Suriye'de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensubu teröristlerin iki çocuğu katledişini seyrettim. Başlarında yüzü maskeli terörist bildiri okuyor ve sonra kurşun yağmuruna tutarak iki yavruyu katlediyorlar. Allah ve melekleri lanet etsin. Alçak katiller... Daha önce de üç kamyon şoförünü katledişlerini seyretmiştim. Zavallıları önce sorguluyorlar. Dini bilgileri yok. "Biz garibanız" diyorlar. Ama çarpıttıkları bir ayeti gerekçe yaptıklarını iddia ederek zavallıları öldürüyorlar ve cesetlerini direklere asıp kamyonlarını yakıyorlar. Allah ve melekleri lanet etsin. Alçak katiller. Daha ne zulümler, daha ne katliamlar. Canlı canlı deri yüzmeler, tavuk keser gibi adam kesmeler, kan içmeler... Bunlar, bir mümini bırakın herhangi bir insanın hatta hayvanın yapacağı alçaklıklar değil. Denilebilir ki Esad'ın askerleri de adam öldürüyor, bu konuda ne diyeceksiniz? Öncelikle belirtelim ki hükümet güçlerinin bu şeklide yargısız infaz yaptığına, masumları öldürdüğüne dair delil ortaya konamadı. Hatta ileri sürülen bir kısım görüntülerin sahte ve gerçekleri çarpıtmaya matuf olduğu kanıtlandı. Ancak olaya İslam Hukuku ve çağdaş hukuk nazarı ile bakalım: Hiçbir hukuk sisteminde ÖSO'lü teröristlerin yaptıkları tür bir infaz asla kabul edilemez. İslam'a göre; savaşta bile bu tür savunmasız siviller hangi dinden olursa olsun, garibanlar, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar, esirler öldürülemez, işkence yapılamaz. Ayetlerde açıkça ortaya konduğu gibi; "Bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir" ve "Haksız yere adam öldüren ebedi cehennemliktir." Burada katillere bir açık kapı kalmış gibi olmasın: Haklı yere adam öldürmek ancak meşru müdafaa sırasında, savaş sırasındaki çatışmada ve mahkeme tarafından idama karar verilmesi yolu ile olur. Hükümet güçleri ise bu tür katil ve teröristleri bulup, mümkün ise ele geçirmekle, mümkün değil ise yok etmekle vazifelidir. Bu vazifesini de hukuk sınırları içinde ifa etmelidir. Bu sınırların dışına çıkan ve zulmeden hem kul katında, hem de Allah katında sorumludur. Burada gözden kaçırılan bir incelikten daha bahsetmeliyiz: Hükümet güçlerinden haddi aşan, zulmeden varsa o kul katında da, Allah katında da bireysel olarak sorumludur. Onun cürümü orduyu gayrimeşru kılmaz. Ancak isyancıların cürümü tümünü gayrimeşru kılar? Destekleyicileri dahi cürümde onlar ile ortaktır. Allah Resulü; "Masum bir Müslümanın katledilmesine yarım kelime katkısı olanların Allah ile işi yoktur ve ahirette maymun ve domuz suretinde haşrolacaklardır" buyuruyor. Ne hazin tecellidir ki bu net gerçek Müslümanım diyen pek çok kimse tarafından görülmüyor. Irak savaşı sırasında katil Amerikan askerlerinin katliamlarını, tecavüzlerini kınayıp lanetlemeyenler, Libya'da yanlış safta yer alanlar Suriye konusunda da yanlış taraftalar. Ama aynı güruh Mısır konusunda organize bir tepki eyleminde bulunuyor. Rabiatül Adeviyye Hazretleri ile asla ilgisi olmayan, Muaviye'nin, 4. halifenin kendisi olduğu iddiasını sembolize etmek için Hz. Ali Efendimize karşı kullandığı, başparmağını elin içine doğru kıvırıp dört parmağını göstermesi şeklindeki hareketi sembol olarak kullanıyorlar. Bir defa zulme karşı duruyor gibi görünüyorlar, onu da yanlış yapıyorlar. Sisi'nin katliamına karşı çıkmak yerine Amerika'nın başa getirdiği ve icraatları ile de bunun