Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bugüne kadar yirmi bir kez değişikliğe uğradı. Anayasanın ilk 4 maddesi ise değiştirilemez maddeler arasında yer alıyor. Devletin şekli, Cumhuriyetin niteliği, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentini ortaya koyan maddelerin değiştirilmesi ihtimalinin önüne dördüncü madde ile geçiliyor.
I. Devletin şekli MADDE 1- Türkiye Devleti, Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler MADDE 4- Anayasanın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketleri, devletin yönetim şeklinde de yeniliklere götürdü. 1876 yılında hazırlanan Birinci Anayasa (Kanun-i Esası) ile devletin yönetim şekli meşrutiyet oldu. Padişaha verilen yetkiler kötüye kullanıldı ve II. Abdülhamit , Meclisi feshetti. Yine otoriter sisteme geçildi. 1908 İkinci Meşrutiyetle birlikte devletin şekli yeniden değişti.
Kurtuluş Savaşı ile birlikte yeni anayasalara gereksinim duyuldu. 1924 Anayasası ülkemizin yönetimini, 1960 ihtilalına kadar taşıdı. 61 Anayasası, sözüm ona, bu ülkeye bol geldi. Defalarca üzerinde oynandı. Özgürlükler kısıtlandı. Elde edilen haklar geri alındı. 9 Kasım 1982 Anayasası ulusu karanlığa götürdü. Sosyal haklar bitirildi. Kısaca, bugünkü yönetimi hazırladı.
Bugünlerde yeni bir Anayasa gündeme getiriliyor. Doğal olarak kimlik ve yurttaşlık tartışması da gündeme geliyor. Ancak anlayamadığım bir nokta var. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı, Anayasa'ya uyacaklarına namus, şeref sözü vermişlerdi. Anayasaya uyacak meclis, nasıl yeni anayasa hazırlayabilir? O zaman uymazlık olmuyor mu?
Bugün, toplumun gündeminde ise ne yeni anayasa özlemi var, ne de değişikliği. Toplumun gündeminde, işsizlik, yoksulluk, pahalılık var. Toplumun derdi başka, iktidarın derdi ise daha başka. İnsanımız, ürettiği ürünlerini değerine satmak istiyor. Tüketicimiz, aldığı ürünü, gerçek değerinden almak istiyor. Binlerce gencimiz, orta yaşlımız evine ekmek götürmek için çalışmak istiyor. Bu temel gereksinimler yerinde sayarken gündem oluşturmak için yeni anayasayı gündeme getiriyorlar.
Kimlik siyasetini anayasaya yerleştirmek isteyenler, etnik ayırımcılar, dinsel ve ırksal, mezhepsel, ayırımını ön plana çıkarmak istiyorlar.
Anadolu'da yaşayan insanlarımızda eşit yurttaşlık isteğinden çok, yurttaşların eşitliği gündeme getirilmelidir. Irklar ayrı olabilir, mezhepler, dinler ayrı olabilir, birlik, beraberlik yerine, ayrımcılığı gündeme getirmek, bölücülükten başka ne olabilir ki? Anayasalar; ırk, dil, din, mezhep ayrımı yapmaksızın tüm yurttaşlarını koruma altına alıcı olmalıdır.
Daha işin başında bazı beyni sulanmış kafalar, anayasanın değişmez maddelerini dillerine dolamaktadırlar.
Anayasa, yurttaşları esas alır, ülkesinde yaşayan insanları tanır ve ayırım yapmaz. Ülkemizin insanlarını bölücü değil, birleştirici olur.
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023