Ülkemizin geldiği vahim noktada iktidar ve siyasi partiler bir haklılık yarışı içerisine girmiş vaziyetteler. Bu yarış adeta hastalığa dönüştü. Herkes haklı. Vatandaşa bakıyorsun, o da haklı (!).
Terörün, cinayetlerin, fuhşun, suçun, ölümlerin, iflasların, enflasyonun, vs. tavan yaptığı ülkemizde kim haksız?
Meclisteki partileri bir tarafa bırakalım ve sokağa dönelim. İktidar veya muhalefet destekçisi her vatandaşın bin konudan şikayeti var. Mutsuz, çaresiz, ümitsiz. Ama iş parti mevzuuna gelince her şeyi unutuyor, başlıyor taraftarlığa veya holiganlığa. Partisine laf ettirmiyor.
İşte bu noktada akıl devreye girmesi lazımken, milletimiz aklı devre dışı bırakıp nefsini ortaya koyuyor.
Oysa akıl insan için çok büyük bir nimettir. İnandım, diyen her Müslüman'da bu nimetinde şükrünü eda etmekle mükelleftir, sorumludur.
Bugün insanlar hem kendinden, verdiği kararlardan, hem de gerçeğe ulaşmaktan, gerçekle yüzleşmekten kaçıyor. Ben bilmem, benim işim değil, o konuya girmeyelim, ben böyle bilmiyordum, yanılmışım, bizi aldattılar gibi.
Ya hu sen akıllı değimliydi? Bu kaçıncı aldanma? Bu kaçıncı yanılma? Bu kaçıncı iflas?
Bir insan her konuyu bilemez. Birçok konuda da karar verme zorluğu çeker. Aklını kullanan bir insan desteklediği veya eleştirdiği bir partiyi neden desteklediğini veya neden eleştirdiğini çok rahat anlayabilir, anlatabilir de. Ama bugün hemen hiç kimse bunu yapmıyor. Taraftar olmuş, yensen de yenilsen de seninleyiz, modunda.
Ülkemizin getirildiği durum malum. Malum olan bu durumdan iktidar mesuliyet kabul etmiyor. Muhalefet laf dışında bir şey ortaya koyamıyor. Saray zaten masum (!). Ama millet ağlıyor, devlet tartışılıyor.
Baştan söyleyeyim, ülkemizin bu hale düşmesinden ne kadar iktidar sorumluysa o kadar da muhalefet sorumludur. En çok ise milletimiz sorumludur.
Neden? Aklını kullanmadı da ondan.
Dün, "PKK ile görüştüğümüzü iddia edenler" diye cümle kurulup, arkasından, "PKK ile görüşen arkadaşı ben görevlendirdim. Sıkıntısı olan bana söylesin" cümlesinin ardından sıkıntını söyleseydin, terör bugün bu noktada olmazdı.
Aklını kullanmadığın için ne oldu? Aynen 'Paralele' verdikleri gibi PKK'ya da her istediklerini verdiler. Hatta bu uğurda o kadar ileri gittiler ki, 'bu yolda baldıran zehri bile içeriz,' dediler. Sana, bana içirdiler.
Muhalefet nerde? Biri sokaklarda slogan eşliğinde korna çalıyor. Diğeri 'Atatürkçüyüm, ulusalcıyım' diyerek terörist cenazesine katılıyor. Bir diğeri Kandil ve ABD ile irtibata geçmiş, ülke bölme konusunda yeni stratejiler alıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bir örneği var; "Senelerdir siyaset ringinde bu dört parti var ve Erdoğan (AKP) her seferinde bunları tuş ediyor. Milletimizin bu ringe yeni bir yüz, anlayış çıkarması lazım. Yoksa hep kaybetmeye devam edecek?"
Kaybetmek istemiyorsan aklını kullan. Aklını devreye koyduğun zaman bugün dünyanın kurtuluş ümidi olarak gördüğü "Milli Ekonomi Modelini, Sosyal Devlet" tezlerini bulursun. Sahibini sorarsın. Cevaba yöneldiğin an zafere de yönelmiş olursun
Terörün, cinayetlerin, fuhşun, suçun, ölümlerin, iflasların, enflasyonun, vs. tavan yaptığı ülkemizde kim haksız?
Meclisteki partileri bir tarafa bırakalım ve sokağa dönelim. İktidar veya muhalefet destekçisi her vatandaşın bin konudan şikayeti var. Mutsuz, çaresiz, ümitsiz. Ama iş parti mevzuuna gelince her şeyi unutuyor, başlıyor taraftarlığa veya holiganlığa. Partisine laf ettirmiyor.
