ABD ile Avrupa arasındaki "sümenaltı rekabeti"ne rağmen, iş Ortadoğu'ya, Kıbrıs'a ve tarihi coğrafyamıza ilişkin meselelere dayanınca "ABD ve Avrupa arasında otomatik paslaşma" başlar.
Bunun en canlı örneği Kıbrıs'ta cereyan ediyor.
ABD, Kıbrıs'ta ne taraftır, ne de garantördür; Kıbrıs meselesinde görünürde onu ilgilendiren bir durum yoktur. ABD, olsa olsa 1974'ten bu yana KKTC'ye karşı "ambargotör"dür.
Lakin Büyük Ortadoğu Projesi'nden kaynaklanan kendinden menkul bir sarkma mıdır, yoksa bölgedeki "işgal ortağı" İngiltere'nin vesilesiyle midir, yoksa İsrail'i koruma refleksinden midir bilinmez; ABD Kıbrıs'ta sadece "söz sahibi" değil, aynı zamanda "pay sahibi" vaziyetini almıştır.
Söz sahibi olmasını anlarım; birkaç hafta önce Başbakan Tayyip Erdoğan ve Yardımcısı Abdullah Gül, "Kıbrıs tezgâhı" kurulduğunda bizzat Bush'tan "himmet dilemişler"di.
Bu diyaloglar sürerken, ilginçtir; ABD, KKTC'de Türk askerinin boşaltacağı yerlere kendi askerini konuşlandırmanın somut işaretlerini verdi. Yani, ben de pay sahibiyim dedi. Ha, bu "çapulcuların kestiği rocan"dan, "mahalle kabadayısı"na düşen pay kabilinden birşey değil sadece...
Dolayısıyla Kıbrıs'ta Türk askerinin boşaltacağı alana Amerikan askerinin konuşlanması, "ABD'nin yaman yamakları Türkiye ve İngiltere"nin sanki ortak bir ikramıdır.
Diyelim ki İngiltere ile, Irak başta olmak üzere "Al gülüm-ver gülüm hesabı" var ABD'nin... Hatta Amerika'nın KKTC'ye konuşlanması, "ABD-İngiltere- İsrail troykasının Büyük Ortadoğu Projesi"nin bir parçası... İngiltere'nin ABD'ye ikramı normal.
Türkiye, ABD'ye niye bu ihsanı yapıyor? Yavruvatanını niye sunuyor? Kıbrıs'ı AB'ye vermişken, bari ABD'nin de hatırı kalmasın diye mi?
ABD de, AB gibi Türkiye'ye hep "ver gülüm-ver gülüm" yöntemi uyguladı...
Başımıza çuval geçirmedi mi? Kırmızı çizgilerimizi silip süpürmedi mi? Kuzey Irak'ta Kürdistan devleti kurdurtmadı mı? Kıbrıs'ta bize, yıllarca ambargo uygulamadı mı?
Türkiye, ABD'ye niye bu ihsanı yapıyor?
Üç-beş dolar borç verdikleri için mi?
Zannetmiyorum; çünkü borcumuzu bine katlayan faizler veriyoruz.
Başkaca da düşünülebilecek bir sebep kalmıyor geriye.
Yoksa AKP, "iktidar koltuğunun sarsılmaması" için mi ABD'yi Kıbrıs'a kondurtuyor? Bush ile yapılan görüşmede KKTC'ye Amerikan askerlerinin konuşlanabileceği, AB bahanesiyle geri çekilen Türk askerinin boşaltacağı alanı, "Amerika'nın kendine üs yapabileceği" taahhüdü mü verildi?
AKP iktidarı, bu can alıcı suallere açıklık getirmek zorundadır.
Irak'ı işgal ederken Kofi Annan'ı kaale bile almayan ABD, Türkiye'nin Annan Planı'na tam râm olmasını desteklediklerini, "Kıbrıs'ta Annan Planı dışında artık bir başka seçeneğin olmadığı" hususunda aynen AB gibi düşündüklerini deklare ediyor.
