Hayret ki ne hayret!..
İktidar partisinin ardındaki rüzgar esmeye devam ediyormuş. Bu cümlenin doğrusu şu; söz konusu partinin ardındaki Sam Amca; Afganistan'da, Irak'ta, Orta Doğu'da işlediği ve işlemekte olduğu cinayetler yüzünden soluğu iyice tükenen Sam Amca, suni solunum yöntemi ile Sam yellerini ülkemize pompalamaya devam ediyor. Samyelini rüzgar sanmak ise bakar körlüğün en ileri derecesidir.
Rüzgar hayattır, hayatın bir parçasıdır. Yağmura, suya muhtaç olan beldelere, diyarlara yağmur yüklü bulutları sürüp götüren rüzgardır. Samyeli ise; uğradığı beldeleri kavuran, kurutan, hayat namına hiç bir şeyin ayakta kalmasına razı olmayan bir uğursuz esintidir.
Samyelinin uğultusuna ses, esintisine nefes katanlar; IMF gibi uluslararası büyük tefecilerle, içerdeki tefecileri ve yan kuruluşları... El ele, başbaşa vererek koca bir Türiye'yi haraca bağlamışlar, işleri tıkırında. Hükümet bir dediklerini iki etmiyor, "fermanınız başım gözüm üstüne" deyip, tefecilerin arzuları ve çıkarları doğrultusunda yasal düzenlemeleri derhal yapıyor. İçerdeki ve dışardaki tefeciler de planlı-programlı olarak saksafonlarına üflüyorlar: "Yaşasın yaşasın kim yaşasın?/Yetmiş milyonun emeğini, alınterini emrimize amade kılan AK Parti iktidarı yaşasın".
İşte sözü edilen, estiği söylenen rüzgar budur. Bir yıllık iktidar müddetince IMF'den tam puan almış, Sevr haritasını hayata geçirmek isteyenlerden tam puan almış, Kıbrıs'ta Rumlardan pekiyi almış, Atlantik ötesinden gelip burnumuzun dibinde müslüman kardeşlerimizin ırzını, namusunu kirleten conilerce alkışlanmış, alkışlanıyor. Eh, rüzgarı oluşturanlar ve devam ettirecek olanlar da bu güçler. Böyle bir iktidarın, yerel yönetimleri de kazanarak, ötelerden gelen emirleri yerine getirme hususunda güç kazanmasını istemezler mi? İşte, şimdilerde hep bir ağızdan üfleme seferberliği ilan etmeleri bu yüzden.
Erzurum'un eksi 35-40 derecesinde sebze meyve satan bizim Arif satışlar yüzde yüz düştü diyor. İnce inşaat malzemesi satan Kenan Bey, yaz geçti deponun kapısını açmadık, imzaladığımız çekleri ödemek için ne altımızda arabamız kaldı, ne başımızı sokacak evimiz diye feryad ediyor. Bu psikoloji içinde bir de gazete manşetlerine bakıyor, televizyonlarda açıklanan rakamları izliyor, iyice çılgına dönüyor; pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu diye hayıflanıyor.
Sevgili Arif kardeşim, Kenan kardeşim! Gerçekler sizin yaşadıklarınız, çektikleriniz. Medyadan duyduklarınız, okuduklarınız ise yüzlerce trilyonluk borçları beş yıl sonrasına ertelenenlerin hükümetle cilveleşmeleridir.
Ülkem adına, milletim adına binlerce esef olsun ki; her bakımdan çilekeş Anadolu insanı, önümüzdeki yerel seçimlerde bizzat yaşadığı gerçekler, çektiği çileler doğrultusunda değil, yine hakim medyanın paketlediği yönde oy kullanacaktır.
Anadolu'yu köreltme planları yazık ki sürüyor.
İktidar partisinin ardındaki rüzgar esmeye devam ediyormuş. Bu cümlenin doğrusu şu; söz konusu partinin ardındaki Sam Amca; Afganistan'da, Irak'ta, Orta Doğu'da işlediği ve işlemekte olduğu cinayetler yüzünden soluğu iyice tükenen Sam Amca, suni solunum yöntemi ile Sam yellerini ülkemize pompalamaya devam ediyor. Samyelini rüzgar sanmak ise bakar körlüğün en ileri derecesidir.
Rüzgar hayattır, hayatın bir parçasıdır. Yağmura, suya muhtaç olan beldelere, diyarlara yağmur yüklü bulutları sürüp götüren rüzgardır. Samyeli ise; uğradığı beldeleri kavuran, kurutan, hayat namına hiç bir şeyin ayakta kalmasına razı olmayan bir uğursuz esintidir.
Samyelinin uğultusuna ses, esintisine nefes katanlar; IMF gibi uluslararası büyük tefecilerle, içerdeki tefecileri ve yan kuruluşları... El ele, başbaşa vererek koca bir Türiye'yi haraca bağlamışlar, işleri tıkırında. Hükümet bir dediklerini iki etmiyor, "fermanınız başım gözüm üstüne" deyip, tefecilerin arzuları ve çıkarları doğrultusunda yasal düzenlemeleri derhal yapıyor. İçerdeki ve dışardaki tefeciler de planlı-programlı olarak saksafonlarına üflüyorlar: "Yaşasın yaşasın kim yaşasın?/Yetmiş milyonun emeğini, alınterini emrimize amade kılan AK Parti iktidarı yaşasın".
İşte sözü edilen, estiği söylenen rüzgar budur. Bir yıllık iktidar müddetince IMF'den tam puan almış, Sevr haritasını hayata geçirmek isteyenlerden tam puan almış, Kıbrıs'ta Rumlardan pekiyi almış, Atlantik ötesinden gelip burnumuzun dibinde müslüman kardeşlerimizin ırzını, namusunu kirleten conilerce alkışlanmış, alkışlanıyor. Eh, rüzgarı oluşturanlar ve devam ettirecek olanlar da bu güçler. Böyle bir iktidarın, yerel yönetimleri de kazanarak, ötelerden gelen emirleri yerine getirme hususunda güç kazanmasını istemezler mi? İşte, şimdilerde hep bir ağızdan üfleme seferberliği ilan etmeleri bu yüzden.
Erzurum'un eksi 35-40 derecesinde sebze meyve satan bizim Arif satışlar yüzde yüz düştü diyor. İnce inşaat malzemesi satan Kenan Bey, yaz geçti deponun kapısını açmadık, imzaladığımız çekleri ödemek için ne altımızda arabamız kaldı, ne başımızı sokacak evimiz diye feryad ediyor. Bu psikoloji içinde bir de gazete manşetlerine bakıyor, televizyonlarda açıklanan rakamları izliyor, iyice çılgına dönüyor; pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu diye hayıflanıyor.
Sevgili Arif kardeşim, Kenan kardeşim! Gerçekler sizin yaşadıklarınız, çektikleriniz. Medyadan duyduklarınız, okuduklarınız ise yüzlerce trilyonluk borçları beş yıl sonrasına ertelenenlerin hükümetle cilveleşmeleridir.
Ülkem adına, milletim adına binlerce esef olsun ki; her bakımdan çilekeş Anadolu insanı, önümüzdeki yerel seçimlerde bizzat yaşadığı gerçekler, çektiği çileler doğrultusunda değil, yine hakim medyanın paketlediği yönde oy kullanacaktır.
Anadolu'yu köreltme planları yazık ki sürüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025