gereğini yapan Mursi'yi destekliyorlar. Yani tepkileri imani değil siyasi... Soruverin; Mursi'yi nereden tanırsınız? Tanımadıklarını göreceksiniz. Mursi'nin Gazze Tünellerini kapattığı konusu kendisinin de inkâr etmediği bir gerçek. Mücadelesinin Kur'an ve sünnet ile alakası da yok. Onu alaşağı eden Sisi de katil. Biz ikisinin de karşısındayız. Tek kişi de olsak zalimin de katilin de karşısında duracağız. Mısır konusunda baştan beri tavrımız aynıdır, tavrımız hep Müslümanca oldu. Hüsnü Mübarek'i sevmezdim ama BOP kapsamında halledilmesine, kâfirlerin işine gelecek şekilde devrilmesine karşıydım. Mursi'yi hiç eleştirmedik ta ki Gazze Tünelleri konusundaki tavrına ve İslam'ı yanlış tatbikine kadar. Darbeci Sisi'ye ise ilk andan itibaren karşıyız. Katildir. Suriye konusunda da öyle. Beşar Esad'ın bir yanlışını görmedik. Ama cahil ve ölçüsüz olsa idik belki biz de ahir zaman fitnesine kendisini kaptıranlardan olurduk. Allah'ın Sevgili Resulü, "Ümmetim yanlışta ittifak etmez, ancak Ahir Zaman müstesna; Ahir Zaman'da yanlışta ittifak edecek" buyuruyor. 73 fırkanın 72'sinin dalalette, 1'inin hidayette olacağını belirtiyor. Suriye olayına itikat ve fıkıh çerçevesinde bir daha bakalım. Bir kısım hürriyetim eksik diye silahlı isyan edip adam öldürmek inancımıza göre batıldır. Adam öldürenler ebedi cehennemliktir. Allah Resulü Mekke'de 13 yıl pek çok hürriyetten ve haktan mahrum yaşadı ama bir çatışmaya izin vermedi. "Fasık bile olsa emrinize karşı isyan edenin boynunu vurun" dedi. Savaşta bile kadın, çocuk, yaşlı ve aman dileyen öldürülemez. Bize diyorlar ki, "Tek samimi siz misiniz?" Tek samimi biziz diyemeyiz ama çok şükür biz samimiyiz ve her olaya ölçü ile bakıyoruz. Müslüman, en günahkâr Müslümana karşı bile kâfir ile işbirliği yapıp Müslümanın canına, namusuna ve malına saldırtmaz. Irak savaşında Amerikan ordusuna verilen destek ortada. Collin Powell'ın 2004 yılında "Artık sonuca içeriden organize edilen isyanlar ile gideceğiz" demesi George W. Bush'un 2006 yılında' "Sırada Suriye ve Hizbullah var. Suriye ve Hizbullah b.knu temizleyeceğiz" demesinden sonra silahlı isyanlar başladı. Eğer bunlar kâhin ise tamam, aksi halde yaşananlara kuşku ile bakılması gerekiyor. Zaten ölçüye vurunca kimin yanlış kimin doğru olduğu çok net anlaşılıyor. Tekrarla söylüyorum ki, 'Bir kısım hürriyetim eksik diye adam öldürenler' ebedi cehennemliktir. Onlar da destekçileri de gayri meşrudur. Hükümet güçleri de bu katiller ile ölçü içinde mücadele etmek zorundadır. Silahla isyan edip adam öldürenlerin ve destekçilerinin tamamı gayri meşru iken onlar ile mücadele ederken ölçüyü aşan devlet güçlerine bağlı askerlerin bu cürümü tüm orduyu gayri meşru kılmaz. PKK ile Türk askerinin itikadî ve fıkhî durumu da aynıdır. Allah'ın Resulü, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıktığı halde kendini Müslüman zannedenlerden, mescitte binler hatta daha fazla olduğu halde içinde bir tane Müslüman olmayacağından, ama o dehşetli fitneden sıratı müstakim üzere olan küçük bir topluluğun etkilenmeyeceğinden bahsetti. Allah bizleri o şerefli ve bahtiyar kullarından etsin. Tüm okuyucularımıza mazlumun yanında yer alıp zalimlere karşı çıkan Müslümanca bir tavır diliyorum.
Oktay Doğan / diğer yazıları
- İnsanın bir felaketi: Ön yargı / 27.03.2021
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013