Öyle ki güya güney kesiminden referendumda kazaen "hayır çıkma ihtimali"ni tamamen sıfırlamak için "havuç-sopa yöntemi" uyguluyor ABD yönetimi. Yarım ağız bir şekilde, "güneyden hayır çıkarsa kuzeye ambargoyu kaldırabiliriz" diyor. Bu, bize olan sevgisinden değil tabii; iştah kabarttığı "üs planı"nın devreye alınması bakımından gerekli bir manevra...
1974 Barış Harekatıyla can, mal ve namus güvenliği sağlanmış kuzeye ve KKTC'ye ambargoyu sürdüren ABD, şimdi Annan Planı ile "can, mal ve namus emniyeti aynen eskisi gibi kalmayacağı açık olan" kuzeyde, KKTC'nin yıkıntıları arasındaki kaos ortamında balık avlamaya, kendine "üs edinmeye" kalkışıyor.
Ankara ise bütün bu olup bitenlere balıklama atlıyor.
Bu oyunları AB'ci ve Amerikancı hiçbir irade, hiçbir iktidar çözemez; zira onlar, bu mukaddes topraklarda "AB ve ABD'nin taşeronluğu"nun "yegane şeref ve yegane görev olduğu"na kendilerini inandırmışlar...
Bu sebeple Türkiye'mizin, Kıbrıs'ımızın ve bölgemizin bu oyunlardan sağsalim kurtulması için, aynen Milli Mücadele Dönemi'nde olduğu gibi Bağımsız Türkiye sevdalısı yerli yürekler lazımdır ve hamdolsun vardır da...
Bu yürek, mukaddesatımızı kemirmeyi sürdüren Haçlı AB'sine de yeter, önce Irak'ta şimdi de Kıbrıs'ta havuç-sopa oyunlarını sürdürerek mahallemizi kaosa sürükleyen ambargotör ABD'ye de.
Ayağı çarıksız, sırtı gömleksiz de olsa bu yürek, herşeyin üstesinden gelebilecek tek yürektir. Tarih ve insanlık buna şahittir.
Oyunlar tekrarlanır, tarih tekerrür ederse, yine insanlık bu "yerli yüreklerin gücüne ve şahlanışına" şahit olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bunun en canlı örneği Kıbrıs'ta cereyan ediyor.
ABD, Kıbrıs'ta ne taraftır, ne de garantördür; Kıbrıs meselesinde görünürde onu ilgilendiren bir durum yoktur. ABD, olsa olsa 1974'ten bu yana KKTC'ye karşı "ambargotör"dür.
Lakin Büyük Ortadoğu Projesi'nden kaynaklanan kendinden menkul bir sarkma mıdır, yoksa bölgedeki "işgal ortağı" İngiltere'nin vesilesiyle midir, yoksa İsrail'i koruma refleksinden midir bilinmez; ABD Kıbrıs'ta sadece "söz sahibi" değil, aynı zamanda "pay sahibi" vaziyetini almıştır.
Söz sahibi olmasını anlarım; birkaç hafta önce Başbakan Tayyip Erdoğan ve Yardımcısı Abdullah Gül, "Kıbrıs tezgâhı" kurulduğunda bizzat Bush'tan "himmet dilemişler"di.
Bu diyaloglar sürerken, ilginçtir; ABD, KKTC'de Türk askerinin boşaltacağı yerlere kendi askerini konuşlandırmanın somut işaretlerini verdi. Yani, ben de pay sahibiyim dedi. Ha, bu "çapulcuların kestiği rocan"dan, "mahalle kabadayısı"na düşen pay kabilinden birşey değil sadece...
Dolayısıyla Kıbrıs'ta Türk askerinin boşaltacağı alana Amerikan askerinin konuşlanması, "ABD'nin yaman yamakları Türkiye ve İngiltere"nin sanki ortak bir ikramıdır.
Diyelim ki İngiltere ile, Irak başta olmak üzere "Al gülüm-ver gülüm hesabı" var ABD'nin... Hatta Amerika'nın KKTC'ye konuşlanması, "ABD-İngiltere- İsrail troykasının Büyük Ortadoğu Projesi"nin bir parçası... İngiltere'nin ABD'ye ikramı normal.