İşte bu noktada akıl devreye girmesi lazımken, milletimiz aklı devre dışı bırakıp nefsini ortaya koyuyor.
Oysa akıl insan için çok büyük bir nimettir. İnandım, diyen her Müslüman'da bu nimetinde şükrünü eda etmekle mükelleftir, sorumludur.
Bugün insanlar hem kendinden, verdiği kararlardan, hem de gerçeğe ulaşmaktan, gerçekle yüzleşmekten kaçıyor. Ben bilmem, benim işim değil, o konuya girmeyelim, ben böyle bilmiyordum, yanılmışım, bizi aldattılar gibi.
Ya hu sen akıllı değimliydi? Bu kaçıncı aldanma? Bu kaçıncı yanılma? Bu kaçıncı iflas?
Bir insan her konuyu bilemez. Birçok konuda da karar verme zorluğu çeker. Aklını kullanan bir insan desteklediği veya eleştirdiği bir partiyi neden desteklediğini veya neden eleştirdiğini çok rahat anlayabilir, anlatabilir de. Ama bugün hemen hiç kimse bunu yapmıyor. Taraftar olmuş, yensen de yenilsen de seninleyiz, modunda.
Ülkemizin getirildiği durum malum. Malum olan bu durumdan iktidar mesuliyet kabul etmiyor. Muhalefet laf dışında bir şey ortaya koyamıyor. Saray zaten masum (!). Ama millet ağlıyor, devlet tartışılıyor.
Baştan söyleyeyim, ülkemizin bu hale düşmesinden ne kadar iktidar sorumluysa o kadar da muhalefet sorumludur. En çok ise milletimiz sorumludur.
Neden? Aklını kullanmadı da ondan.
Dün, "PKK ile görüştüğümüzü iddia edenler" diye cümle kurulup, arkasından, "PKK ile görüşen arkadaşı ben görevlendirdim. Sıkıntısı olan bana söylesin" cümlesinin ardından sıkıntını söyleseydin, terör bugün bu noktada olmazdı.
Aklını kullanmadığın için ne oldu? Aynen 'Paralele' verdikleri gibi PKK'ya da her istediklerini verdiler. Hatta bu uğurda o kadar ileri gittiler ki, 'bu yolda baldıran zehri bile içeriz,' dediler. Sana, bana içirdiler.
Muhalefet nerde? Biri sokaklarda slogan eşliğinde korna çalıyor. Diğeri 'Atatürkçüyüm, ulusalcıyım' diyerek terörist cenazesine katılıyor. Bir diğeri Kandil ve ABD ile irtibata geçmiş, ülke bölme konusunda yeni stratejiler alıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bir örneği var; "Senelerdir siyaset ringinde bu dört parti var ve Erdoğan (AKP) her seferinde bunları tuş ediyor. Milletimizin bu ringe yeni bir yüz, anlayış çıkarması lazım. Yoksa hep kaybetmeye devam edecek?"
Kaybetmek istemiyorsan aklını kullan. Aklını devreye koyduğun zaman bugün dünyanın kurtuluş ümidi olarak gördüğü "Milli Ekonomi Modelini, Sosyal Devlet" tezlerini bulursun. Sahibini sorarsın. Cevaba yöneldiğin an zafere de yönelmiş olursun
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bu devlet ‘bebek katilinin’ himmetine muhtaç değildir / 02.01.2025
- Yeni yıla ve rahmet aylarına Ehl-i Beyt ile girmek / 01.01.2025
- Türkiye’deki cinayetlerden kim sorumlu? / 30.12.2024
- Peygamberimiz hayattayken de adına yalan söylenmişti / 29.12.2024
- Emekliler de Saray sofrasında çarpıldı / 28.12.2024
- Hüseyin Baş tabuları yıkıyor, ezberleri bozuyor / 27.12.2024
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024
- Türkiye’yi batırdı ama Suriye’yi ayağı kaldıracak! / 25.12.2024
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024
- Yeni yıla ve rahmet aylarına Ehl-i Beyt ile girmek / 01.01.2025
- Türkiye’deki cinayetlerden kim sorumlu? / 30.12.2024
- Peygamberimiz hayattayken de adına yalan söylenmişti / 29.12.2024
- Emekliler de Saray sofrasında çarpıldı / 28.12.2024
- Hüseyin Baş tabuları yıkıyor, ezberleri bozuyor / 27.12.2024
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024
- Türkiye’yi batırdı ama Suriye’yi ayağı kaldıracak! / 25.12.2024
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024