"Başlangıç, sonuçların tecelli yeridir. Kimin başlangıcı Allah olursa sonu da O'nunla olur." -Ataullah İskenderi (k.s.)-
Madem ki fıtratımız gereği müslüman olarak yaratıldık, bu tabiata bağlı kalmaya da, ahde vefa gösterip kal-ü belada verdiğimiz kulluk sözümüze sadık kalmaya da mecburuz o zaman. Yaşantımızın merkezi sebebi Allah (c.c.) aşkını ve korkusunu misyon edinmek ise ve hedefimiz Rabbimizin rıza dairesinde kalmak ise bu durumda davranışlarımızı, hatta ettiğimiz kelamları dahi, sonunu düşünerek, tecellisini hesaplayarak ortaya koymalıyız ki, sonunda Rabbimiz biz kullarını terk etmesin.
Elbette hangi konumda olursak olalım, Rabbimiz bize şah damarımızdan da yakın, lakin bizi her daim gözlemleyip, kendimize hangi ameli yakıştırdığımızı, verdiğimiz söze ne kadar bağlı kaldığımızı da görmek istiyor, bunun yanısıra çirkin davranışlara bürünen kullarına küsüyor adeta, ama yine de takip devam ediyor, sadece hesapları görülmek üzere ahirete erteleniyorlar.
Yaşamını emir ve yasaklara itibar ederek sürdüren bir kul ihlaslı ve samimi halleriyle, basiretli tutumlarıyla her daim Rabbimizin rızasına mazhar olmakla kalmayıp, toplum içinde de saygın bir yer edinir, itibar görür. Rabbimizin hoşnutluğunu kazanan bir kul, zaten otamatik olarak kulların da sevgisine muhatap olur, çünkü kulların içinde de mükemmel erdem görmeye karşı bitmek bilmeyen istek ve ihtiyaç vardır..
Hal böyleyken günlük yaşantımızda, eylemlerimizde zikri de, tefekkürü de, zorunlu olduğumuz ibadetlerimizi de uygulamakta istikrarlı olmalı ve asla devamı konusunda taviz vermemeliyiz.
Elimizdeki nimetlerin hamdını, şükrünü sergilemekle birlikte, varoluş sebebimizi de asla akıldan çıkarmamalıyız ki, ancak o zaman Rabbimizle olan münasebetimizde yüzümüz ak, alnımız açık ve rızaya layık kalırız..
Biz kullar her daim Rabbimize muhtacız ve rızasına da ihtiyacımız var, o halde temeli sağlam olmalı amellerimizin ki, varacağımız vuslatta arzuladığımız vuslatla paralel olmalı. Mümin kulun vuslatı elbette ki Rabbine yüzünün akıyla kavuşmaktır. Bu çizgide ruhunu, kalbini Rabbinin aşkına endeksleyip, o paralelde ilerlemeyi yegane ölçü almalı, bu düsturdan da asla taviz vermemelidir..
Madem ki Rabbimizin her bir isminin bir tecellisi vardır, biz aciz kulların da davranışlarımızın, kullandığımız sözcüklerin ortaya çıkması halinde karşılaşacağı bedeller vardır. O halde sonradan pişmanlık duymak istemiyorsak, salih ameller çerçevesinde temelleri sağlam atmalıyız ki, sonumuz hüsranla noktalanmasın. Aklımızdan tefekkürü,dilimizden ve kalbimizden zikrullahı eksik etmiyelim ki, Rabbimiz bizleri terk etmesin ve karanlık sapa yollara sapmayalım.
O halde tecelliyi salih ameller olarak defterimizde görmek istiyorsak, ihlaslı ve erdemli hallere tutunarak ve bu azimle ilerlemekten ödün vermeden yol almakta yarar var. Rabbimiz, kulluk yolculuğumuzda, bizden razı geleceği maneviyatı taşıttırsın, vuslata erinceye değin...
Madem ki fıtratımız gereği müslüman olarak yaratıldık, bu tabiata bağlı kalmaya da, ahde vefa gösterip kal-ü belada verdiğimiz kulluk sözümüze sadık kalmaya da mecburuz o zaman. Yaşantımızın merkezi sebebi Allah (c.c.) aşkını ve korkusunu misyon edinmek ise ve hedefimiz Rabbimizin rıza dairesinde kalmak ise bu durumda davranışlarımızı, hatta ettiğimiz kelamları dahi, sonunu düşünerek, tecellisini hesaplayarak ortaya koymalıyız ki, sonunda Rabbimiz biz kullarını terk etmesin.
