1938'den günümüze değin istisnasız tüm siyasal hareketler, Atatürk'ün tam bağımsızlık çizgisinden hızla uzaklaşmışlardır.
Solu temsil ettiğini söyleyen CHP bile, bu kervana daha 1940'lı yıllarda ayak uydurmuş bir parti olmuştur.
Sağ ve muhafazakârlık konusunda mangalda kül bırakmayan partileri saymaya bile gerek yok.
Hemen hepsi Amerikan derin devlet operasyonlarının güncel tasarımları sonucu Türk seçmeni ile buluşturuldu.
Neticede istedikleri de oldu.
Sağı kötü gösterip solu iktidara getirenle, solu kötü gösterip sağı iktidar yapanlar hep aynı merkezler.
Vatandaş da kendi özgür iradesi ile oy kullandığını sanıyor. Oysa önüne konulan seçeneklerin tamamına yakını bu büyük bir kurgu ve projenin partileri olduğu halde, bizim Hasan amcamız halen daha özgür iradeden bahsedebiliyor.
Çok büyük bir kuşatma altındayız ama lay lay lom demeye devam ediyoruz.
Bir ülkede akaryakıt fiyatları 40 TL oluyor ve lay lay lom demeye devam ediliyorsa, toplumsal çöküş çoktan başladı ve derinleşiyor demektir.
Tam bağımsız olmayan ülkelerde tam bağımsız siyaset yapılamaz.
Peki, bizim ülkemiz tam bağımsız değil mi?
Atatürk bu ülkeyi, her türlü zorluğa rağmen tam bağımsız yaparak bize ve özellikle de gençlere armağan etmedi mi?
Büyük bedeller ödenerek bu vatan toprakları tam bağımsız yapıldığı halde, bu bağımlı siyasetin anlamı ve sebebi nedir?
Neden 40'lı yıllardan sonra işbaşına gelen bütün siyasi hareketler, ABD'den icazet ve akıl alma gereği duydular.
Bunun hesabının dünyada olanlar tarafından bu millete, olmayanların ise yüce Allah'a verilmesi şarttır ve bu mutlaka olacaktır da!
Türkiye'nin bu kadar geri kalışı ve bugün içinde bulunduğumuz ekonomik çöküşün tek bir sebebi vardır.
Tam bağımsızlığımız ve egemenliğimizin, başta ABD ve küresel şirketlere devredilmesidir.
Yeniden tam bağımsızlık elde edilmeden ekonominin ayağa kaldırılması ham hayaldir.
Bakınız aziz Atatürk tam bağımsızlık konusunda neler söylemiş:
"Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım.
Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegâne koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar Tam Bağımsızlık ve Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlikten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk milleti ve Türkiye'nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır.
Biz Türkler, tarih boyunca hürriyet ve istiklal timsali olmuş bir milletiz.
Türk, esirlik kabul etmeyen bir millettir.
Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz. Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır."
Şimdi anladınız mı biz neden tepetakla gidiyoruz.
Ya tam bağımsız bir Türkiye, ya da sürünerek can vermek!
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025
- TÜRK milletine ters kelepçe! / 01.04.2025
- Türkler Ehl-i Beyt ile akrabadır / 31.03.2025