.11.2024