Elbette hangi konumda olursak olalım, Rabbimiz bize şah damarımızdan da yakın, lakin bizi her daim gözlemleyip, kendimize hangi ameli yakıştırdığımızı, verdiğimiz söze ne kadar bağlı kaldığımızı da görmek istiyor, bunun yanısıra çirkin davranışlara bürünen kullarına küsüyor adeta, ama yine de takip devam ediyor, sadece hesapları görülmek üzere ahirete erteleniyorlar.
Yaşamını emir ve yasaklara itibar ederek sürdüren bir kul ihlaslı ve samimi halleriyle, basiretli tutumlarıyla her daim Rabbimizin rızasına mazhar olmakla kalmayıp, toplum içinde de saygın bir yer edinir, itibar görür. Rabbimizin hoşnutluğunu kazanan bir kul, zaten otamatik olarak kulların da sevgisine muhatap olur, çünkü kulların içinde de mükemmel erdem görmeye karşı bitmek bilmeyen istek ve ihtiyaç vardır..
Hal böyleyken günlük yaşantımızda, eylemlerimizde zikri de, tefekkürü de, zorunlu olduğumuz ibadetlerimizi de uygulamakta istikrarlı olmalı ve asla devamı konusunda taviz vermemeliyiz.
Elimizdeki nimetlerin hamdını, şükrünü sergilemekle birlikte, varoluş sebebimizi de asla akıldan çıkarmamalıyız ki, ancak o zaman Rabbimizle olan münasebetimizde yüzümüz ak, alnımız açık ve rızaya layık kalırız..
Biz kullar her daim Rabbimize muhtacız ve rızasına da ihtiyacımız var, o halde temeli sağlam olmalı amellerimizin ki, varacağımız vuslatta arzuladığımız vuslatla paralel olmalı. Mümin kulun vuslatı elbette ki Rabbine yüzünün akıyla kavuşmaktır. Bu çizgide ruhunu, kalbini Rabbinin aşkına endeksleyip, o paralelde ilerlemeyi yegane ölçü almalı, bu düsturdan da asla taviz vermemelidir..
Madem ki Rabbimizin her bir isminin bir tecellisi vardır, biz aciz kulların da davranışlarımızın, kullandığımız sözcüklerin ortaya çıkması halinde karşılaşacağı bedeller vardır. O halde sonradan pişmanlık duymak istemiyorsak, salih ameller çerçevesinde temelleri sağlam atmalıyız ki, sonumuz hüsranla noktalanmasın. Aklımızdan tefekkürü,dilimizden ve kalbimizden zikrullahı eksik etmiyelim ki, Rabbimiz bizleri terk etmesin ve karanlık sapa yollara sapmayalım.
O halde tecelliyi salih ameller olarak defterimizde görmek istiyorsak, ihlaslı ve erdemli hallere tutunarak ve bu azimle ilerlemekten ödün vermeden yol almakta yarar var. Rabbimiz, kulluk yolculuğumuzda, bizden razı geleceği maneviyatı taşıttırsın, vuslata erinceye değin...
Yasemin Dokumacı / diğer yazıları
- İlmin paha biçilmez değeri / 30.10.2012
- Amellerin hesabı / 29.10.2012
- Kulluk zikirle yaşanır / 02.08.2012
- Ölüm ne güzel bir nasihat / 01.08.2012
- Dünya geçicidir / 31.07.2012
- Orucun öğrettikleri / 29.07.2012
- Nefsin tuzakları / 28.07.2012
- Allah’a vuslat / 26.07.2012
- Hoşgeldin ya şehr-i Ramazan / 25.07.2012
- Alim; ilmiyle amel edendir / 22.07.2012
- Amellerin hesabı / 29.10.2012
- Kulluk zikirle yaşanır / 02.08.2012
- Ölüm ne güzel bir nasihat / 01.08.2012
- Dünya geçicidir / 31.07.2012
- Orucun öğrettikleri / 29.07.2012
- Nefsin tuzakları / 28.07.2012
- Allah’a vuslat / 26.07.2012
- Hoşgeldin ya şehr-i Ramazan / 25.07.2012
- Alim; ilmiyle amel edendir / 22.07.2012