Türkiye, ABD'ye niye bu ihsanı yapıyor? Yavruvatanını niye sunuyor? Kıbrıs'ı AB'ye vermişken, bari ABD'nin de hatırı kalmasın diye mi?
ABD de, AB gibi Türkiye'ye hep "ver gülüm-ver gülüm" yöntemi uyguladı...
Başımıza çuval geçirmedi mi? Kırmızı çizgilerimizi silip süpürmedi mi? Kuzey Irak'ta Kürdistan devleti kurdurtmadı mı? Kıbrıs'ta bize, yıllarca ambargo uygulamadı mı?
Türkiye, ABD'ye niye bu ihsanı yapıyor?
Üç-beş dolar borç verdikleri için mi?
Zannetmiyorum; çünkü borcumuzu bine katlayan faizler veriyoruz.
Başkaca da düşünülebilecek bir sebep kalmıyor geriye.
Yoksa AKP, "iktidar koltuğunun sarsılmaması" için mi ABD'yi Kıbrıs'a kondurtuyor? Bush ile yapılan görüşmede KKTC'ye Amerikan askerlerinin konuşlanabileceği, AB bahanesiyle geri çekilen Türk askerinin boşaltacağı alanı, "Amerika'nın kendine üs yapabileceği" taahhüdü mü verildi?
AKP iktidarı, bu can alıcı suallere açıklık getirmek zorundadır.
Irak'ı işgal ederken Kofi Annan'ı kaale bile almayan ABD, Türkiye'nin Annan Planı'na tam râm olmasını desteklediklerini, "Kıbrıs'ta Annan Planı dışında artık bir başka seçeneğin olmadığı" hususunda aynen AB gibi düşündüklerini deklare ediyor.
Öyle ki güya güney kesiminden referendumda kazaen "hayır çıkma ihtimali"ni tamamen sıfırlamak için "havuç-sopa yöntemi" uyguluyor ABD yönetimi. Yarım ağız bir şekilde, "güneyden hayır çıkarsa kuzeye ambargoyu kaldırabiliriz" diyor. Bu, bize olan sevgisinden değil tabii; iştah kabarttığı "üs planı"nın devreye alınması bakımından gerekli bir manevra...
1974 Barış Harekatıyla can, mal ve namus güvenliği sağlanmış kuzeye ve KKTC'ye ambargoyu sürdüren ABD, şimdi Annan Planı ile "can, mal ve namus emniyeti aynen eskisi gibi kalmayacağı açık olan" kuzeyde, KKTC'nin yıkıntıları arasındaki kaos ortamında balık avlamaya, kendine "üs edinmeye" kalkışıyor.
Ankara ise bütün bu olup bitenlere balıklama atlıyor.
Bu oyunları AB'ci ve Amerikancı hiçbir irade, hiçbir iktidar çözemez; zira onlar, bu mukaddes topraklarda "AB ve ABD'nin taşeronluğu"nun "yegane şeref ve yegane görev olduğu"na kendilerini inandırmışlar...
Bu sebeple Türkiye'mizin, Kıbrıs'ımızın ve bölgemizin bu oyunlardan sağsalim kurtulması için, aynen Milli Mücadele Dönemi'nde olduğu gibi Bağımsız Türkiye sevdalısı yerli yürekler lazımdır ve hamdolsun vardır da...
Bu yürek, mukaddesatımızı kemirmeyi sürdüren Haçlı AB'sine de yeter, önce Irak'ta şimdi de Kıbrıs'ta havuç-sopa oyunlarını sürdürerek mahallemizi kaosa sürükleyen ambargotör ABD'ye de.
Ayağı çarıksız, sırtı gömleksiz de olsa bu yürek, herşeyin üstesinden gelebilecek tek yürektir. Tarih ve insanlık buna şahittir.
Oyunlar tekrarlanır, tarih tekerrür ederse, yine insanlık bu "yerli yüreklerin gücüne ve şahlanışına" şahit olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019